Ahmet Altan, Alev Er ve Yasemin Çongar’ýn liderliðinde yayýn hayatýna baþlayan Taraf ekibinin arasýna ben de katýldým.
Türkiye’nin demokrasi rayýna oturabilmesi adýna önemli bir yere sahip olduðuna, hiçbir baskýdan tehditten korkmayan, bunlara aldýrýþ etmeyecek kadar cesur insanlarýn toplandýðý bir yer olduðuna inanarak...
Bu ülkede kimsenin yaptýðýný artýk yanýna kâr býrakmayacak ve tüm kurumlarýyla demokrasinin iþletildiði, kimsenin inancýndan, kimliðinden, ýrkýndan, fikrinden dolayý ötekileþtirilmeyeceði özgür bir Türkiye hayalini kuran insanlarýn toplandýðý bir yer olduðunu düþünerek...
Uzun lafýn kýsasý, Kürt’üyle Türk’üyle, dindarýyla laikiyle, Ermenisi’yle Yahudi’siyle, Alevi’siyle Sünni’siyle birlikte yaþayacaðýmýz bir ülke neden olmasýndý?
***
Ýþte o Taraf’ta üç yýlý aþkýn bir süre “çorbada tuzum olsun” diyerek yazdým. Ama þimdi bu “Taraf” o “Taraf” deðil. Beþ yýlda mutasyona uðradý sanki. Birileri genetiðiyle oynadý ve uzunca zamandýr karþýmýzda bambaþka bir gazete var...
Orhan Miroðlu’nun artýk tarafta yazmayacaðýný biliyorsunuzdur.
Aylardýr ötekileþtirerek, görmezden gelerek, yazýlarýný saklayarak psikolojik baský uygulatan Ahmet Altan “vuruþ ve karakter” fazlalýðýnýn arkasýna sýðýnarak Orhan Miroðlu’nun “PKK’nýn yaptýðý dezenformasyona iliþkin sert eleþtiriler” içeren yazýsýna sansür uyguladý, yayýnlamadý.
Dün de Taraf’ýn baþyazarý Altan “Sansür ve Taraf” baþlýðýyla bir yazý kaleme aldý ve gazetesinde “kutsal kiþiliklerine” dokundurtmamak için çalýþtýrdýðý “altýn makasý”ýný dokunduðu kiþilerin gözlerinin içine baka baka “bu gazetede hiçbir zaman sansür olmadý” yalanýný söyledi.
Buradan kendisini utandýrmak istemiyorum ama telefon açarsa kendisine bir deðil, beþ deðil kaç sansür uyguladýðýný bir bir anlatýrým.
Orhan Miroðlu meselesi “vuruþ ve karakter, sansür”e indirgenecek kadar basit bir mesele deðil. Miroðlu da zaten bu yaþadýðýnýn bardaðý taþýran son damla olduðunu, Taraf’ýn miadýný doldurduðunu söyledi.
Orhan Miroðlu, artýk neredeyse PKK’nýn sözcüsü konumuna gelen Taraf’ýn aksine PKK’nýn þiddetine açýkça tavýr koyan, PKK’nýn uyguladýðý þiddetin meþru Kürt halkýnýn haklarýyla baðdaþmadýðýný dolayýsýyla sol ve liberal çevrelerin PKK’nýn silahlý mücadelesine sunduðu toleranslarýn PKK’yý cesaretlendirdiðini yazýyordu.
Miroðlu, Kürt halkýnýn çocuklarýný daða çýkmasý için kuryelik yapan BDP’lilere “daðda sizin çocuklarýnýz ölmüyor, niye sizin çocuklarýnýz daðda deðil” diye soruyordu; “daða destan” yazýp eli silahlý teröristlere “iyi çocuklar” demiyordu.
“Müslümanlar ve üç seçimdir oy verdikleri AK Parti’yi alýn bir tarafa koyun, Türkiye’nin geçmiþiyle yüzleþmesinden geriye ne gelir Allah aþkýna?” diyerek sürekli AK Parti düþmanlýðý yapanlara “Kemalist ve büyük katliamlara hedef olmuþ Kürt halkýný yönetenlerin vicdanýna dönüp neden bir þey söylemiyorsunuz?” hatýrlatmalarý yapýyordu.
Ahmet Altan, iki gündür ekranlarda konuþan Miroðlu’nun sözlerine açýklama getirmek yerine, yandaþ medyayý sansürcülükle suçladý, “iktidar sahiplerinin karþýsýnda sebilhane bardaðý gibi dizilenler” diyerek, kendisinin baþka “iktidarlar” karþýsýnda nasýl secdeye vardýðýnýn üzerini kapatmaya çalýþtý.
Altan’ýn yazýsýný acý bir tebessümle okudum. Özellikle “sansür uygulayacak olsaydýk, Miroðlu’nun Þerafettin Elçi’yle ilgili yazdýðý yazýya uygulardýk. Beni en çok utandýran yazýdýr” dedi.
Miroðlu’nun 9 Þubat 2012 tarihindeki “Kürdistani Þerafettin” baþlýklý yazýsýný biliyorum. “O yazýdan utanýyorum” sözlerini okuyunca Miroðlu’nu aradým.
Orhan aðabey “Þaþýrmamak lazým Elif! Son iki yýldýr Taraf’ýn yayýn çizgisi PKK’nýn þiddetini görmezden gelen ancak sürekli baþbakaný ve hükümeti hedef alan bir kampanyaya dönüþtü. O kadar ki, Altan Gaziantep katliamýný dahi hükümeti eleþtirmeden yazamadý. Þerafettin Elçi’ye gelince: Elçi bir röportaj verdi ve PKK’nýn kendi halkýný katletmesine ‘hainleri öldürüyor’ PKK içinde ve dýþýnda binlerce sivilin, aydýnýn, siyasetçinin öldürülmesinin sebebi ihanettir’ diyerek sahip çýktý. Elçi’nin bu sözlerine Türk ve Kürt aydýnlarý suskun kaldýlar. Saygý duyduðum bir isim olmasýna raðmen bu dehþetengiz sözlere karþý çýkmaktan kendimi alýkoyamadým. Ýki aydýr iþkence yapmaktan suçlanan polis memurunun yakasýna yapýþan Altan, PKK sadece hainleri öldürür diyen Elçi’ye vicdanýn sesini dinleyerek cevap veren benden utanç duyuyor. Bu sabah o yazýyý okuyunca Altan’a ‘Sana acýdým. PKK bundan sonra öldüreceði her ‘hain’e senin için de bir kurþun sýkacaktýr’ diye bir mesaj attým. Altan’ýn o yazýsýný bir bir Kürt aydýný olarak Türk aydýnlarý adýna da üzülerek okudum” dedi.
***
Ahmet Altan utanç duyuyormuþ. Neden? PKK’nýn yaptýðý katilamlarý meþru gören ve “hain” olarak niteleyen Þerafettin Elçi’ye “Bu sözleri söylerken vicdanýn sýzlamýyor mu” diye soran Miroðlu’ndan.
Tam da bunun için Orhan Miroðlu için “artýk mutasyona uðrayan ve PKK’nýn sözcüsü konumuna gelen Taraf”tan ayrýlmak bir kayýp deðil asla...
Sorun AK Parti’nin ne olursa olsun iktidardan gitmesi mi, gerekirse bir terör örgütüne destek bile verilebilir. PKK ortalýðý kana bulamýþ, Kürt ya da Türk, 100 milyon nüfuslu Türkiye’nin 65 milyonu öldürülmüþ kimin caný yanar?
Nasýl olsa mevzubahis AK Parti’yi iktidardan düþürmekse, gerisi teferruat...