Prof.Tosun Bayrak Ýslam estetiðinin menþei hakkýnda beyanda bulunurken, Sevgili Efendimiz'den (s) bir rivayete atýf yapýyor. Abdullah bin Mesud'dan: Bir gün Efendimiz arkadaþlarýyla otururlarken elindeki hurma dalýyla yere bir þekil çizmiþler. Bir kareymiþ bu. Karenin ortasýnda bir nokta varmýþ. Sonra karenin köþesinden dýþarý doðru uzanan baþka bir çizgi çekmiþ ve bu çizgiyi kesen bir sürü küçük çizgi atmýþ... ''Bu çeperin içindeki nokta insandýr, çeper ise ona Allah Teala tarafýndan tayin edilmiþ hayattýr. Çeperin dýþýna uzanan çizgi ise onun emelidir. Emel çizgisini kesen küçük çizgilerse, insaný ve emellerini hayatý boyunca etkileycek bela oklarýný temsil ediyor''demiþ. ''Bu oklardan bazýsý insaný ýskalasa da çoðu kesinlikle isabet eder ve en sonunda eceli gelip onu emellerinden koparýr'' diye tamamlamýþ sözünü...
Ýslam sanatýnýn menþeinden bahsederken onu hayat ve ölüm sarkacý üzerinden tarif etmesi Tosun Baba'nýn, bizi ''gönül dikkati''ne çaðýrýyor. (Tosun Bayrak, ''Bil! Bul! Ol!'', Sufi Kitap)
***
Baþlýk; þair Çobanoðlu'ndan, ''seni sevdim ve çekildim, dedim dünya bu kadar''... Timaþ Genel Yayýn Yönetmeni Ýhsan Sönmez kardeþimizi Hakka yolcu ettik. Gurbetteyim, Ýhsan'a yetiþemedim. Ýhsan, yukarýda alýntýladýðým Tosun Bayrak kitaplarý gibi pek çok deðerli eseri okuma dünyamýza kazandýrmýþ kardeþlerimizdendi. Onun en büyük emeli berrak bir kalple baðlý olduðu Prof. Muhyeddin Þekür'ün ''Yazdan Kalan Gül'' adlý romanýný Türkçeye kazandýrmaktý. Seval Akbýyýk ile birlikte büyük emek vermiþlerdi, nitekim Allah çabalarýna zeval vermedi, dünya gözüyle gördü Ýhsan ''hayatýnýn kitabý''ný... Ben ona ''kuzucuðum'' derdim, Allah maðfiret buyursun, Hz.Ýsmail Efendimizin þefaati bürüsün.
Ýhsan Sönmez, onur duyduðum arkadaþlarým Ümit Sönmez ve Av.Gülden Sönmez'in kardeþidir, anne babasýný da Milli Görüþ günlerinden beri tanýrým. Eþi Þeyma, deðerli dostum edebiyatçý Aiþe Kara'nýn kýzýdýr. Bir de Asaf var, iki yaþýnda, babasýndan hatýra kaldý þimdi bize. Ýhsan, ''gök ekin'', insanýn göynü acýyor. Adý gibi yüzceðizi de, mizacý da güzel insan.
Ýsimlerin talihleri de kurduðunu söyler büyükler. Ýhsan her an Allahýn huzurunda olduðunu bilme bilinci demek. Daha evvel Ýslam estetiðinin kökeniyle ilgili yazýlarýmda Cibril hadisi ve ihsan termine atýf yapmýþtým. Ýslam sanatçýsý, her an Allah'ýn huzurunda olduðu kaygýsýyla alný terleyen, kalbi titreyen kiþidir. Ýhsan; iman ve islam mevzuunu tamamlayan ''kusursuz daire''nin ismidir. Bizde, yarýlma ve kopma anlamýnda ''Allah'ýn yerleri ile Allah'tan steril yerler'' gibi bir ayrým veya ihtisaslaþma yoktur. Dolayýsýyla sanatçý da ''güzel'' ile sorumludur, memur da hamal da, asker de terzi de. Tanpýnar; Süleymaniye için söyler ya, atalarýmýz bu eserleri inþaat olsun diye yapmýyorlardý, Allah'a ibadet için yapýyorlardý.
Amerika'da hadis okumayý çok seviyorlar. Abdullah bin Alavi ElHaddad'ýn telakkilerini okurken Allah ve insan iliþkisi dikkatimi çekti. Allah dua eden insanýn yüzünü kendisine doðru çevirirmiþ, sonra insan, nazarýný baþka yöne kaydýrýrmýþ, bunun üzerine Allah; ''Benden daha iyi bir yöne mi çevrildi yoksa Ademoðlu'' diye sorarmýþ... Bu çevriliþ ve kayýþ 3.kez tekrarlandýðýnda artýk Allah, nazarýný o kuldan kaldýrýrmýþ... Aman Ya Rabbi, bizi nazarýndan ayrý düþürme...
***
Bayram namazýný Chestnut Ridge'teki Cerrahi Tekkesinde kýldýk. Hayatýmýn Mekke dýþýndaki ilk bayram namazýydý. Yedi kere tekbir getirdik, muhteþemdi. Üçüncüsünden sonra süratle havaya kalkan bir uçaða binmiþsiniz gibi, tekbirle kaldýrdýðýnýz elleriniz, dünyalýk ne varsa geriye savuruyor. Bir geminin denizi yara yara ilerlemesi gibi, zamaný yara yara fýrlýyorsunuz tekbirlerle... Çok aðladýk, namaz bitmesin diye yalvardýk sanki hepimiz, Asiye Yýldýz dýþýnda Türk yoktu hanýmlar mahfelinde ama her dilden kadýn birbiriyle musahafalaþarak sarýlýrken, dil birdi, aynýydý. Dil, gönül demek zaten... Ne güzel bir kelime gönül. Tosun Baba bize nasihat ederken, ''gönül kýrmayýn evladým, gönül yýkmaktan sakýnýn'' dedi... Bayram hutbesinde de içli sesi daðlarý delercesine insanýn içine iþliyordu, bir dertlinin göz yaþýný silmeyi, boðulmak üzere olana sal olmayý, insanlara yetiþmeyi nasihat ediyordu. Bir çýðlýk gibiydi Nuh'un Gemisine. Sanki bize Hýzýr olun der gibiydi. Hazýr olun yani...
Newyork Modern Sanatlar Müzesinde Antoni Taipes'nin ''Uzay'' (1956) adlý eserini hayretle seyrettim. Yaklaþýk 2 metrekarelik siyah yekpare bir zeminin sað üst köþesinde sarý simden bir kare.. Bakar bakmaz; bu Beytullah'týr diyorsunuz... Çok sarsýldým. Sanat, hatýrlatandýr.
Hayrettin Oðuz'un mýsraýyla heba olsun gönlümüz, ''herþeye sinmiþsin, herþey senmiþsin''...