Ýnsan ya genetik talihsizliði ve hormon gibi nedenlerle bünyeye baðlý olarak ya da çevresel etmenler yüzünden hastalanýyor. Ýlkine kader kýsmet deyip geçilebilir de ikincisini kadere baðlamak sorumluluktan kaçmakla açýklanabilir sadece. Sýcak, soðuk, travma, hava, su gibi pek çok çevresel deðiþken var bünyelerimizi olumsuz etkileyen. Hayat kalitemizi düþürebilecek kadar güçlü bir etkiye sahip olmasýna raðmen, bu deðiþkenlerin kaçýný önemsiyor ve dikkat ediyoruz, özellikle de en çok dikkat etmemiz gereken günlerdeyken?
Rekor sýcaklýklarýn yaþandýðý aþýrý sýcak yaz günlerinde, bütün gün oradan oraya koþtururken, günlük hayatýn olaðan akýþý içinde, iþleri yetiþtirmeye çalýþýrken sahurlar iftarlar ardý ardýna sýralanýrken, kendi kendinize durup bugün ne kadar su tükettiðinizi hiç kendinize soruyor musunuz?
SU KAYBETTÝREN SIVILAR
Sývý deðil, sudan bahsediyorum. Susamadýkça su içmiyoruz biz toplum olarak. Su içmenin gerekliliði öðretilmemiþ ne yazýk ki... Su içmek için hep bir bahaneye ihtiyaç duyuyoruz. Susama hissi, boðaz kuruluðu ve hatta korkmak gibi bahaneler olmazsa, aklýmýza en son su içmek geliyor. Ýþin kötüsü bahanemiz olduðunda bile yeteri kadar su tüketmiyoruz. Tabii ki bunun karþýlýðýnda oluþan bazý hastalýklarýn arasýnda, böbrek taþý gibi tedavisi zor ve sancýlý olan hastalýklar da var. Nitekim yapýlan istatistiklerde, aþýrý sýcaklarýn yaþandýðý günlerde böbrek taþý hastalarýnýn sayýsýnýn arttýðý tespit edilmiþ. Çünkü biz çok terleyip az su tüketiyoruz. Hatta yazýn bol bol çay, kahve gibi içecekler tüketip onlarý da sudan sayýyoruz ki, o içeceklerin vücutlarýndan ekstra sývý kaybýna neden olduðunun farkýnda bile deðiliz. Az sývý tüketip çok terleyerek az idrar oluþumuna neden oluyoruz. Böylece bol idrarla böbrekten kolaylýkla atýlabilecek olan atýklar birleþerek, taþlarý oluþturuyor. Düzenli su tüketmemenin bedelini, tedavisi çok aðrýlý ve sancýlý olan bu taþlarla uðraþarak ödüyoruz maalesef. Özellikle hava sýcaklýðýnýn ortalamanýn üzerinde olduðu þu günlerde, tabii ki bir de oruç tutuyorsak, düzenli su tüketmeye özen göstermek zorundayýz. Bahane beklemeden günde 2-3 litre su içmeli ve bu alýþkanlýðý çocuklarýmýza küçük yaþta öðretmeliyiz. Yoksa sessiz sedasýz bir hastalýðýn sizi içten içe tükettiðinden habersiz yaþarsýnýz, öðrendikten sonraysa çok geç olabilir.
ALKALÝ SU ÝÇMEK GEREK...
Su içmek önemli ama kaliteli su içmek her þeyden daha önemli. Bu ara içme sularýnýn kalitesi konuþulur oldu. Hatta ürünlerinde sorun olan, saðlýksýz olduðu tespit edilen pek çok su markasýnýn adý açýklandý ve arýtma sularý tavsiye edilmeye baþlandý. Aslýnda önemli bir nokta unutuluyor. Önemli olan sadece suyu arýtmak mý? Ýçme suyunu arýtmak gerekiyor. Fakat suyun kaliteli su olmasý ve saðlýðý olumlu etkilemesi için suyun alkalinitesinin (yüksek pH) yüksek olmasý þart. Alkali su, insan saðlýðý için en idealidir ve pek çok hastalýðý nötrleyici etkiye sahiptir. Su içerken pH’ýný kontrol edip yüksek pH’lý sularý tercih etmek gerekiyor aslýnda. Ayný þekilde arýtma cihazlarýnýn bakýmý, filtre deðiþimi düzenli yapýlmazsa içtiðiniz su, saðlýksýz damacanalardan içtiðinizden çok da farklý bir etki yapmayacaktýr.
EVDE LED AMPUL KULLANALIM
Türkiye’de sadece sokak lambalarýnda led ampul kullanýldýðýnda elektrik tüketiminde yüzde 75 tasarruf saðlanýyorsa, biz neden evlerimizde daha tasarruflu ledleri tercih etmiyoruz? Elektrik üretilirken, atmosfere salýnan emisyonlarýn azaltýlmasýna katký saðlamýþ oluruz. Bizim için küçük ama insanlýk için büyük bir katký olabilir. Ne dersiniz?