Ýbrahim Güneþ
Ýbrahim Güneþ
Tüm Yazýlarý

''Sen sus bari!''

Irak'ýn kuzeyinden gelen þehit haberleri yüreðimizi daðladý. Fýrsatý ganimet bilenler hemen klavyelerine sarýldý. Onlardan biri de Gazeteci Yýlmaz Özdil oldu. Kahramanmaraþlý Þehit Sözleþmeli Er Müslüm Özdemir'in ailesi depremzedeydi. Köylerinde yaþadýklarý ev hasar görmüþtü. Ve Yýlmaz Özdil gibi isimler aradýðý fýrsatý bulmuþ gibi davrandý. Yine devlete saldýrdý. Çadýrda kalan depremzede þehit ailesi fotoðrafýný görünce ilk anda "Bu da bizim ayýbýmýz olsun" diye içimden geçirdim.

Ama sonra paylaþan kiþinin "Öyle bir meze yapar ki, Kýbrýs'ý veresin gelir" diye köþe yazýsý yazan Yýlmaz Özdil olduðunu düþününce gerçekten ne olmuþ diye bakma ihtiyacý hissettim. Ajanstan gelen görüntüleri izledim. Depremzede ailenin konteyner kentte yeri var. Ancak aile evinin bahçesinde soba kurduðu Kýzýlay çadýrýný da kullanýyor. Elbette gönül herkesi kalýcý konutlara yerleþtirmek istiyor ama asrýn felaketinde bu bir kapasite meselesi ve þimdiye kadar 50-60 bin daire ancak inþa edilebildi. 104 milyar dolarlýk bir yýkým var. Kalýcý konutlar için tam kapasite ile çalýþýlýyor. Bir mezeye Kýbrýs'ý Rum'a peþkeþ çeken, Atatürk leblebi yerdi kitabýný 600 dolara satan, denize villa yürüten Özdil bunlarý bilmiyor mu? Biliyor elbette... Zira bizim gibi o da istese kýsa bir araþtýrma ile durumu öðrenebilir. Hadi Varsayalým Özdil'in dediði gibi olsun. Öyle deðil ama depremzede aile çadýrda kalýyor olsun. Hükümet o aileye yetiþememiþ olsun. Ýyi de CHP'nin 11 Büyükþehir Belediyesi, yüzlerce ilçe belediyesi nerede?

Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn zimmetlediði konteyner kentlerin ihtiyaçlarýný AK Partili belediyeler sessiz sedasýz temin etmeyi sürdürürken, deprem turisti gibi felaket bölgesine gelip sonra da unutan, liste savaþlarý derdine düþen CHP'ye de iki söz söylemek gerekmez mi?

Özdil, "güvenlik zirvesi sarayda" diye yazdýðý yerin Dolmabahçe'deki Cumhurbaþkanlýðý çalýþma ofisi olduðunu ve Atatürk'ün uzun yýllar yaþadýðý Dolmabahçe Sarayý ile ilgisi olmadýðýný da biliyor aslýnda.

Üzeyir Garih Cinayeti

Þimdi "Durup dururken nereden çýktý bu baþlýk? diyenler olabilir. 24 Muhabiri Ahmet Arý, Fatih Camii Ýmamý Ahmet Galip Usta ile hastanede ilk röportajý yapan haberci oldu. Ýmam Usta'nýn "býçak üç santim daha yukarý gelse kurtulamazdým" sözleri beni 25 Aðustos 2001'e götürdü. Zira Alarko Holding Kurucu Eþ Baþkaný Dr. Üzeyir Garih'i öldüren Yener Yermez, askeri kýþladan kaçmýþ, Eyüp Sultan Mezarlýðý'nda, Ýþadamý Garih'i 11 býçak darbesiyle öldürmüþ, sonra da yine kýþlasýna dönmüþtü. "Hýrsýzlýk için yaptým" diyen Katil Yermez, ne binlere dolarlýk kol saatini ne de cüzdaný almýþtý. Yani karanlýk eller iþ baþýndaydý. Yermez, müebbet hapis cezasý aldý. Ama saldýrýnýn üstündeki sýr, sis perdesi hiçbir zaman aydýnlatýlamadý. O yüzden Fatih Camii'nde 2 kiþinin býçaklandýðý olayýn da hafife alýnmamasý gerekir diye düþündüm. Zira son dönemde yaþananlarýn tesadüf olduðunu düþünmüyorum. Mesele tamamen Türkiye Ekseni ile ilgili bence... Peki o ne derseniz? Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn MÝT'n 97'inci kuruluþ yýldönümündeki sözlerini aþaðýya býrakýyorum.

"Eskiden olduðu gibi 'Baþkalarý ne der?' kaygýsýyla hareket etmiyoruz. Ýç ve dýþ siyasette aldýðýmýz her kararý, hayata geçirdiðimiz her politikayý tamamen Türkiye eksenli olarak belirliyoruz"

Bu arada birkaç önemli haberi sizinle paylaþayým. TSK dünya ordularý sýralamasýnda üç basamak birden yükselerek sekizinci sýraya geldi.

Uluslararasý kredi derecelendirme kuruluþlarýna son olarak Moody's eklendi ve Türkiye'nin kredi notu görünümünü "duraðan"dan "pozitif"e çevirdi. Yani Türkiye'yi yolundan döndüremeyecekler...

Nasýl bir emeklilik?

Cumhurbaþkaný Yardýmcýsý Cevdet Yýlmaz, Dolmabahçe'deki çalýþma ofisinde gazetecilerle buluþtu. Soru yaðmuru vardý. Elbette en çok soru emeklilerle ilgili geldi. Yýlmaz, çalýþan ve emeklileri enflasyona ezdirmeme ilkesiyle bütçe þartlarýný zorluyoruz mesajý verdi. Yeni bir düzenleme yolda. Özellikle çok düþük maaþ alan emeklilere refah payý verilecek. Haklarý elbette. Türkiye sosyal güvenlik þemsiyesi en geniþ ülkelerin baþýnda geliyor. Ancak sosyal adalet meselesine biraz kafa yormamýz gerekiyor. Biliyorum beni taþlayacaksýnýz ama memur emeklisi, Bað-Kur emeklisi, SGK emeklisinin eþitlenmesi talepleri ne kadar hakkaniyetli. Zira her çalýþma kolunun kendine özgü þartlarý var. Ve erken emekli olanla, 3 bin günde emeklilik hakký alanla, asgari ücretten prim yatýranla, uzun yýllar çalýþan, yüksekten prim ödeyenlerin arasýndaki farkýn sürekli çok çalýþan, çok prim ödeyen aleyhine kapanmasý gerçekten sosyal adaleti saðlýyor mu?

Çok yakýnýmdan bir örnek vereyim: 3600 prim günü üzerinden emekli oldu, asgari ücretin biraz üstünde bir prim ödedi, yýllardýr emekli maaþý alýyor. Yaþadýðý sürece emekli maaþý alacak. Kendisi eþi ve dul kýzý saðlýk hizmeti alacak. Ölürse eþi ve dul kýzý o maaþý bölüþecek. Oysa sadece tek bir beyin ameliyatýnýn masrafý tüm hayatý boyunca ödediði primden daha fazla. Fox TV'de izledim. Bir hanýmefendi 71 yaþýnda olduðunu yetim aylýðý ile geçinemediðini söylüyordu. 71 yaþýnda yetim aylýðý ile geçinecek bir hayat olabilir mi?

Þimdi sosyal devlet yapacak tabii demek kolay. Ancak bütçeye havadan gelen bir para olamayacaðý için bunu finanse etmenin yollarý belli. Vergi koyabilirsiniz, para basabilirsiniz, borç alabilirsiniz. Emekliler için reform yapýlacak ama "Hangi kriterlerle ve nasýl?" sorusuna popülizme kaçmadan, yapmazsan oy vermem tehdidine sarýlmadan kafa yormak þart gibi ne dersiniz?