Senarist aldatýyor

Marianna mýydý adý? Bir dizi vardý. Brezilya dizisi. Son derece yavaþ, son derece sýkýcýydý. Tam geri zekalýlara göre. Ben vaktiyle bir kaç bölümüne rastlamýþtým.

Bizim diziler, Brezilya dizilerinden bir kaç gömlek üstün. Ben, bazen seyrediyorum.

Uzman deðilim elbette, ama aklýmýn erdiði kadarýyla, belirlediðim bazý ‘kriter’ler var.

Telefon. Önemli bir kriterdir. Dizinin akýþý, ikide bir, telefon görüþmeleriyle deðiþtiriliyorsa, anlayýn ki, senarist tembel ve yeteneksizdir.

Kapý dinleme. Bu da önemli. Senaryo her daraldýðýnda, kahramanlarýna kapý dinleten ve öylece ‘drama’nýn yürümesini saðlayan senarist, ucuzcudur.

Dizinin kahramanlarýnýn birbirlerini paralel telefondan dinlemeleri de, ayný kapý dinleme gibi, ucuz, merdivenaltý üretimi bir ‘çözüm’dür. (Paralel... Uzun zamandýr ilk kez, eski anlamýyla kullanýlmýþ oldu, hayýrlý olsun.)

Rüya. Bu da önemli.

Filmin gidiþatý sýkýcý bir hale geldiðinde, baþka makul bir vesile üretemeyip, kahramanýna rüya gördüren ve senaryodaki týkanýklýðý böyle bir sözümona buluþla halleden senarist de, seyircisini salak yerine koyuyordur.

Bu gibi þeyler, makul vesilelerle hikayenin içine yedirilir bazen. Ona bir diyeceðim yok.

Ama senarist, ikide bir böyle çözümlere müracaat ediyorsa, sizin de kendinize saygýnýz varsa, býrakýn, izlemeyin o diziyi. Aldatýyor sizi o senarist.

Dizi buna raðmen, sürükleyici olabilir. Ama bu çirkinliðe maruz kalmak, bana sorarsanýz ayýp. Kendinize ayýp etmeyin, býrakýn o filmi.

Roman okuyorsanýz, ayný ucuzluklarla karþýlaþtýðýnýzda, yine býrakýn.

Þiirde yok mu böyle ucuzculuklar?

Olmaz olur mu. Kýyamet gibi. Erbabý anlar, ben þimdi burada uzun uzadýya anlatmayayým.

Bütün bu ‘ucuzluk’lar, ‘kalitesizlik’ler, size güncel bir þeyi çaðrýþtýrýyor mu?

Bana çaðrýþtýrýyor.

Bir tanesini söyleyeyim: Boyuna telefon dinleten, bütün ‘senaryo’sunu ‘kulak’la yazan müddeiler de, o ucuzcu dizilerin senaristleri gibidir.

‘Kapý dinleme’ dedik deðil mi? ‘Böcek’ dediðimiz þeyin ‘güncel’ versiyonu. Ve pis. Alçakça!

Niye böyle ucuz senaryolar, ucuz senaristler hep birbirine benziyor?

Bu kalite göstergeleri arasýnda, en ‘cazip’ ve en ‘mistik’ olaný rüyalar.

KPSS sorularýnýn çalýndýðý, birilerine verildiði ‘mütevatir haber’ halinde tedavül ediyor piyasada. Çok sayýda kiþinin sorularýn tamamýný bildiði sýnavlar da malum.

Ama þu çok garip. ‘Sorular, rüyada bildiriliyormuþ.’ Böyle bir izah, yenilir yutulur bir þey midir? Zemin bu kadar açýk bir iftirayý tolere edecek kadar naif midir? (Bizim oralarda ‘tevekkel’ derler, anlayan anlamýþtýr.)

Rüya?

En cüretkarý, en fenasý, Efendimiz’le (S.) ilgili olanlar.

Tövbeler olsun, ne utanma, ne arlanma. Aklýn, iz’anýn ‘sukut’ ettiði yerde, bunlarý istihdam ediyorlar.

Bir hadis-i Þerif var. Buhari’de geçiyor. Hadis, Ýblis’in, Peygamberimiz’in ‘suret’ine giremeyeceðini beyan ediyor.

Bu Hadis-i Þerif’i suistimal ederek, Peygamberimiz’den rüya aleminde bir talimat aldýðýný iddia ediyorsun, sonra bu ‘talimat’ýn, dini bir emir muamelesi görmesini saðlýyorsun.

Kimse neden söylemiyor?

Ýblis, Efendimiz’in suretine bürünemez.

Ama baþka bir surete bürünerek, sana kendisini, -haþa- Peygamber diye yutturabilir. (Merak eden Mektubat’a baksýn.)

Benim kabalýðýmý mazur görün. ‘Yutturabilir’ diye yazdým. Biz, sýradan, noksan ve zayýf insanlar olarak, böyle konuþuyoruz bazen.

Efendimiz? O öyle mi konuþur.

O zariftir. Zarafetin zirvesidir.

Naziktir, nezaketin zirvesidir.

Fasih ve beliðdir.

Tertemiz bir lisanla konuþur. En temiz lisanla...

Fesahatteki bozukluk, kabalýk, zaaf, noksanlýk, Ýlm-i Hadis’te, bir kelamýn Peygamber sözü olmadýðýna delalettir.

Ehl-i irfan bunu anlar.

‘Twittleri ikiye katlayýn.’

Nasýl bir lisan bu, Efendimiz’e (S.) izafe edilen?

O, böyle þeylerden münezzehtir.

Bir rivayet dolaþýyor.

Efendimiz, olimpiyatlara gelmiþ, seyretmiþ?

Bu bir izah mýdýr? Bu izah kullanýlmýþ mýdýr?

Böyle bir ‘rivayet’in gerçek olmamasýný, söylenmemiþ olmasýný, (yalan çok çirkin ama) yalan olmasýný tercih ederim.

Ya o televizyon filmi? O kamyon kasasýndaki rezalet?

Yazýk.

Bir þey demiyorum. O’nun (S.) bahsinin geçtiði bir yerde, kötü cümleler kurmak istemiyorum.

Önce kendimi, sonra herkesi, ‘edeb’e, ‘terbiye’ye davet ediyorum.

O, bunlarýn hepsinden münezzehtir.