Sezai Karakoç’a kurban olun siz!

Sevgili aðabeyim Edip Gönenç anlatmýþtý... Yazdýðý son romaný için, “Öteki mahalleliler de okusun” düþüncesiyle, sol kesimin popüler yayýnevlerinden birinin kapýsýný çalýyor. 

Editör (namlý þairlerimizden biri), epey yakýnlýk gösteriyor; oturuyorlar, hasbýhal ediyorlar, romandan konuþuyorlar... Gerekli incelemeden ve tetkikattan sonra þairimiz, “Çok iyi bir roman Edip Bey” diyor, “Ama biz bunu basamayýz.”

Neden basamazlarmýþ? 

Basarlarsa mahallelerinden tepki alýrlarmýþ, çünkü Edip Bey makbul sayýlmayan bir düþüncenin insanýymýþ. 

Bir diðer örnek: 

Fethi Naci’nin zar attýðý ve “olacak bu” dediði genç eleþtirmenlerden biri... Elan bir derginin editörlünü yapýyor, roman üzerine kuramsal yazýlar yazýyor. 

Buna, Mustafa Kutlu’nun öykü/romanlarý hakkýnda deðerlendirme yapýp yapmayacaðý soruluyor. 

Mustafa Kutlu diye birini tanýmýyormuþ... Aslýnda tanýyormuþ da, birtakým gerici düþüncelere sahip bu yazarý sanatçý saymadýðý için, aðzýyla kuþ tutsa bile meraka deðer görmüyormuþ. (Utanmaz adamýn, öykümüzün yüz aký Mustafa Kutlu hakkýnda söylediklerine de bakýn hele!)

Bu iki hatýrlatmayý yapmamýn nedeni Murat Belge... 

Mustafa Akar kardeþim sosyal medyada paylaþtýðý için haberdar oldum. 

Roman üzerine yazan, son zamanlarda þiire sardýran Murat Belge’miz, “Þairaneden Þiirsele” adlý son kitabýnda, “Diriliþ” dergisinin kapaðýnda gördüðü bir yazýdan (“Hitler’in vasiyetnamesi”) dolayý Sezai Karakoç’u takip etmekten vazgeçtiðini yazmýþ. 

Bu Hitler meraký, Murat Belge’nin Sezai Karakoç merakýný ortadan kaldýrmýþ. (Kendi ifadesi...)

Mustafa Akar, “Bunu kapkara bir cehaletten baþka bir ifadeyle açýklamam mümkün deðil” diyor. 

Haklý ama biraz eksik bir açýklama. 

Murat Belge “terbiyesizlik” ediyor. 

Okumadan, anlamadan, itiraz ettiði yazýnýn baðlamýný ve hangi saikle dergiye konulduðunu bilmeden, sadece yayýncýlýk çabasý olarak görülebilecek bir tutumu “Hitler meraký” olarak deðerlendiriyor ve þiirimizin (ve elbette “Ýkinci Yeni”nin) en önemli þairi Sezai Karakoç”u bir kalemde silip atýyor... 

Düpedüz terbiyesizlik! 

Bir yayýncýlýk çabasýnýn dýþýnda ve ötesinde,Hitler’in muadili diktatörlere (Stalin ve benzerlerine) övgüler düzmüþ Nazým Hikmet’i ise hem seviyor, hem “takibe deðer” buluyor... “Stalin baþýmýzda olmadýðý için bu hallerdeyiz” diyen Ataol Behramoðlu’nu duysa, kimbilir nasýl sevecek... 

Bu “kapkara cehalet”in ve kiþiyi küçük düþürmekten baþka bir iþe yaramayacak önyargýnýn sahibi Murat Belge, 15 Temmuz’dan önce, darbeye gerekçe üreten yazýlar yazýyordu. 

Birinci adamý Ömer Laçiner, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn, demokrasi dýþý yollarla da olsa mutlaka indirilmesi gerektiðini söylüyordu. Kendisi de, gelmesi gecikmiþ darbeyi “koþullara” baðlýyordu. (27 Mayýs benzeri bir darbe olabilirmiþ.) 

Ýþbu Murat Belge, “darbe” bastýrýldýktan sonra þöyle bir yazý yazdý: “Ya Allah bismillah diyenlerin arasýnda yerim olmadýðý için darbe gecesi sokaða çýkmadým.”

Biz de onu sokakta görsek þaþýrýrdýk zaten... “Ne iþi var bu adamýn burada?” derdik. 

Hayýr, “Ya Allah bismillah” sloganlarýndan (“slogan” kendi ifadesi) rahatsýz olduðunu bildiðimiz için deðil. 

Onu sokaklara (yani kategorik olarak aþaðýladýðý “yýðýnlarýn” arasýna) yakýþtýramadýðýmýz için “Ne iþi var bu adamýn burada?” derdik. 

Hakikaten ne iþi var? 

Ayrýca, bazý þeyler niye rahatsýz eder, orasý anlaþýlabilmiþ deðil. Bu topraklardan ve inanç tercihlerinden türeyen sözlerdir bunlar. Bir tür “kendini ifade etme biçimi”dir... Bu coðrafyada yaþayan insanlar, coðrafyanýn ve kaderin garip tecellisi olarak, bazý iþlerine besmeleyle baþlarlar, sýk sýk Allah’ý zikrederler. Ýyi bir þeydir bu. Kimi içinden geldiði için, kimi diline pelesenk olduðu için söyler bunlarý... Kimi zaman da “dua” yerine geçer. Dolayýsýyla, bazý korkularýmýzýn aracý haline getirmeye gerek yok bu sloganlarý. Baþka bir dine mensup olsaydýk, muhtemelen “haç”la çýkardýk tanklarýn karþýsýna, Murat Belge de “herhalde” rahatsýz olmazdý bundan. 

Ýþte bu adam Sezai Karakoç’u takip etmemekle övünüyor. 

Ýnsan cehaletiyle övünür mü? 

Bunlar övünüyor!