Sev, sevil ve sevdir...

HER ne iþ olursa olsun her ne yol tutulursa tutulsun sevmeden, sevilmeden ve sevdirmeden; hakiki anlamda sonuca ulaþýlýr mý?

Durup düþünmeden, elindekiyle memnun olmadan, doyumsuzlukla elde edilen her sonuç, her defasýnda daha yavan daha uzaklaþmýþ etmez mi?

Þaþýrmýþ bir þekilde öylesine yaþamlar, Hakikatten uzaklaþtýkça her seferinde daha bir sevgisiz daha bir yalnýz býrakmaz mý?

Oysa hayat o kadar güzel ki...

Martýlarýn gemiyi takip ederken her bir kanat çýrpýþýnda, eldeki lokmanýn tek baþýna mutlu etmeyip paylaþýlarak yenmesinde, insanlarýn sevgiyle birbirlerine el uzatmasýnda, bazen bir gülümsemede bazen bir gözyaþýnda bazen bir haykýrýþta, acýyý paylaþmada, sevinci bölüþmede, bir dost kucaklaþmasýnda, her halde her þekilde hayat o kadar güzel ki.

Sevgiyle bakan gönüllerle güzel; sevgiyle güzel saygýyla güzel, milli ve manevi deðerlerle güzel, kimsenin hakkýný gasp etmeden emeðe saygý duymakla güzel, insanca yaþamakla güzel, hayat güzel hem de çok. Bu gönülle bakýp mutlu olmadýkça ve mutlu etmedikçe, insan neyi kazanmýþ olabilir?

Büyük hedefleri bekleyerek ömür geçmez ki. Küçük, günlük, sýradan þeylerle mutlu olmayý bilmeden nereye nasýl koþulur? Ömür çok kýymetli bir hazine yanýmýzda götüremeyeceðimiz maddi deðerler için beyhude entrikalar, hatalar, kul hakký yemeler, onca güzelliði görmezden gelip bir girdaba sürüklenmeler? Deðer mi?..

Dünya platformunda Ýslam coðrafyasýný ‘savaþ-þiddet-kan-gözyaþý’ ile özdeþleþtirilerek ‘itibarsýzlaþtýrma’ kampanyasý yürütülüyor. Yüzyýllardýr bu topraklarýn ana unsuru olan Alevi kardeþlerimizi Þiileþtirme çabasý ve bunun sonucu olarak Orta Doðu’da planlanan çatýþmaya çekme çabasý içinde olanlar var. Türkiye’mizin dengeleri koruyucu rolünü bozarak uzun yýllar sürmesini istedikleri bir çatýþmaya çekme planlarý için türlü entrikalara baþvuruldu.

Tüm iç ve dýþ düþmanlarýmýza soruyorum sonuç ne oldu? Çok sevdiðim bir tabirle “güç zehirlenmesi.” Ve bu zehirlenme köklerinize kadar inecek ta ki kökünüzü kurutana dek. En acýsý da içteki düþman yapýlanma. Kendilerini kucaklamaya hazýr milletimize karþý içine girdikleri ötekileþtirme çabasý ve farklý görünme takýntýsý ile kendi ateþlerinde kendilerini yakýyorlar da farkýnda deðiller. En üzücü olan ise “güç bende” deyip haddi aþmak, deðer mi?  Hangi güç? Bir nefeslik canda bu ne kibir bu ne aldanýþ... Masa baþý senaryolarýnýz tutmuyor, tutmayacak da inþaALLAH. 

Olgun olmak gerek ve olgunluk derecesinde de eðik, mütevazi, halden anlayan, yaþadýðý toplumla bütünleþmiþ, seven ve sevilen. Yaþadýðýnýz toplumla ayrýþtýðýnýz oranda uzaklaþýrsýnýz. Uzaklaþtýðýnýz oranda da toplumunuza yabancýlaþýrsýnýz. Ýnsan yaþadýðý toplumu sadece kitaplardan okuyarak tanýmaz, bizzat içine girmeli ve içinde yaþamalýdýr. Devlet ve hükümet idaresinde görev alanlarýn bu hassasiyete uymalarý gerekir. Milletimiz kendine yakýn olaný kendinden olaný sever.

Bu topraklar Anadolu erenlerinin yaþadýklarý topraklar deðil midir? Nice gönül dostlarý, aþýklar, ozanlar bu toprakta yaþamýþtýr, niceleri de yaþamaktadýr. Bu topraðýn evlatlarý sevgiyle büyür sevgiyle yeþerir. Bu millet davulun gümbürtüsünde, kemençenin coþkusunda, klarnetin kývrak sesinde, sazýn namesinde sevgiyle “din kardeþim deðilse insanlýk kardeþimdir” der el ele tutuþur halay çeker, horon teper, sormadan sorgulamadan.

Vatanýmýn güzel insanlarý, sevgiyle yaratýldýðýnýn bilinciyle sevgiyle bakar sevgiyle yaþar. Bu nedenle bu coðrafyanýn insaný buram buram sevgi kokar. Ne bölünür ne böldürmeye müsaade eder. Din kardeþim deðilse insanlýk kardeþim der sever. Biriz, birliðiz der sever, yolumuz sevgiden geçer der sever, aþkla kanýmýzýn her bir damlasý bir kere deðil bin kere cennet vatanýmýza helal olsun der yine sever...

Bu millet farklýlýklarýný zenginlik kabul eder insanýný kucaklar ve yine sever...