Duran: Washington’un beklediði olmadý, Türkiye teslim olmadý. Trump da ekibinden daha akýllý davranarak Türkiye politikasýný deðiþtirdi. Yeni ortamda gidiþat lehimize. Washington ve Moskova arasýnda manevra alanýmýz geniþledi.
“FIRAT’IN DOÐUSU”NA AZ KALA: TÜRKÝYE NE YAPMALI?
“ABD’nin lojistik desteðiyle Türkiye DEAÞ’la etkili þekilde mücadele edebilecek güçte. Amerikalýlarýn bilmesi gereken þey oradaki militanlarý yenmek deðil, orada kuracaðýn düzenin DEAÞ’ýn geri gelmesini engellemesidir. Trump’ýn vazgeçtiði þey tam burasý. ABD bürokrasisi YPG’yi bölgesel bir yönetime çevirerek DEAÞ’ýn geri gelmesini engellemeye çalýþýyordu. Bu PKK’nýn sýnýrýmýzda devletimsi bir yapý kurmasý demekti. Þimdi bu ortadan kalktý. Türkiye bölgede hem Araplarýn hem Kürt unsurlarýn katýldýðý bir yapýlanma oluþturmalý. Bu muhalefetin siyasi çözüme entegrasyonunu kolaylaþtýracaktýr. Yoksa Esed verdiði sözleri tutmayabilir, muhalifleri tasfiye edebilir. Geriye dönenlerin ne yaþadýðý biliyoruz. Bu yüzden kimse geriye gitmeyecektir.”
Suriye’den çekilme kararý alan Trump iki senedir yapamadýðýný þimdi nasýl yapacak? Yapabilecek mi?
DEAÞ ile mücadele büyük ölçüde tamamladýðýnda ABD, yeni bir Suriye politikasý oluþturmak zorundaydý. Amerikan bürokrasisi bunun için çabaladý. Fakat bir türlü ortaya tutarlý bir politika koyulamadý. Açýklanan yeni Suriye politikasýnýn hedefi bir üçlemeydi. Biri DEAÞ’ýn geri dönmesini engelleyecek þekilde yenilmesi. Ýkincisi Suriye’nin siyasi geçi sürecinin saðlanmasý. Üçüncüsü de Ýran’ýn sýnýrlandýrýlmasý.
Halbuki Trump bir DEAÞ zaferi ilan etmek istiyordu. ABD güvenlik bürokrasisi ise DEAÞ’ý kullanarak bir süre daha Trump’ý oyaladý. Erdoðan’ýn DEAÞ ile mücadeleyi biz tamamlarýz sözü Trump’ý çekilme kararýna itti. Anlaþýlan Trump, A takýmýndakilerin istediði kadar Suriye’nin siyasi geçiþ sürecinde olmak istemiyor. Yani meseleyi Rusya’nýn çözmesinden memnun görünüyor. Deklare edemiyor çünkü Washington’da Rusya ile ilgili çok aleyhte bir gündem var. Ama sanki Putin ile Trump dolaylý olarak birbirleriyle konuþuyorlar ve aralarýnda örtük bir Suriye uzlaþmasý var. Ancak Trump’a karþý müthiþ bir kamuoyu oluþtu.
Neden oluþtu? Sonuçta bu politikayla oy aldý ve Baþkan seçildi Trump?
Burada muðlak olan þey Trump’ýn Ýran’ý sýnýrlandýrma hedefini nereye koyduðu. Anlaþýlan o ki YPG’nin kaderi ve Suriye’de siyasi geçiþ süreci çok öncelikli deðil ABD için. Ama Ýran’ýn sýnýrlandýrýlmasý hususu hala çok önemli. Pompeo da, Bolton da kararlý. Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey de. Trump da böyle düþünüyor bence. Muðlak olan þu; bunun için ne yapacak ABD? Kapsamlý bir askeri operasyon mu, ekonomik yaptýrýmlarla yetinmek mi?
Sizin cevabýnýz ne?
Bence ABD, Irak’ta kalmaya devam edecek. Suriye ve Afganistan’dan çekilebilir ama Irak’taki varlýðýný güçlendirecek.
Þimdi bölgede devasa bir boþluk oluþacak, dengeler deðiþecek. Partnerleriniz belki rakibe dönüþecek. PKK-YPG yeni sahip bulacak vb.. Tam da Türkiye yeni bir harekatýn eþiðindeyken bu bir sorun deðil mi?
Bu çok önemli bir konu. ABD bizimle YPG ve Suriye meselesinde gittikçe ayrýþýrken þöyle bir þey öngörüyordu; Türkiye Ýran ve Rusya ile karþý karþýya kalýyor, zaten ters taraftalar ve bu bir süre sonra Türkiye’nin ABD tarafýna yanaþmasý ve YPG meselesi de dahil olmak üzere taviz vermesiyle sonuçlanýr. Ama ne oldu? Türkiye Astana süreciyle hem Rusya hem Ýran ile Suriye’de birlikte çalýþma imkaný elde etti. Fýrat Kalkaný ve Zeytin dalý operasyonlarýný yapabildi ve Ýdlib’te de bir çatýþmasýzlýk bölgesi oluþturulabildi. Geçiþ için ise Anayasa Komisyonu kuruldu.
Bütün bunlar þu anlama geliyor: Türkiye sadece Suriye denkleminde Rusya ve Ýran ile iliþki kurmuyor. Türk Akýmý ve S-400 alýmý üzerinden Rusya ile çok stratejik bir yakýnlaþmaya gidiyor. Dolayýsýyla hem enerji hem savunma sanayinde iþbirliði ve nitelikli bir yakýnlaþma ABD’yi rahatsýz ediyor. Washington’un beklediði olmadý. Yani Türkiye teslim olmadý. Aksine bu aktörlerle nitelikli iþ üretti. Bunun üzerine ABD’nin Türkiye üzerindeki etkisi azaldý. Ve gerginlikler çoðalmaya baþladý. Sorun olmayan þeyler kriz üretmeye baþladý: Rahip Brunson olayý ve Halkbank gibi.
Gelinen noktada Trump, Türkiye politikasýný deðiþtirerek sadece Türkiye ile yeni bir sayfa açmadý, aslýnda Ortadoðu’daki kendi pozisyonunu da güçlendirdi, burayý görmek lazým. Trump kendisine öðüt veren, eleþtiri yapan stratejistlerden daha akýllýca bir hareket yaptý.
Esed’in arkasýnda Rusya var ve ABD çekileceðini açýklar açýklamaz PYD yeni bir sahip arayýþýna girdi. PYD ve rejim anlaþýrsa Rusya tavrýný nasýl koyar?
Tabii Rusya tüm müzakerelerde elini hep yüksekten açýyor. “Esed’e devredilmeli” açýklamasýný da böyle görüyorum. Ama sahada iþler yürürken, pazarlýklar yapýlýrken, üst perdeden açýldýðý gibi yürümüyor. Rusya açýsýndan bakýldýðýnda bir kere Türkiye ile yakýnlaþmasýný önemsiyor. Çünkü NATO’nun Karadeniz’de de bir etkinlik alaný var ve Türkiye’nin NATO ile birlikte Rusya’yý Karadeniz’de sýnýrlandýrýyor olmasýndan, Rusya pek hazzetmez. Keza S-400 meselesi çok önemli. Türkiye’ye ayný zamanda Patriot de öneriliyor malum. E böyle bir ortamda Rusya açýsýndan S-400’leri satmak çok önemli çünkü müþteri alanýný açacaksýnýz. Pek çok ülke sýrada. Bu alýma NATO üyesi Türkiye’nin cesaret ediyor olmasýný Rusya deðerli bir þey olarak görüyor.
Bu açýdan Suriye sahasýnda Rusya’nýn menfaatleri askeri anlamda yayýlmayý gerektirmiyor. Üsler ve Doðu Akdeniz baðlamýný güvene almak yeterli. Bu yüzden Rusya sahadaki askerini artýrmayý istemez. Esed rejiminin savaþacak çok fazla adamý yok. Ýran’ýn da Þii Milislerini o kadar hýzlýca bizim karþýmýza geçirmesi kendisine çok büyük sýkýntý verir. YPG’yi korumaktan vazgeçen ABD’nin Türkiye ile büyük bir pazarlýk yapmasýný istemez.
Türkiye’nin elinin güçlü olduðunu görmemiz lazým.
Türkiye’nin eli nasýl güçlü? Ne kadar güçlü?
Rusya, Suriye’de Ýran’ý da dengelemek ister. ABD’nin çekilmesiyle Suriye üzerindeki aðýrlýðýný daha da artýracak olan Rusya, Türkiye ile beraber çalýþmanýn kendisine daha çok katký saðlayacaðýný görüyor. Enerji, S-400, Karadeniz ve Türk-ABD iliþkilerinin toparlanmasý baðlamlarýný gördüðümüzde, Rusya da Türkiye ile dengeli bir iliþki yürütmek zorunda kalacak.
Genel olarak Türkiye, ABD ve Rusya ile arasýnýn iyi olmasýný ancak bu iki ülkenin kendi arasýnda iyi olmamasýný tercih eder. Bizim bir tanesiyle, ister ABD ister Rusya ile aramýzýn çok kötü olduðu durumda iþimiz zorlaþýr. Yeni ortamda gidiþat Türkiye’nin lehine. Washington ve Moskova arasýnda dengeleme yapabileceðimiz manevra alaný geniþledi.
Türkiye Esed ile de görüþmeli mi?
Türkiye’de bazý kesimler “Türkiye Esed ile görüþsün” diyorlar. Esed ile görüþmek teknik olarak zor deðil, Esed zaten çok ister, buna çoktan hazýr. Ama Esed ile görüþtüðünüzde Esed yönetiminde Suriye’de yaþayamayacaðýný düþünen muhalefeti kaybetme riski var. Ayrýca mültecilerin geri dönmemesi riski var. Türkiye iþin sosyolojisini de önemseyerek çözüm bulmaya çalýþýyor ve Türkiye’nin müdahalesindeki en önemli meþruiyet halklarýn isteðiydi. Bunun da gösterdiði þey þudur: Bütün mezhebi-etnik gruplarýn bir arada yaþayabileceði bir yeni Suriye’nin kurulamasý lazým. Esed’in bir geçiþ süreciyle devredebileceði yeni bir iktidar olmak zorunda. Bence Rusya’nýn da görmesi gereken gerçek budur. Aksi takdirde Suriye’de sabah olmayacak, barýþ gelmeyecek.
Kararýn sahaya yansýmama ihtimali var mý?
Amerikan bürokrasisi direnç gösterebilir, yol kazalarý olmasýný saðlayabilir. Ama Türkiye DEAÞ ile mücadeleyi önemli bir misyon olarak yüklenirse Trump karardan vazgeçmez. DEAÞ ile mücadele kenara býrakýlýr sadece YPG tasfiyesi öne çýkarýlýrsa Trump ABD kamuoyunun baskýsý altýnda kalabilir. Kararýný deðiþtirmeye yönelebilme ihtimali var.
Nasýl bir DEAÞ’dan bahsediyoruz peki? PYD’nin “DEAÞ’lý tutuklularý tutamayýz” tehdidi neye tekabül ediyor?
Sünni Araplarýn entegre edilememesi, onlarýn dýþlanmýþ olmasý DEAÞ’ýn en önemli sermayesiydi. Türkiye’nin sahaya giriyor olmasý kritik. Türkiye’nin SDG içerisindeki Arap unsurlarý yanýna alacaðý ve kendisine müzahir Kürt unsurlarý dahil edeceði bir denklemde yürümesi halinde DEAÞ’ýn toplumsal tabaný zayýflayacaktýr. Mesele sadece DEAÞ terörü ile mücadele deðil, DEAÞ’ýn sosyolojik temelini ortadan kaldýrmak lazým. Türkiye’nin Suriye’de siyasi geçiþ sürecini ýlýmlý muhalefeti dahil ederek yapma ýsrarý da bununla alakalý.
Türkiye’nin varlýðýyla DEAÞ imha oluyor, öyle mi?
Bu ciddi bir mücadele gerektirecek. DEAÞ’ýn bir anda ortadan kalkmasýný beklememek lazým ama Müslüman bir ülkenin oradaki halklarýn, Araplarýn ve Kürtlerin iyiliði için DEAÞ ile mücadele etmesi, ABD’nin mücadelesinden daha güçlü meþruiyet saðlar, hele bunu Erdoðan’ýn liderliðindeki Türkiye’nin yapmasý ayrý bir etki üretir. Erdoðan’ýn Müslüman halklar nezdinde ciddi bir karþýlýðý var. Türkiye sadece teröristlerle mücadele etmiyor ayný zamanda güvenli bölgeler kurarak, insanlarýn dönüþlerini saðlýyor.
PYD ne olacak? Federasyon projesi ortadan kalktý mý? Nasýl bir Suriye’den bahsedebiliriz?
En zor soru bu. Eðer Amerikalýlar gerçekten çekilecekse ve YPG bu tür bir korumayý kaybedecekse YPG’nin tasfiye süreci geri dönülemez þekilde baþlamýþ demektir. YPG, Esed Rejimini uzlaþmaya ikna etmeye çabalýyor. Ancak Esed bu saatten sonra asla YPG’ye özerklik vermez. Kendi ordusuna dahil etmek ister. YPG’nin Esed’in paralý askerleri olmak ya Irak’a geçmekten baþka seçeneði görünmüyor. Federasyon ya da statü ihtimal kalmadý.
ABD 2. Sykes-Picot planý rafa mý kalktý?
Ciddi bir stratejik kýrýlma olduðu açýk. Trump’ýn kararý ile ABD, Suriye’den çekilir ve Türkiye de YPG’nin özerk bölge hayalini ortadan kaldýrýrsa bölge ülkelerinin parçalanma süreci en azýndan durdurulacaðý söylenebilir. Ýsrail’in kendi nüfuzunda “Kürdistan” kurma emelinin suya düþeceði öngörülebilir. Ancak Washington ya da Tel Aviv’de iþin peþini kovalayanlarýn pes etmesini beklemeyelim. Nazik bir dönem. Trump’ýn kararýný deðiþtirmek için ellerinden geleni yapacaklardýr.