Senaryo mu?

15 Temmuz darbe girişiminin Erdoğan’ın/hükümetin bir senaryosu olduğunu ilk söyleyen F. Gülen oldu. Batı medyasından Pensilvanya’ya çağırılan birkaç gazeteciye verdiği demeçte dillendirdiği bu iddiasını daha sonra defalarca tekrarladı. Artık asıl yüzü ortaya çıkan bu kendini “Allah’tan doğrudan vazifeli” sanan bu zatın (ne diyeceğimi bilemiyorum, meczup-hain-taşeron) “senaryo” zırvası, enteresandır, 15 Temmuz gerçeğine rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı zehrini bir türlü atamayan bir kısım çevrelerin de diline pelesenk oldu. Onlar da ısrarla “işin içinde iş var” imalarını, sorularını tekrarlayıp duruyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu da yandan dolanma manevrasıyla, “aslında 15 Temmuz’un asıl faili Erdoğan’dır, çünkü o göz yumdu, o imkân verdi, el ele omuz omuzaydılar...” deyip duruyor.

Ancak gerçekler peş peşe açığa çıkıyor. Geçen haftadan üç örnek vereyim.

Birinci örnek, Gezi Olayları senaryosunun Fatih Üniversitesi’nde yazıldığıdır. “Futbolda Şike Kumpası İddianamesi”ndeki bilgilere göre FETÖ mensupları olaylara aktif şekilde katılmışlar. Benim o günlerde, askeri lise öğrencilerinin sivil kıyafetle Taksim’e gittikleri yönünde duyumlarım vardı. Tabii biz o zaman bunu F. Gülen’e kondurmayı aklımıza bile getiremezdik. Tamam, F. Gülen, Erdoğan’a seslenerek “o gençlere çapulcu diyemezsin” çıkışını yapmıştı ama TSK içinde şimdi açığa çıkan ele geçirme oranının yüksekliği, organik bağlantıları anlamamız için yeterli değildi. İddianameye göre Gezi Olaylarında görevlendirilen şakirtlere Fatih Üniversitesi’nde eğitim verilmiş, gemi kiralanarak bu gemide “abi”lerin küçük gruplara, kitleleri nasıl harekete geçirecekleri anlatılmış. Demek ki Gezi Olaylarına destek sadece Zaman’da ve Today’s Zaman’da çıkan yazılardan, Başbakan Erdoğan’a hakaretlerden, manşetlerden ibaret değilmiş.

İkinci örnek de yine yukarıda sözünü ettiğim iddianameden. Futbolda şike senaryosu da Zaman gazetesi binasında yazılmış, tezgâhlanmış. İddianameye göre Fatih Üniversitesi rektörü Şerif Ali Tekalan, halen cezaevinde bulunan Samanyolu Grubu eski Medya Grubu başkanı Hidayet Karaca, yine FETÖ davasından tutuklu Zaman eski genel müdürlerinden İlhan İşbilen, eski öğretim üyesi Prof. Dr. Suat Yıldırım ve eski Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı bu konuda toplantı yapmışlar. Detayı, internet ortamından okunabilir. (Dumanlı ile Karaca’ya, “bunlar gazeteci ama” diyen Kılıçdaroğlu’nun kulakları çınlasın...)

Üçüncü örnek, TBMM 15 Temmuz FETÖ/PYD Darbe Araştırma Komisyonu üyelerinin TÜRKSAT’a yaptıkları ziyarette anlatılanlar.

TÜRKSAT Yönetim Kurulu Başkanı Vecdi Gönül; “15 Temmuz hareketinin en kritik noktası Cumhurbaşkanımızın ve başbakanın mesajıydı. Mesaj stüdyolara gitti. Mesajları halka ulaştıran bu kurumdu. 2 arkadaşımız hayatını kaybederken 4 arkadaşımız yaralandı” diye konuştu. Gönül, TÜRKSAT’ı bombalayan helikopterlerle ilgili olarak da “İlk gelen helikopter Atak helikopteriydi. Diğerleri Skorsky’di” dedi.

TÜRKSAT Genel Müdürü Cenk Şen de yaptığı sunumda şu bilgileri veriyor: “Darbeciler TÜRKSAT’a gelerek yayını kesmeyi başaramayınca, dışarıdan dört sivili çağırıyorlar. Şüpheli hareketlerde bulunmaları üzerine bu şahıslar gözaltına alınıyorlar. Gelen sivillerden ikisi Şifa Hastanesi’nde teknik personel olarak bilgi işlemde çalışıyor ve TÜBİTAK eski daire başkan yardımcıları. Diğerleri ise eski STV çalışanları. Bunlar bilgisayar ya da elektrik elektronik mühendisi. Yayını kesme konusunda uzmanlar…”

Senaryo belli. F. Gülen’in yalanları, gerçekleri perdeleyemez.