Aslýnda ilk yarýda bir kýrmýzý daha gerekiyordu. Bero’nun kayarak çok sert þekilde Fernando’nun ayaklarýna daldýðý hareket, doðrudan ihraç için biçilmiþ kaftandý. Bu derece gaddarlýða hoþgörü gösterirsen, sonraki pozisyonlarýn zývanadan çýkmasý normal...
***
Aslýnda maç seyredilir bir kývamda ve heyecanlýydý. Trabzon, bu sezonun en tehditkâr futbolunu sergiliyordu. Devreye galip girseydi, kimse “Bu da nerden çýktý?” diye þaþmazdý. Çünkü mutlaka gol olmasý beklenen ve gereken en az 3 pozisyonu vardý. Ama son vuruþlarda açýk bir telaþýn izleri vardý. Hedefler o yüzden þaþtý.
Galatasaray baský yediði anlarda, soðukkanlý kalmayý becerdiði için; pozisyonu bertaraf etmede derin zaafa düþmedi. Ama hücumlarýnda, Trabzon’unkiler kadar net pozisyon üretemedi. Tolga’nýn, Gomis’e pas vermesi gerektiði anda; ona yüz vermeyip sýfýra doðru kaçmasý; güzelim pozisyonu gebertti.
***
Ýlk yarýyý önde bitirmesi gereken Trabzonspor, bu açýðý ikinci yarýnýn hemen baþýnda kapadý... Çünkü fýrtýna gibi baþlamýþtý. Hemen ardýndan ikinciyi bile kaçýrdý.
Ýgor Tudor baktý ki durum daha da kötüye gidiyor... Derdiyok ve Rodrigues’le acil müdahalede bulundu. Fakat, Trabzon’un orta sahada hiçbir sýkýntýyla karþýlaþmadan rahat geçiþi önlenemediði için, oyuna müdahale biçimi pek efektif olmadý. Çünkü sýkýntý baþka yerde, üretilen çözüm ise baþka yere aitti... Hoca bunu farkedemediði için, bedelini Yusuf Yazýcý’nýn farký ikiye çýkaran harika golüyle ödedi.
***
Sen önce rakibini durdur, sonra kendin koþ... Orta sahayý kaderine ya da gününde olan Trabzon’a terkedersen, zaten baþýn belaya girer. Rakip ikinci bölgeni otobana çevirmiþ, sen pasaportla geçmek için bile vize alamýyorsun. Böyle donup kalýrsýn.