Sen Müslümansın, buralarda görünme!

Bn söylemiyorum, İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw söylüyor... Nasıl derler, kitabın tam ortasından konuşuyor: “Bu açıkça ifade edilen bir söylem değil ama Türkiye’nin AB sürecinin tıkanması Türkiye’nin Müslüman bir ülke  olmasıyla ilgiliydi. Bulgaristan ve Romanya da tüm kriterleri karşılayamadı ama Türkiye’ye farklı davranıldı...”

 

 

Hani, “eksenimiz kayıyor” tartışması vardı.

Kendisini “liberal” olarak tanımlayan eski sol tayfa, hükümeti “AB’yi boşlamakla, AB kriterlerini yerine getirmemekle, tiranlaşmakla” suçluyordu.

Bir de iddiaları vardı:

Erdoğan Başkan olmak istediği için AB’yi boşladı...

Sanki AB cenahından, “Başkanlık sistemine geçerseniz, üyeliği unutun” diye bir direktif gelmiş gibi...

Monarşiyle yönetilen İngiltere üye olabiliyor, yarı başkanlık sisteminde sebat eden Fransa üye olabiliyor ama “Acaba başkanlık sistemi bünyemize uygun mudur?” diye tartışan Türkiye üye olamıyor.

Straw açık açık söylüyor işte: “Müslümansınız...”

Kaç dönemdir, bir tek fasıl bile açılmadı.

Türkiye üzerine düşen yükümlülükleri fazlasıyla yerine getirdiği halde, hiçbir görüşme yapılamıyor.

Fransa, Almanya ve Güney  Kıbrıs Rum Kesimi’nin blokajı sürüyor.

Biz, “İlle de AB olsun, başka yar istemem” diye mızırdanırken, İngiltere ciddi ciddi birlikten ayrılmayı düşünüyor.

Bu da “eksenimiz kayıyor” diye yaygara koparan arkadaşlara kapak olsun.

EV ÖDEVİ:

Sabahattin Ali’yi tek partideki “Nazi kafası” öldürmüş. Kemal Tahir’le Nazım Hikmet’i ise sağ siyaset hırpalamış.

Böyle diyor Maocu Kemalistlerin canavar polemikçisi Hasan...

Bu “Nazi kafası” Varlık vergisinde de karşımıza çıkmış mı?

Dersim’de yüzünü şöyle bir gösterip kaybolmuş mu?

Nazım’ın fotoğrafını birinci sayfaya basıp, “Bu fotoğrafı, yüzüne tüküresiniz diye yayınlıyoruz”diyenleri de bu sınıflandırmaya dahil etmeli miyiz?

 

Kemalizm’lerinize çok yakıştırdığınız ve “Türk olmayanlara köleliği reva gören” Mahmut Esat Bozkurt’unuzu nereye koyacaksınız? Bu kadar ilkeli, bu kadar solcu, bu kadar yurtseversiniz de, neden “Mahmut Esat Bozkurt adına ihdas edilen bu ödül de nedir yoldaşlar?” diye sormuyorsunuz!

Kemal Tahir’le Nazım Hikmet’i hırpalayan sağ siyasetin mümessilleri kimlerdir?

Menderes ve Bayar mı?

Donanma tertibi de Menderes ve Bayar’ın eseri midir?

Milli Emniyet ajanlarını Nazım Hikmet’in başına tebelleş edip, bu marifetlerini 24 yıl ağır hapis cezasıyla taçlandıranlar da Menderes ve Bayar’ın sülbünden mi gelmiştir?

Bu sorulara gevelemeden, açıkça, sağa sola kıvırmadan cevap verecek misin?

Bir de buyuruyorsun ki, “Siyasetle, felsefeyle beni mağlup edemeyeceğini anladığı için...”

 

Sol düşünce içinde yeri bile olmayan “Macar köylülerinin” arkaik Marksizm yorumlarını “felsefe” mi sanıyorsun sen?

Ne kadar anlarsın felsefeden?

Meydan Larousse’tan aparılmış isimleri arka arkaya sıralayıp malumatfuruşluk tasladığında felsefe mi yapıyordun?

Dayak yemeye doymadın, bir de Mustafa Suphi bahsini açarak şansını denemek istiyorsun.

Ki, hiç tavsiye etmem.

Ben senin yerinde olsam, derhal kaçardım bu alandan.

Madem kendi ayağınla geldin ve “ille de hırpalanmak istiyorum” diyorsun, Mustafa Suphi’yi kimin boğdurduğunu bir araştır bakalım.

Bakalım, karşına ne çıkacak!

Meydan Larousse’tan da yararlanabilirsin. Ama ben, Mustafa Kemal’le Lenin arasındaki yazışmalara bakmanı öneriyorum...

Bak, bir de öyle gel...