Geçtiğimiz Pazar günü Beşiktaş taraftarı Kazan’ın yanında toplandı. “Beşiktaş Şeref’tir, Şeref Beşiktaş’tır” pankartını açtı, marşlar eşliğinde Şeref Bey’in Yahya Efendi Dergahı’ndaki kabrine yürüdü. Onlara eşlik etme ayrıcalığını yaşadım ben de. Hem mutluluk hem gurur duydum. Feda’ya Vefa nedir, tanık oldum. Semtte her gün görmek isteyeceğimiz türden bir manzara.
Fikret Orman yönetiminin, taraftarın duyarlık ve taleplerine olabildiğince kulak verme çabası içinde olduğuna inanıyorum.
Öyküsünü daha önce yazdığım “Feda Projesi”nde tam olarak bunu gerçekleştirdi yönetim, bir “taraftar projesi”ne kulak verdi, sahip çıktı, projeyi hayata geçirdi. Yönetimin bu yaklaşımını hem beğeniyle izliyorum, hem çok mutlu oluyorum.
Gelgelelim, naçizane bir önerim var yönetime. Taraftarın duyarlık ve taleplerine kulak vermeniz çok güzel, çok önemli. Ama bunun o kadar da kolay bir iş olduğunu düşünmeyin. Lütfen gelin, bu duyarlık ve talepleri ortaya çıkaran “sebepler” üzerine daha çok düşünmeye, asıl bu sebepleri kavramaya çalışın. Zorlu bir uğraş gibi görünebilir, ama bunu hakkıyla yaparsanız Beşiktaş çok şey kazanır. Futbolumuzun köhnemiş yönetsel modeline, “Taraftar olmasa futbolu ne güzel konuşur, ne güzel yönetirdik” diyen zihniyete “Dur bakalım orada, futbolu var eden taraftardır esasen” demiş olursunuz. “Halkın Takımı” ifadesine yeniden can verirsiniz.
Keşke o gün Şeref Bey’in kabri başında dile getirilenlere bir Beşiktaş yöneticisi de kulak verebilmiş olsaydı. Beşiktaş’ın farklılığını bilmek kadar, buna tanık olmak da önemli. Hep söylüyorum, Beşiktaş’ın farklılığı icat edilmiş bir şey değildir. O farklılık Beşiktaş’ın tarihi boyunca kendiliğinden gelişen ve önce semtle, sonra da camiayla bütünleşen bir tutumun yansıması olduğu için çok ama çok değerlidir. Zor zamanlarda sağlam durmak, ses vermektir. Şeref Bey’in “Feda!” deyişinin anlamını içselleştirmek, Beşiktaş’ın her anına yaymak, karşılıksız sevmektir. “Anında Başarı Kültürü”nün yozlaştırıcı rüzgarına karşı “Sevinmek İçin Sevmedik” demek, diyebilmektir.
Bu değerler yitip gitmesin diye “Son Barikat” olmaya çalışan Beşiktaş taraftarının yüksek sesle dile getirdiği bir talebi var: Beşiktaş’ın yeni stadının adı mutlaka ama mutlaka “Şeref Bey” olmalı. Yukarıda dedim ya, asıl iş bu talebe kulak vermek değil, taraftarın neden ısrarla bu adı istediğini anlamaktır. Şeref Bey’in semt için, taraftar için, camia için hangi değerleri temsil ettiğini görebilmektir. “Neden Şeref Bey?” sorusunun tam karşılığına ulaşıldığı gün, Beşiktaş yeniden mevcut futbol düzenine kafa tutan bir mücadelenin öncüsü haline gelecek. Stadın adı da o mücadeleyi başlatan kıvılcım olacak.