Ülkesindeki asabý bozuk kitleleri Türkiye 3000 yýl beklese de giremez sözleriyle avutmaya çalýþan Cameron, bu sözleri sarf ettikten sadece 3 gün sonra istifa etmek zorunda kalmýþ olsa bile, sevinmek için henüz erken...
Evet, Ýngiltere aldýðý “brexit” kararýyla, Birleþik Avrupa duvarýndan ilk tuðlayý çekti. Hatta Almanya’dan Ýsviçre’ye, Hollanda’dan Danimarka’ya kadar benzer referandumlarýn yapýlacaðý, yapýlmasý gerektiðini ifade ediyor politikacýlar... Cýlýz, sivil, taþra sesler deðil bunlar. AB’den çýkýþ artýk Avrupa’nýn merkezinden yükselen bir nida...
Ýngiltere neden ayrýldý
Yüzde 52 ile Birleþik Krallýðýn AB’den ayrýlma kararýna bir göz atalým: Parasal aðýr yük. Yunanistan, Macaristan, Polonya gibi AB’nin inayetiyle ayakta durabilen ülkeleri desteklemek adýna Ýngiltere AB’ye, her yýl 19 milyar sterlin ödüyordu...
Ýngiltere’nin iç yasal düzenlemelerinde kendi kontrolünü kendi elinde bulundurma kaygýsý da son zamanlarda sýkça dile getirilen taleplerdi. Katýldýðýmýz kadýn konferanslarýnda bile bariz anlamda önümüze çýkan tartýþma alanlarýndan birisiydi mesela AB vatandaþý olup Ýngiliz vatandaþý olmayanlarla yapýlan evlilikler ve çýkan sorunlar... Özellikle vatandaþlýk talebinde bulunanlarýn, AB üzerinden iç mevzuatý delerek geliyor olmalarý, Ada’ya has “egemenlik hassasiyeti”ni kaþýmaktaydý.
Avrupa Birliði’nin milli hukuklarýn üstünde ve onlarý da baðlayýcý olan bir hukuk birliði anlamýnda oluþu akademik tartýþmalarýn hep hedefindeydi. Kara Avrupasýyla kýyaslandýðýnda içtihatçý ve yargýcýna güven esasý üzerinde duran Ýngiltere birikimi için AB’nin dayattýðý hukuk birliði tam anlamýyla bir uzlaþmazlýk zeminiydi en baþýndan beri.
AB kriterleri adý verilen ve demokratikleþme celseleri þeklinde tatbiki denetlenen dönüþümlerden, Türkiye gibi olumlu manada yararlanmýþ ülkeler de var, bunu yadsýyamayýz... Lakin her ülkenin sosyolojisi kendine has, bize imkan olan Ada halkýna kýsýtlanma olabiliyor.
Son sebepse tabi ki göçmenlerle ilgili. Daha fazla göçmen, daha fazla göç ve entegrasyon yükü istemediðini söyledi Ada halký...
Sömürgecilikte yeni dönem
Türkiye’deki sistem tartýþmalarýnýn niçin çýktýðýný bir türlü anlayamayanlar için güzel bir fýrsat. Demek sistem týkanýklýðýný sadece Türkiye deðilmiþ hisseden. AB’nin yakalandýðý bu damar týkanýklýðý, mevcut sistemlerin artýk yeni mevzularý çözemediðini de yüzlerine vuruyor. Çoðumuzun heyecanla karþýladýðý “global deðerler” insani gerçeklerle hakkýnca yüzleþemedi. Ciddi bir deðerler iflasý yaþanýyor Avrupa’da. Hukuk evrakta ayrý hayatta ayrý. Özellikle “mülteci krizi” ve yükselen “Ýslamofobi”, iþlenen nefret cinayetleri, her gün sayýlarý artan ýrkçý seri katiller eþliðinde düþünülürse, Avrupa Birliði yabancý ve göçmenler için tam anlamýyla bir cehennem... 1951’de kömür-çelik birliði olduðu kadar faþizm korkusuna karþý birlik beraberlik andýydý oysa ayný Avrupa Topluluðu... Þimdilerde kendi faþizmine dur diyemiyor...
Eski sömürü sisteminin miadýnýn dolmuþ olduðu gerçeði de bir baþka yüzü iþin. Artýk karton devletlere veya sömürge valilerine ihtiyacý olmadýðýný keþfetti yeni kapitalizm... Ücreti ödenen örgüt veya profesyonel ordu ya da uluslararasý güvenlik þirketi, çok daha kýsa sürede ve maliyeti çok daha düþük seviyede, istenen siyasi sonuca götürebiliyor muktedirleri... Yani, vahþi yerli halka göðüs germekle geçecek uzunca yýllara, onlarý eðitip aydýnlatmaya ayrýlacak zamana, misyonerliðe, diplomatlýða, stratejilere gerek yok, o dönem kapandý diyor post-kapitalizm evresi... Sevinmek için çok erken diye boþa demedik...