Sen yüzkarasýný paþalarýna sor!

Ben bu Kemal Kýlýçdaroðlu’nun samimiyetine hiç inanmadým... Aðzýndan çýkan hiçbir sözü deðerli ve kayda deðer bulmadým.

Evet, “Yenikapý ruhu”, “uzlaþma”, “diyalog”, “güven esasýna dayalý yeni siyaset”, hepsi hoþ da, bunlar lafta kalan sözler ve temennilerdi.

Kemal Bey, bir fýrsatýný bulup, özüne dönecekti.

Nitekim döndü.

Özü ona, “Her zaman uzlaþýyormuþ gibi yap, nizadan uzak dur ama bildiðini oku” diyordu.

Bütün siyasetini geçimsizlik ve boþ laf üzerine kurmuþ biri nasýl nizadan uzak durabilirdi?

Durmadý.

Çünkü rahatlýk battý.

Beþtepe’de aðýrlanmak, Cumhurbaþkaný’yla oturup laf çevirmek, alkýþlamaya hazýr milyonlarýn karþýsýna çýkýp lüzumsuz “laiklik mesajlarý” vermek ve sözü dinlenir bir adam yerine konulmak gururunu okþamýþtý, keyiften aðzý bir karýþ açýk dolaþýyordu ama özüne aykýrý davranmak da huzursuz ediyordu.

Herhalde, “Ne yapýyorsun sen? Bu uzlaþma iþini abartýrsan, rakiplerinin elini güçlendirirsin, meþruiyetlerini artýrýrsýn. Arada sýrada laf çak, eski baþýbozuk muhalefet günlerinde olduðu gibi anayasayý filan hatýrlat” dediler.

Öyle yaptý. Ne anlama geldiðini bilmeden “anayasa” filan demeye baþladý.

Beþtepe’eki tören anayasaya aykýrýymýþ. Cumhurbaþkaný salona girerken, yargýçlarýn ayaða kalkmasý teamül dýþýymýþ. Çünkü bu hareket, “yargýnýn baðýmsýzlýðýný ihlal” anlamýna geliyormuþ. Manzara tam manasýyla yüzkarasýymýþ.

Kemal Bey steril bir yargý geçmiþinden geldiðimizi zannediyor.

Savcýlar, 28 Þubat sürecinde “brifing” almak üzere Genelkurmay karargahýna koþtuðunda, Kemal Bey’in partisi (ve bu partide görev alan arkadaþlar) pek memnundu... Kimse bu manzarayý utanç verici bulmadý, “yüzkarasý” filan demedi. Hele, brifingci paþalar salona girdiðinde savcýlarýn ayaða kalkýp alkýþlamasý süper anayasal bir davranýþtý.

Savcýlarý kýskanan hâkimlerin, topluca Genelkurmay karargâhýna gidip “Paþam, bize de brifing verir misiniz? Bize de laikliði anlatýr mýsýnýz?” diye ricada bulunmasý, hem hukuk devletinin, hem de yargý baðýmsýzlýðýnýn güvencesiydi.

Kemal Bey’in partisi bunu hep yaptý.

Hep alkýþçýlarý alkýþladý.

Hayýr, kendisi alkýþlayamadý. Buna fýrsat bulamadý. Siyasi ikbal kovalayan bir yüksek bürokrat olarak, iki tarafý da alkýþlayan CHP’yi alkýþladý.

Hülasa, Kemal Bey “yüzkarasý” arýyorsa, brifingci paþalarýna baksýn.

O paþalara “rica heyetleri” gönderen baðýmsýz yargýçlara baksýn.

Daha da önemlisi, selefine baksýn.

Selefi Deniz Baykal, 28 Þubat darbesini deðerlendirirken þöyle diyordu: “Önemli bir baský grubu olan ordu, 28 Þubat sürecinde sivil kamuoyunun oluþmasýna katký saðlamýþtýr.”

Bundan daha yüzkarasý ne olabilir?

Merak etmeyin. FETÖ darbesi baþarýlý olsaydý, ayný Kemal Bey, uzlaþmayý bu kez darbeci saflarda arayacaktý.

Bundan zerre kuþkum yok. 

HAMÝÞ:

Binbir surat Müçteba þiir okuyor. Fetullah aðlýyor.

Fetullah’ýn aðladýðýný gören taraftarlarý çýðlýk atýyor. Müçteba aðlýyor.

Karþýlýklý “aðlaþma ve dövünme seremonisi”nden sonra Fetullah ayaða kalkýyor, aðlatan þiirin müellifi ve seslendiricisi Müçteba’yý alnýndan öpüyor.

Bu kez bütün salon aðlýyor.

Bu Müçteba solcuymuþ. DSÝP saflarýnda görülürmüþ.

Ben görmedim. DSÝP’li bir arkadaþtan methini duydum. Ergen dönemlerimizin “Yetmez ama evet” kampanyasýnda baþý çekiyordu. DSÝP’li arkadaþ, “Gördüðün gibi, kýsmi anayasa deðiþikliðine sosyalist kesim de destek veriyor” demiþti. Herhalde Müçteba’nýn sosyalist olduðunu sanýyordu.

Müçteba FETÖ’den gözaltýna alýnýnca, diðer iki arkadaþ için endiþelenmeye baþladým.

Ýkisi de “FETÖ’cü deðilmiþ gibi” yapýyor.

Biri, MÝT TIR’larýna ait yasak görüntüleri Can Dündar’a götürmekle suçlanan bir CHP milletvekili...

Diðeri, “Ýrancý” ayaðýndan gelip, operasyonel amaçlarla kurulmuþ FETÖ gazetesinin genel yayýn yönetmenliðine kurulan bir gazeteci. Ýlginçtir, o da bir CHP milletvekili.

Binbir surat Müçteba’dan sonra, binbir surat Enis ve binbir surat Eren mi?

Olabilir mi?