Senin vereceðin namus sözü bu kadar olur!

Seçimden hemen önce, “Devri iktidarýmýzda kimse iþinden atýlmayacak” demiþti. 

Hem de “namus sözü” vermiþti... 

Kemal Kýlýçdaroðlu’ndan söz ediyorum. 

Belediyeleri kazanýr kazanmaz, patýr patýr iþçi atmaya baþladýlar... 

Bu alanda baþý, Ýstanbul’un “terli” Baþkaný Ekrem Müdafa Ýmamoðlu çekiyor. Gelir gelmez, binlerce iþçiyi kapýnýn önüne koydu... Hem de tezvirat yaparak... Önce, “Bu iþçiler 23 Haziran seçiminden sonra kadroya alýndý” dedi, tutturamayýnca, “Ýþten attýklarýmýzýn hepsi bankamatik iþçi” yalanýna sarýldý. 

Sözü, aslýnda, Kýlýçdaroðlu’nun verdiði namus sözlerine getirmek istiyorum. 

Bir deðil, birkaç kez namus sözü verdi çünkü. 

Eskiler, “hafýza-i beþer” derlerdi... Nisyan ile malûlmüþ... Ýnsanoðluymuþ çünkü... Unuturmuþ...  

Unutmuyoruz.  

Ýnadýna hatýrlýyoruz ve hatýrlamaya, hatýrlatmaya, gelecek kuþaklara aktarmaya devam edeceðiz.  

Hatýrlayalým: 

Kemal Kýlýçdaroðlu, darbe giriþiminden birkaç ay sonra, gazetecilerle bir araya gelmiþ, “Bir kitapçýk var... Ýçinde 15 Temmuz darbesinin Cumhurbaþkaný ve Baþbakanýnýn isimleri yazýyor” demiþti.  

Namus sözü de vermiþ miydi? 

Bir “kesinlikten” baktýðý ve konuþtuðu için, verdiði sözü namus sözü saymak gerekir. 

Evet, “namus sözü” vermiþti; “Biliyorum” demiþti, “kitapçýðýn içinde 15 Temmuz darbesinin Cumhurbaþkaný ve Baþbakanýnýn isimleri yazýyor, ben bu isimleri biliyorum...”

Gazetecilik “fikri takip” mesleði olduðu için, hiçbir refikimiz, iþ edinip, bunu Kemal Kýlýçdaroðlu’na hatýrlatmadý. 

Bir anlamda konu “uyumaya” býrakýldý. (15 Temmuz darbesi baþarýlý olsaydý, Cumhurbaþkanlýðý koltuðuna sümüklü bir FETÖ’cü generali oturtacaklardý. Kemal Kýlýçdaroðlu’na bir Baþbakanlýk düþer miydi? Ýktidar umudunu darbelere baðlamýþ bir partiden söz ediyoruz. Kemal Bey bu Baþbakanlýða, söz söyleyin!)

Üzerinden neredeyse üç yýl geçti, kimse çýkýp “Bir kitapçýktan söz ediyordunuz Kemal Bey, o kitapçýða ne oldu?” diye sormuyor.  

Hazýr yeri gelmiþken biz soralým.  

15 Temmuz darbesini aydýnlatacak o “esrarengiz kitapçýða” ne oldu?  

Kemal Bey, “Ben o kitapçýðý gözlerimle gördüm” demiþti.  

Nerede, kimin elinde gördü? 

Kitapçýkta ayrýca hangi bilgiler yer alýyordu? 

Kendisi o bilgileri okudu mu?  

Kendisi okumadýysa ve “nakil” üzerine aktarýyorsa, bu bilgilere aracýlýk eden kimdi yahut kimlerdi?  

Kitapçýk, 17/25 Aralýk sürecinde olduðu gibi, elden birileri tarafýndan mý getirilip CHP genel merkezine teslim edildi, postayla mý gönderildi? CHP genel merkezine gelenler, “kaset ulaklarý gibi”, maskeli miydiler?  

Kaç yýldýr haber alýnamadýðýna göre, kitapçýða ne oldu? Çalýndý mý? Çalýndýysa, nereden çalýndý? CHP genel merkezinden mi, Kemal Bey’in evinden mi?  

Þerafettin’in bu iþlerde parmaðý var mý? 

Kemal Bey, kitapçýk iddiasýndan sonra, muhtemelen yine maskeli adamlar tarafýndan servis edilmiþ baþka (“taze”) bilgiler de sunmuþtu... AK Parti’de ByLock kullanan 4 bakan ve 120 ile 180 arasýnda milletvekili bulunduðunu söylemiþti.  

Hadi esrarengiz kitapçýðý kaybetti diyelim... Ya da çaldýrdý...  

ByLock kullanýcýsý bakanlar ve milletvekilleri kimlerdi?  

Kemal Bey bu isimleri açýklamak için neyi bekliyor? Ekrem Müdafa Ýmamoðlu tarafýndan devrilmeyi mi?  

Unutmuyoruz gördüðünüz gibi...  

Unutmayacaðýz ve hem 15 Temmuz giriþimcilerinin, hem de onlara “yancýlýk” yapan ve bol keseden “namus sözü” veren siyasetçilerin peþinde olacaðýz!