Harput’tan Hazar denizine doðru, bir turna havalandý göklere bugün...
Türk Edebiyatý Vakfý Baþkaný Servet Kabaklý aðabeyimiz Hakka yürüdü. Mekaný cennet olsun, Allah Teala rahmet ve maðfiretini esirgemesin, çok sevdiði Hz.Peygamberin (s) þefaatine nail olsun, ihtiram ettiði Ehli Beyt’in sýrrý yoldaþý olsun... Hakiki azad’lýða nail olsun ruhu...
Onu duayen bir gazeteciden çok, ömrünü insan yetiþtirmeye adamýþ bir vakfýn ocaðýný tüttürmeye ahdetmiþ kiþiliði ile hatýrlayacaðýz. Pek çok edebiyatçýya ve milli mefkure sahibi gençliðe mektep olmuþ Türk Edebiyatý Vakfý’ný, amcasý ‘’Þeyh’ül Muharririn’’ Ahmet Kabaklý hocamýzdan sonra, bugünlere taþýmýþ bir isimdir Servet Kabaklý...
Dile kolay Türk Edebiyatý Vakfý 1978 yýlýndan beri hizmet veriyor. Türk Edebiyatý Dergisi ise 1972 yýlýndan bu yana aralýksýz yayým yapan en uzun soluklu edebiyat dergilerimizden... Vakfýn Türkçe ve edebiyat konusunda yaptýðý davet, açtýðý çýðýr; gençliðe mektep olmuþtur. Edep, görgü, tarih bilinci ile diri tuttuðu ‘’Anadolu’’ tema’sý ise, temayý salt teori olmaktan kurtarýp, hareket baðlamýnda inþa etmiþtir. Türk Edebiyatýnda saat, Anadolu’da kurulmuþtur. Ve o saatin azaldýða kurulu kadraný tüm kederli Türk illerine uzun yýllar umut taþýmýþtýr... Servet Kabaklý, Sovyetik baský altýnda inleyen tüm Türk illerini, Doðu Türkistan hariç, hepsini, en zorlu, en mahpus günlerinde bile terk etmemiþ, dertlerini dert edinmiþ bir kalemdi... ‘’Gögsünden urulmuþ bir kuþ idi’’ azadlýg çün ganar ganar, hep ganar idi...
Eserleri 176 dile çevrilmiþ büyük müellif Cengiz Aytmatov’a vefatýndan kýsa bir süre önce Elazýð’da verdiði ‘’Türk Dünyasýnýn Yaþayan En Büyük Yazarý’’ beratý daha dün gibi hatýrýmýzda. Amcasý rahmetli Ahmet Kabaklý Hocamýz da, Üstad Necip Fazýl Kýsakürek’e ‘’Sultanu’þ Þuara’’ beratýný takdim etmiþti... Talihleri, kaderleri, günleri insanlar arasýnda döndürüp dolaþtýran Rabbimiz, bugün Servet Kabaklý aðabeyimizin beratýný da ‘’azadlýg’’ olarak kuþandýrýyor... Hayatý Türk illerinin azaldýðýna adanmýþ, bu uðurda hep gayret ve hep tahammül etmiþ seferber olmuþ kalbi, bugün son uçuþuna geçti...
Servet Aðabeyin ‘’Türkistan’’ divaneliði bilinir de ‘’Kudüs’’ aþký çokça bilinmez. Türk Edebiyatý Vakfý’ndaki son konferansým, Gazze’deki görev dönüþüme denk gelmiþti. Havaalanýndan aramýþtým Servet aðabeyi. Þahit olduðum dehþetten dolayý dilim sürçüyordu: ‘’Aðabey, insanlar kucaðýmda can verdi, üstüm baþým kan revan içinde, ben bu halde edebiyat konuþamam beni affetseniz...’’ deyince, aðlamaya baþlamýþtý telefonda. ‘’Kýzým, öylece gel, biz senin Gazze’yi gören gözlerine bakar, sessizce aðlarýz’’ demiþti. Vardým, elini öpmeye yeltendim, çekti elini, ‘’Gazze-i Þerif’ten geldin, Kudüs-ü Þerif’ten haberler taþýyorsun, el öpmek olmaz’’ dedi. Servet Aðabeyin Mescid-i Aksa ile ilgili olarak yaptýðý açýþ konuþmasýnda yine ‘’azadlýg’’ vardý, yine keder, gam ama gayret ve umut da vardý. Servet Aðabeyciðim Mescid-i Aksa’nýn azadlýgýný dünya gözüyle göremedin ama bir gün ruhun inþallah bu güzel haberi de iþitecektir...
Edebiyatçý Belkýs Ýbrahimhakkýoðlu’nu aradým vefat haberi gelince. ‘’35 yýllýk kardeþlik, birikmiþ nice hatýra, paylaþýlmýþ keder, umut, sýr... Ben kardeþimi kaybettim’’ dedi aðlayarak. ‘’Hatýr tutan birisiydi, gönül kýrmazdý, insanlara sahip çýkardý. Kabaklý Hoca’nýn Anadolu geleneðine has mirasýný devam ettirdi’’ dedi...
Þair Ali Ayçil’i aradým o da vefat haberini iþitince Türkistan Evi’ne doðru gitmek üzereymiþ: ‘’Servet Bey, amcasý merhum Ahmet Kabaklý Hoca’dan miras kalan kültür ocaðýnýn heba olmamasý için çalýþtý. Cesametli görünüyordu ama çok duygusal bir yaný da vardý. Tanýyanlar, onun insani meselelerde gözlerinin hemen dolduðuna çok tanýk olmuþtur. Servet Kabaklý da ‘kendine mahsus’ adamlardandý; Anadolu bilgisi ve hoþ sohbetliði bariz özellikleriydi. Allah rahmet etsin.” Dedi.
Dünya deðiþiyor ve her þey hýzla dönüyor. Karþýlýk beklemeden sevmenin ne büyük cesaret ve sabýr istediðini anlatabilecek harfler yorgundur þimdi... ‘’Cesur ve onurlu diyecekler/ Halbuki suskun ve kederliyim.../Korsanlardan kaptýðým gürlek nara... Ýþime yaramýyor...’’ dese de þairler... Onlarýn bize býraktýðý sevda yüklü sessiz harfler, ahitlerinden hiç dönmeden bekleyecekler... Aþktýr bu. Muradý böyle.