Şerbet verirsen, baklava isterler

Türkiye’de ne kadar rahat, ne kadar çok ve ne kadar kolay senaryo yazılıyor... Şimdi de, G.Saray-F.Bahçe derbisinin seyircisiz oynanması için federasyonun zemin hazırladığı iddiası var.

G.Saray yöneticisi Şükrü Ergün’ün zırvaları üstüne oturtulmuş bir haber, mide bulandırmayı başardı. Her aklına gelenin her şeyi rahatlıkla söyleyebileceği bir ortam; özgürlük kavramı çerçevesinde algılanıp hoşgörüyle karşılanamaz. Karşılanmamalı...

Öküzün altında buzağı aramak isteyenler, maksat ortalık karışsın diye aklına geleni söylüyorsa; bu tür düşük çeneler için protez yapmak gerekiyor. Futbol federasyonu, hastalıklı insanların paranoyalarına karşı savunmasız olmamalı... Komplo teorileri üretmek, bu kadar sorumsuzca ve bu denli rahat mıdır?

Konuyu “Ağzı olan konuşuyor” deyip kapatacak mıyız? Boşboğazın diline kırmızı biber sürmek gerekmiyor mu?

G.Saray yöneticisi olmak; aklına eseni uluorta söyleme ayrıcalığını mı getiriyor? Bu ayrıcalığın altında ezik kalınırsa; sorumluluk taşıma bilincini edinmemiş insanların laf salatasına, sos dökmeye çalışanlar da çıkar. Federasyonun sessiz, etkisiz ve yaptırımsız kalması durumunda; iddianın doğruluk payı da filiz vermeye başlar.

***

Türkiye’de federasyon, şamar oğlanına döndürülmüş vaziyette... Otorite, kendi hakim gücünü kullanamıyor. Kararlar, nehrin akış yönüne  doğru veriliyor. Set çeken yok.

Gerekenlere (Ya da kaşınanlara) karşı haddini bildirmekte zorlanıyorsan, istesen de bir şey yapamıyorsan; gün gelir kendi gölgenden de korkarsın. Ülke futbolu da, çenesi düşüklerin saltanatıyla yürür.

O darılmasın, bu kırılmasın, aman fincancı katırları ürkmesin diye diye; bir kaç kulübün oyuncağı olursun. Sonunda da ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranırsın. Kendiniz olun. Dik durun!

Her nabza göre şerbet vermeye kalktığınızda; o şerbeti üstüne dökecek baklavayı da isterler.