Sevin Okyay ya da meslekteki annem!

Sinema Yazarlarý Derneði - SÝYAD’ýn dün akþam düzenlenen töreninde Sevin Okyay’a Onur Ödülü verildi. Dün gece orada olup bu meslekteki “Annem”e gülüþünün yanýnda soluk kalacak bir demet çiçek veremediðim, o tatlý yanaklarýna birer öpücük konduramadýðým, o kalbiyle ýsýttýðý kucaðýna yaslanýp, herkese içtenlikle açýk kollarýna atýlamadýðým için çok üzüldüm. Ama iyi bir evladý olarak çalýþýyorum Unifrance’ýn Paris’teki 15. Fransýz Sinemasý Randevularý’nda... Umarým bu þekilde ona daha fazla layýk oluyorumdur. Sinema yazarlarýnýn en kýdemlilerinden ve sadece benim deðil kýzý ve oðlunun kuþaðýndan bütün meslektaþlarýnýn da annesidir Sevin Okyay. Ama ona Anneciðim diye hitap etmek benim ayrýcalýðým, olsun o kadar! Çünkü Okyay bana hakikaten annelik yaptý!

1994 yýlýnda Milliyet Sanat Dergisi’nde ve Kültür Sanat Sayfasý’nda daha iki yýllýk gazeteci olduðum sýrada kendimi film eleþtirmeni olarak buldum. Atilla Dorsay ayrýlmýþtý ve onun yerine el altýnda festival zamaný yazýlar yazan bir sinefil olarak bulunuyordum. O dönemki müdürlerimin -hepsine tek tek teþekkür borçluyum- bana güvendikleri kadar kendime güvenmiyordum ama! Bir de Atilla Dorsay’ýn arkasýndan yazmaya asla cesaret edemezdim. Bülent Berkman, yazýlarýna sýk sýk Milliyet Sanat’ta yer verdiðimiz için beni tanýyan Sevin Okyay’a teklif götürdü. Okyay da eleþtirilerine Enis Batur tarafýndan cebren ve hile ile baþlamýþtý... Hem de Milliyet’te!

Zaten o dönemlerden lakabý gazetede efsane gibi dolaþýrdý: “Tek kiþilik ekip”. Ayça Atikoðlu söylemiþti bana ilk kez, daha Okyay’ý þahsen tanýmadan önce. O kadar becerikliymiþ ki ayný anda birkaç iþi yapabilirmiþ. Bu cümleyi artýk geniþ zamanlý kurabilirim, tecrübeyle sabittir! En yoðun zamanlarýnda bile acil yazý isteseniz yetiþtirir hem de onu yeterince uzun bir süre tanýnan birinden katbekat daha iyi yazabilir!

***

Dönelim 1994 yýlýna: Veeeee Sevin Okyay  yücegönüllükle benimle ayný sayfada yazmayý kabul etti! Böylece Annem senior eleþtirmen ben junior eleþtirmen olarak sinema sayfasýný doldurmaya baþladýk. Sayfanýn editörlüðünü de ben üstlendim, haliyle. Her hafta onun yazýlarýný tekrar tekrar okuyarak bir filmi okura doðru dürüst aktarabilmeyi öðrendim.

Ama nerede Sevin Okyay’ýn üslubu? Nerede ondaki yetenek ve muhakeme? Eleþtirmenlik, yazarlýk, çevirmenlik bir insanýn kalemine bu kadar mý yakýþýr? Enis Batur ondaki yazar potansiyelini iyi ki deðerlendirmiþ! 1984 yýlýndan bu yana bütün okurlarýn gözdelerinden biridir Sevin Okyay. Ýster sinema yazsýn ister caz ister edebiyat, iyi yazar. Çevirileri de bu yüzden çok iyidir. Çok yalýn, çok akýcý, çok kiþisel bir üsluba sahiptir. Okuru katiyen zorlamaz cümleleri. Sözcüklerini dikkatli seçer. Zorlama yoktur, süsleme yoktur... En önemlisi yapmacýklý deðildir, ne diyecekse lafý dolandýrmadan dürüstçe der. Ama doðrudan hançer gibi saplamaz, yeterince zarif ve kývraktýr ifadeleri.

Dile ve ele aldýðý konuya tamamen hakim bir yazarla baþ baþa kaldýðýnýz dakikalarý unutmazsýnýz bir daha. Sürekli okumak istersiniz Sevin Okyay’ý. Kolayca müptelasý olursunuz. Fikir ve sohbet ideal bir bileþimdir onun imzasýný taþýyan köþelerde. Edebiyatçý kimliði de apayrý, ama onu çeviriler ve basýn yüzünden ihmal ettiðini düþünmüþümdür hep. “Ýlk Romaným”ý okuduðumda denemelerinden de öte bir yazarlýk kapasitesine sahip olduðunu görüp heyecana kapýlmýþtým. Sevin Okyay, bize bu konuda yeterince cömert davranmýyor, ama hakikaten iyi bir edebiyatçý o!

Çok da iyi bir anne! Ýyi bir örnek!

Erkekler kulübüne kadýnlarýn elinin kalem tuttuðunu gösterdiði için.

Teþekkürler Anneciðim!