Ýç siyasette yeni bir polemik baþladý...
Star'ýn eski sahibi Edhem Sancak, yaptýðý açýklamalarla, kesin ihraç talebiyle AK Parti Ýstanbul Ýl Disiplin Kurulu'na sevk edilmiþ...
Elbette ki muhalefet de bundan istifade etmeye çalýþacaktýr.
*
6,5 sene öncelerde Star'da baþlayan yazý hayatýmda Edhem Bey'in ayrý bir yeri olduðundan bu konuya deðinmek benim için gerekli oldu.
2015'in Aðustos sonunda telefonda kendisini tanýtýp, 'Sizi uzaktan tanýyorum... Bir görüþebilir miyiz?' demiþti. Cevabým, 'Ben de sizi uzaktan, gýyaben tanýyorum...' þeklinde olmuþtu.
Birkaç gün sonrasý için buluþmayý kararlaþtýrdýk...
*
12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi'nden sonra baþlayan ve ülkemden 35 yýl süren bir mecburî ayrý düþüþten sonra, döneli 8 ay olmaktaydý.
Hakan Albayrak'ýn yayýnlamaya baþladýðý 'Diriliþ Postasý'nda yazmaya baþlamýþtým...
Ömrünü yurt dýþýnda da kalemiyle kazanmýþ biri olarak, medâr-ý maiþet motoru için baþka bir iþim yoktu...
Þimdi ise, Star Gazetesi'nden görüþme talebi geliyordu, hiç beklemediðim þekilde...
Belirlenen gün ve saatte gittim Star'a...
Muhatabýna itimad telkýn eden, tefekkür erbabý birisi olduðu havasý vardý, Edhem Bey'in... Benden 10-12 yaþ kadar küçüktü sanýrým...
Selâmlaþma ve hal-hatýr sorma cümlelerinden sonra, 'Senin maceraný biliyorum, çok coðrafyalar dolaþmýþsýn... Aramýzda benzerlik var, ben de çok coðrafyalar dolaþtým...' dedi.
'Ama benimki, fizikî coðrafyalar deðil; kafamýn içindeki coðrafyalar... Ateistlikten, komünistlikten, maoistlikten, kemalistlikten, laiklikten sonra... Geldim, Ýslâm'a... Üstelik, biz 'Seyyid' imiþiz de...' deyince...
Ben de, 'Hoþgeldiniz...' dedim.
'Sonra gördüm ki, Tayyib Erdoðan, en yakýn olduðum isimdir... Ve onunla birlikte çalýþmaya karar verdim..' dedi.. Ama, 'mal varlýðýmý AK Parti ve Tayyib Bey'le hiçbir ilgisi olmadýðýný, onlardan önce belli bir sermaye grubu olduklarýný' da özellikle belirtti, baþkalarý da bunu doðruladýlar.
*
Yaklaþýk 40-45 dakikalýk bir sohbetten sonra, Star'da yazmamý ve ayrýca, gazetenin idaresinde iþbirliðini teklif etti.
'Dün, Ýstanbul'a gelirken uçakta Tayyib Bey'le beraberdik. Senden bahsettim, Star'a sizi de katmak istediðimi söyledim, 'Çok iyi olur...' dedi...' gibi beyanlarý oldu.
'Gazete yönetiminde bir sorumluluk yüklenmek için, henüz çok erken... Birbirimizi, daha çok tanýmamýz lâzým...' dedim; ama, yazý, olur...' dedim...
O da, 'Yalnýz ben, yüksek paralar ödeyen patronlardan deðilim... Ayda 4 bin lira veririm...' dedi. Ben ömrümde kalemime veya çabalarýma deðer biçen birisi olmadýðýmý söylemekle yetindim.
Yazý yazmaya baþladým...
Ama, Uður Mumcu'nun oðlu, hemen ertesi gün, Cumhuriyet'te bir yazý kaleme alýp, Edhem Bey'i ironik bir dile tebrik ediyor; sonra, bana da saldýrgan ve alaycý bir þekilde 'hoþ geldin' diye sataþýyordu.
Ben de hemen ertesi gün, 'Mumcuzâde Özgür Bey'e...' baþlýðýyla cevabî bir makale yazmýþtým.
O yazý yayýnlandýktan sonra, Edhem Bey telefon etti, yazýmýn uslûbunu çok beðendiðini vs... ifade etti.
Edhem Bey'le bir de 15 Temmuz 2016 Askerî Darbe Hýyaneti'nden sonra gazetede yapýlan bir toplantýda görüþmem oldu.
Sonra, AK Parti'nin MKYK'sýna seçildiðini gördüm...
O günlerde, bir Ramazan gecesiydi. 'Teravih namazýný Üsküdar'da kýlanlarýn namazdan sonra son Marmaray'a yetiþemediklerini; bu seferlerin, Ramazan boyunca en az 1 saat kadar uzatýlmasýnýn yerinde olacaðýný, MYK üyesi olduðunuza göre hemen size hemen bir angarya yükleyeyim...' lâtifesiyle belirttiðimde, 'Ben seni biraz sonra arayayým...' dedi. 10 dakika geçmeden telefon etti ve 'Tamamdýr, hemen þimdi seferler 01.30'a kadar uzatýldý...' dedi ve öyle de oldu...
Edhem Bey'le bir daha bir irtibatým olmadý ve Star'ý da devretti. Otomotiv sanayiiyle ilgili bir devlet kurumunun sorumlu mevkiine getirilmiþti.
*
Birkaç ay önce ise, eski Maoculuk günlerindeki arkadaþlarýndan Perinçek ekibiyle Çin ve Rusya gibi ülkelere gittiðini duydum.
Kendi kendime, 'Allah-Allah... Bizim seyyid yoksa, zihninde yeni coðrafyalara mý açýlýyor?' diye söylenip, bir parantez açtým. Konuyu kendisine sormayý da düþündüm, ama, irtibat kurmadým.
*
Bakalým, sonu nereye varacak derken..
Evvelki gün, Marmara Üni. Hukuk Fakültesi'nde düzenlenen "Türkiye'nin güvenliði ve NATO" baþlýklý konferansta Edhem Bey, "Biz Amerika'nýn desteðiyle iktidara geldik. Taç giyen baþ akýllanýr. "One minute" olayýnda rest çektik. Batýnýn pranga sistemine kafa tutmaya baþladýk. Bunu devirebilmek için en son içimize sýzdýrdýklarý FETÖ, 15 Temmuz darbesini yaptý. Biz milletimizin desteðiyle bunlarý yendik" demiþ...
Bu arada, Çin rejiminin Doðu Türkistan'da yaptýðý baský ve zulümlerin, Amerikan ajanlarýnýn dezenformasyonu, (uydurma ve çarpýtmasý) olduðunu' söylemiþ...
*
Þimdi, Ak Parti'den kesin ihraç talebiyle Disiplin Kurulu'na sevkedilmiþ... Sanýyorum, 'Amerikan desteðiyle iktidara geldik...' sözüyle, kantarýn topuzunu kaçýrmýþ...
*
Ama, Allah aþkýna, Ýkinci Dünya Savaþý'ndan sonraki hangi iktidar, siyasî, askerî, ekonomik ve kültürel her alanda Amerikan planlamasýna aykýrý hareket edilebildi? 1945'ten bu yana, bütün hükûmetlerin iktidara geliþ ve gidiþlerinde, en etkili faktör Amerika'nýn müdahaleleri ve talepleri deðil miydi? Ve, Amerikan müdahaleleri karþýsýnda ilk kez, dik durmaya çalýþan Tayyib Erdoðan deðil mi?
(Bu konuya, inþaallah Çarþamba günü de devam edelim.)