Sene-i devriyesinde bir 15 Temmuz muhasebesi

15 Temmuz gecesi yeniden ‘millet’ olduk

15 Temmuz’un sene-i devriyesindeyiz. Sahiplerinin emriyle harekete geçen FETÖ’nün þehit ettiði kardeþlerimizi özlüyor ama iþgal giriþimini geri çevirebilmenin kývancýyla daha çok sarýlýyoruz birbirimize ve vatanýmýza. Ayný toprak üstünde, ayný bayrak altýnda yeniden toplaþabilmenin gücüyle bakýyoruz ortak geleceðimize. Mücadele sürüyor, ama muhasebe de þart.

Devletin hücrelerine, sinir uçlarýna sinsice yerleþecek þekilde kodlanmýþ, bunu da baþarmýþ bir terör örgütü olan FETÖ ile mücadelenin neresindeyiz? Darbenin arkasýndaki asýl failin (FETÖ’nün sahibinin) kimliði tespit edilebildi mi? Gereði yapýlabildi mi? 15 Temmuz darbe giriþimini ve FETÖ’yü dýþ dünyaya ne kadar anlatabildik? Ne yapmalýyýz? Uzmanlar deðerlendirdi.                                                                                    

 

ÞAKAÐA DAYALI SÝLAH, ‘OUR BOYS HAVE DONE ÝT’ VE ABD’NÝN PARMAK ÝZLERÝ

15 Temmuz’un dýþ ayaðýný, nedenini tarif edebiliyor muyuz? Evet. Kim? Genel olarak Batý, özel olarak ABD. Ýsrail de var. Ankara Cumhuriyet Baþsavcýlýðý’nýn iddianamesinde somut bilgiler var ama ben dýþ ize iliþkin ilk karineyi, Hulusi Akar’ýn baþýna silah dayayan FETÖ’cü “subaylarýn”, “Kenan Evren olacak mýsýn” sorusunda görüyorum.

‘KENAN EVREN OLACAK MISIN?’ 

Ýlk bakýþta Türkiye Cumhuriyeti’nin Devlet Baþkanlýðý›ný teklif eden bu tehdit, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe giriþiminin arkasýnda kimler olduðunu ihsas ettiriyor. Evren vurgusu, “our boys have done it” “müjdesinde” Amerika’yý iþaret eder. Yani, “Bizim çocuklar”. Evren, “bizim çocuk»tu ve Akar’a bu soruluyordu; “Amerika’nýn çocuðu olacak mýsýn”? Bize de, ABD, NATO, Batý olacak mýsýn diye soruyor. 

Bu B planýydý. B planý FETÖ’ydü.Bu tez ABD/Batý’nýn yeni planlar yapmayacaðý anlamýna gelmiyor. B Planý kullanýldý çünkü A planýný Türkiye son 15 yýlda peyderpey eritti. ABD tüm siyasi tarihi boyunca ilk kez iþ üstündeyken yakalandý. Darbe giriþimi sonrasý, “ABD tarihi boyunca herhangi bir darbeyi desteklememiþ ve organize etmemiþtir” türünden þuur kayýplarýna kadar sürüklendi. Bu “seri” ayný zamanda bir “yatýrýmdý”. Büyük kýsmýný elden çýkarmak zorunda kaldýlar. Çünkü ABD/Batý Türkiye’yi kaybediyordu. Kabul edilemezdi, durdurulmalýydý. 

DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR

15 Temmuz böyle geldi. Terörist baþý Gülen’in kendi cümleleri; «Bu manada inanmýþ bir insanýn batý veya ABD karþýsýnda, onlarla entegrasyon karþýsýnda, ABD ile entegrasyon karþýsýnda olmasý katiyen düþünülemez».

Türkiye, son 15 yýlda siyasi, askeri ve ekonomik baðýmsýzlýðý elde etmenin eþiðine gelmiþti. Üstelik Ankara’nýn tarifine göre, ABD, AB veya tümden Batý’ya karþý deðildi. Bu coðrafyalardan veya kim olursa olsun diðerlerinden gelebilecek “yönetme sömürme” emellerine karþýydý. Bunu bile kabul edemediler. Bunun siyasi mottosu da, “dünya 5’ten büyüktür”le izah edildi.

SAAT 23.00’TÜ VE TÜM CÝZRE, HAKKARÝ HALKI SOKAKTAYDI

Seküler dindar, Alevi Sünni, Türk Kürt her kesimden milletimiz sokakta idi. Cizre ve Hakkari gece 11.00’de sokakta idi. Ve demokrasi nöbetleri eksiksiz tutuldu. Hakeza bu topraklarýn esaslý bir unsuru olan kadim din topluluklarý ve temsilcilikleri de milletimizin içinde/yanýnda yer aldý. Biz millet olarak kendimizi eleþtirmeyi severiz. Ben o geceden beri milletimizin ve vatanýmýzýn þahsý manevisi aleyhine konuþmadýðým gibi konuþulmasýna da izin vermiyorum. Bu millet, mensubu olmaktan gurur duyacaðýmýz, asýrlarca anlatýlacak kýymetli bir duruþ sergiledi. Arkadaþlara diyorum; sokakta kimseyle tartýþmayýn muhatabýnýz 15 Temmuz direniþçisi olabilir.

FETÖ LOBÝSÝ, FOBÝ ÜRETTÝ

FETÖ 20 yýlý aþkýndýr tüm baþkentlerde profesyonel bir lobicilik yürütüyor. Sözde Türkiye lobiciliði yapýyorken son 5 yýlda Erdoðan’ýn þahsýnda resmen vatan düþmanlýðý yapar hale geldiler. Batý medyasýndaki üretilmiþ Erdoðan fobisinin altýnda onlarýn imzasý var. Bu algýyý yaratmakta Mavi Marmara ve Mit týrlarý gibi meselelerden faydalanýyorlar. Ama esas sermayeleri “Batý þýmarýklýðýnýn” “sýnýr tanýmayan bir Türk’e, bir Müslüman’a duyduklarý öfke. Bu, ideolojik ve sýnýfsal ruh halinin üzerine özenle inþa ettikleri algýdan þimdi faydalanýyorlar. Ýlgisiz konularda Erdoðan’a dair bir tartýþma yaratýp ürettikleri algýyý 15 Temmuz darbesinin meþruiyet sorununa baðlýyorlar. Maalesef baþarýlý olduklarýný kabul etmek zorundayýz. Bu mücadele devlet kurumlarý ile yürütülemez. 

Yurtdýþýndaki nitelikli Ýnsan kaynaðýmýzdan yeterince faydalanamýyoruz. Bir fizibilite yapýp onlarý vatan hizmetine katabilmeliyiz. Diðer husus, Türkiye’nin renklerini taþýyan oluþumlarýn hükümetten baðýmsýz þekilde bu ülkenin lobiciliðine katký vermesidir. 

DEVLETÝN, ÝÞGAL GÝRÝÞÝMÝNE ÝLK REFLEKSÝ HUKUKÝ OLDU

15 Temmuz 2017 darbe giriþimi ile asýl niyetlerini daha da net belirten FETÖ ile mücadeleyi üç baþlýk altýnda ele alabiliriz, hukukî, siyasî ve toplumsal. Ancak burada önemli olan bir nokta hukuki mücadelenin nasýl algýlandýðý. Toplumsal algýnýn aksine bu terör örgütüyle mücadelenin en hýzlý baþlayan boyutu hukukî mücadeleyi kapsamakta, keza darbe giriþimi ile ilgili ilk soruþturma bazýlarýmýzýn tankla burun buruna geldiði o anlarda, 15 Temmuz gecesi 00:36’da Küçükçekmece Baþsavcýsý Ali Doðan tarafýndan baþlatýlmýþtý. 

Darbe giriþimine iþtirak eden askerlerin gördükleri yerde tutuklanacaklarýnýn beyaný halkýn bu darbe giriþimine karþý koyduðu anlarda belirtilmiþti. Burada önemli olan nokta, kendisine yönelik neredeyse “iþgal” giriþimi gerçekleþtirmekte olan bir gruba karþý devlet refleksinin hukukî zeminde harekete geçmiþ olmasýdýr. Ancak daha sonrasýnda, FETÖ’nün parçalý yapýsý, özellikle Anadolu’da neredeyse her aileye nüfuz etmiþ olmasý ve bu tür büyük bir suçun bir dava altýnda görülememesi, davalarýn standart bir sürece tabi olmamasýný doðurdu. Geçtiðimiz bir yýl FETÖ ile mücadele baþlýðý altýnda akla ilk gelen hukuki mücadeleler bu yüzden oldukça eleþtirildi. 

YARGIYA HAKSIZLIK YAPILMASIN

Bu eleþtirilerin bazýlarýnýn iyi niyetle gerçekleþtirdiðini bilmekle beraber içinden geçmekte olduðumuz sürecin “normal” olmadýðýný, dolayýsýyla hukukî süreçlerin bu pürüzlü akýþýnýn doðal olduðunu düþünmekteyim. Hukukî mücadelede önemli olan ve FETÖ ile mücadelenin sulandýrýldýðý eleþtirisini getiren hemen hemen tüm köþe yazarlarýnýn atladýðý bir süreç de hukukî mücadeleyi canla baþla devam ettiren savcýlarýn, hakimlerin varlýðý. 

Burada hukukî mücadelenin selahiyetinin bu mücadelenin ne kadar meþru algýlandýðý ve ilgili görevlilerin ne kadar toplumsal destek hissettiði ile de baðlantýlý olduðu unutulmamalýdýr. Siyasî mücadelenin özellikle 16 Nisan 2017 seçimlerini de kapsayan bir þekilde ve siyasetin doðasý gereði daha sakin devam ettiði kanýsýndayým. 

DARBECÝ FETÖ ÝLE MÜCADELEYE AKADEMÝ DE DAHÝL OLMALI

Darbeye darbedir diyebilmek, FETÖ’nün iç ve dýþ tehdit yaratan bir terör örgütü olduðunu söylemek Türkiye’de siyasi tecrübeye sahip biri için niye zor olsun? Peki neden zorlanýlýyor çünkü devletin en önemli görevi olan adaleti saðlama ve vatandaþýný koruma görevlerini sekteye uðratan, hatta engel olan ama devletin gücünü ele geçirmek isteyen bir odaktan bahsediyoruz. Bu odak nasýl güçlendi denildiðinde, genellikle her bir vatandaþýn günlük hayatý için çok önemli olan asker-polis-yargý üçlüsünden bahsediyoruz. 

Çok önemliler çünkü siyasi, sosyal, ekonomik hayatýmýzýn temelleri canýmýz, malýmýz, kimliðimizin güvenliði onlara emanet. Bu yüzden FETÖ karþýtý mücadelenin odaðýndalar. Bu noktada ben, akademinin bu üçayaða eklenmesi gerektiðini düþünenlerdenim. Akademi güç elde etmek isteyen her odaðýn ve tabii FETÖ’nün, yargý kadar askeriye kadar ilgi gösterdiði bir yapý da gelmiþtir. 

MEÞRULAÞMA ALANI OLDU

Yýllarca saðduyulu bilim insanlarý; dil bile bilmeyenlerin, dil bilenlerin sýrtýný sývazlayýp onlarýn yazdýklarýný kullananlarýn, ders bile veremeyeceklerin, uluslararasý niteliði belli olmayan, þaibeli hakem süreçleriyle uluslararasý görünen yayýnlarla faaliyet yapanlarýn yükselmelerine þahit oldular ve bunu akademideki yozlaþmaya baðladýlar. Þimdi arkadaki güç odaklarý daha net çünkü bilgi güçtür; çünkü akademide, sadece bilgiyi üretmez bir de daha iyi yaþamak için bilgi peþinde koþan gencecik beyinlere ulaþýrsýnýz. 

Bu nedenle akademi tehlikelerle karþý karþýya býrakýlmayacak kadar önemlidir. Akademiden beslenen, kendi bilgisini meþrulaþtýran FETÖ ile mücadelenin kararlý bir biçimde sürmesi için akademinin adýnýn da asker, polis, yargý üçgenine beynimizde ve vicdanýnda eklenmesi gerekir.

KENDÝMÝZÝ, HAKLILIÐIMIZI DIÞ DÜNYAYA NASIL ANLATACAÐIZ? 

Þapkayý önümüze koyup kendimizi hesaba çekmek zorundayýz. Kendi meselelerimizi, önceliklerimizi, haklý gerekçelerimizi ve kullandýðýmýz metotlarýn arka planlarýný dýþarýya anlatmak konusunda çok da baþarýlý olduðumuz söylenemez. Bilhassa Batý dünyasýnda Türkiye’ye karþý histeriye kadar varan ön yargý furyasý, bizi derinden yaralayan olaylarýn, örneðin terör saldýrýlarýnýn bile Batý’da basit ve ilkesiz bir þekilde relative edilmesine yol açýyor. Bu durumda çözmekle uðraþtýðýmýz sorunlarla boðuþurken ya da kayýplarýmýzýn yasýný tutarken, Batýlý müttefiklerimizin bizimle deðil ayný duygu dünyasýnda buluþmak, ilkesel olarak bile tutarlý bir tutum sergilemekte zorlandýðýný sýkça görüyoruz. 

POTANSÝYELÝMÝZÝ KULLANALIM

Bu durum, bu çifte standardý gözlemlediðimiz “dýþ dünya”ya kendimizi anlatmak konusunda bir isteksizlik ve hayal kýrýklýðý oluþturuyor. Fakat küsüp bir kenara çekilmek doðru deðil. Haklý davamýzý anlatmak konusunda biz kenara çekilirsek, kendi vahþet dünyalarýný “masum muhalefet” olarak cicileþtiren aktörlerin kamuoyunu domine etmesine izin vermiþ oluruz. 15 Temmuz’un halkýmýz üzerindeki etkilerini, Fetö tehdidini dýþ dünyaya býkmadan anlatmalýyýz. Doðrunun kendinden ikna edici gerçeðinden hareketle ülkemizin terörle mücadeledeki kararlý tavrýný sürekli anlatmalýyýz.

Bunun için kullandýðýmýz araçlarý, insan kaynaklarýmýzý ve yapýlarýmýzý muhasebeye tabi tutmalýyýz. Uluslararasý arenadaki kurumsal kapasitemiz nedir, sivil diplomasi yeterliliðimiz nasýl artar, sunduðumuz veri ve retoriði nasýl daha fazla insana ulaþtýrabiliriz; bunlarý sormalý ve araçlarýmýzý geliþtirmenin peþine düþmeliyiz. 

Bugün yurt dýþýný Türkiye’ye, Türkiye’yi yurt dýþýna anlatacak basýn organlarýmýz yeterli mi, kullandýðýmýz dil, ülkemizin önceliklerinin nesnel bir þekilde anlaþýlmasýna hizmet ediyor mu; bu sorulara dair cevaplarýmýz, bizim FETÖ’yü ya da PKK’yý yurt dýþýna anlatma konusundaki yeterliliðimizi de ortaya koyacaktýr.    

RÖPORTAJIN TAMAMI ÝÇÝN TIKLAYINIZ!