Bugün Adnan Menderes’in 51. Ölüm Yýldönümü.
17 Eylül 1962’de, Türkiye Cumhûriyeti’nin, çoðulcu demokratik yollardan iktidâra gelmiþ bulunan ilk Baþbakaný, alçakça bir darbe ve müteâkýben nâmussuzca bir yargýlama müsâmeresi sonu daraðacýnda katledilmiþdi.
Fatin Rüþdü Zorlu ve Hasan Polatkan bir gece önce öldürülmüþlerdi.
Böylece yüzyýllar boyu baþýmýza onca belâ açmýþ bulunan kanlý Yeniçeri geleneðinin yeni bir örneði daha ortaya konuluyordu.
Ondan sonra akýp giden 51 yýlýmýz bu zorbalýk zihniyetinin bâzý çevrelerde hâlâ ne kadar canlý olduðunu ýsbatlayan örneklerle doludur.
Milletin parasýyla satýn alýnýp kendilerine yurdu dýþ tehlikelere karþý korumalarý için emânet edilmiþ silahlarý utanýp arlanmaksýzýn yine millete karþý doðrultmakdan hayâ etmeyen bu þerefsizlere, ellerine fýrsat geçerek yine iktidârý gasbetseler alkýþ tutacaklarýn sayýsý maalesef þu 2013 Yýlý’nda da hayli kabarýkdýr.
Onun için ben, pek çok meselede birtakým safderun yâhut yalancý yazarlar tarafýndan kulanýlan “Bu millet buna lâyýk deðil!” kliþesinden zerre kadar hoþlanmam! Zîrâ bilirim ki her millet hakýykaten lâyýk olduðu rejimle yönetilir!
Almanya’da Hitler’in ve Ýtalya’da Mussolini’nin de iktidâra seçimle geldiðini unutmayalým!
Bir düzine örnek daha sayarým ama gereksiz.
Kaldý ki bugün Kuzey Kore’de dahî “seçim” var!
Onun için netîceten nasýl yönetileceðine her millet bir þekilde bizzat karar verir.
Bugün Deniz Gezmiþ’in yasýný tutanlarýn aðabeyleri þâyet 1962’de bir tekme ile Adnan Menderes ve kader yoldaþlarý için kurulmuþ olan daraðaçlarýný devirmiþ olsalardý Türkiye nihâyetinde bir “Darbeler Cenneti” olma þerefini (!) daha ilk hamlede defetmiþ olurdu.
Peki, sen ne haltetdin bu yaratýklara karþý sorusuna ise verilecek cevâbým belki kimseyi tatmîn etmeyebilir ama elimden ancak o kadarý geliyordu:
Yurddýþýndan “Spiegel” dergisi için yazdýðým bir “deneme” dolayýsýyla hakkýmda 15 yýla kadar aðýr hapis cezâsýyla dâvâ açýlmasý için “gizli” tutuklanma emri çýkarýldý ve yedi sene Türkiye’ye giremedim!
Ne dersiniz, dönüp “erkekçe” teslîm olsa mýydým?
Ama lafý daðýtmayalým!
Bugün Adnan Menderes’in 51. Katil Yýldönümü!
Öyle umuyorum ki muhtelif þehirlerde ve bu arada tabii Ýstanbul’da bu fecî olayý anma toplantýlarý düzenlenecekdir. Türkiye dýþýnda olmasaydým Ýstanbul’dakine katýlmayý isterdim.
Hattâ imkân olsaydý o toplantýda kýsa bir konuþma da yapmak ister ve þunu söylerdim:
Hiç kendimizi aldatmayalým!
Adnan Menderes’i daraðacýna gönderenler, 33 üniformalý kalleþ deðildir!
Onu oraya BÝZLER yolladýk!
Susarak, havaya bakýp ýslýk çalarak, ikide bir cama toslayýp dýþarý uçamayan kelebeðe kýs-kýs gülerek!!!
Seneler önce bu konuda ufak bir çalýþma yapan gazeteci Fransýz sevgilime o 33’ler için “les Raffinés d’honneur” (Þerefden Süzülmüþler) tâbirini kullanmýþdým, þimdi yazarken yine aklýma geldi. Kendi içinde zâhiren çeliþkili bir lakýrdý ama iþe yarar.
Bugün sorsa acabâ ne derdim?
Sormaz ki!
Bugün torunlarýný parkda gezmeye götürüyordur.
Adnan Menderes’in, Fatin Rüþdü Zorlu’nun ve Hasan Polatkan’ýn torunlarýysa muhtemelen adâletin tecellî edeceði günü beklemekle ömür tüketiyorlardýr.
Onlarý daraðacýna yollayan insan müsveddelerinden birkaçý hâlâ hayatda oysa...
Ve ellerini kollarýný sallaya sallaya dolaþýyorlar...
Her üç þehîde de Tanrý’dan rahmet ve maðfiret dilerim.