Şiddet bumerang gibidir

Korku Yolu, ‘Şiddet şiddeti doğurur’ mesajı veren bir gerilim filmi. Biz her gün evinde öldürülen bebek gördüğümüz için artık bu şiddeti benimsedik. Acaba  Korku Yolu mu yoksa Gazze’den gelen görüntüler mi daha fazla gerilim dolu?

Sinemanın en tartışmalı kısmı izleyicinin korku, şiddet ve cinsellik gibi unsurlara fazlasıyla ilgi göstermesi. Peki bu bir suç mu? Fazlası zarar ama ne olursa olsun sinema sansürlenecek bir mecra değil. Çünkü iş kontrole geldiğinde aslında büyük bir kontrolsüzlük doğuyor. Böylesi şiddet konuları, izleyicinin sağduyusuyla engellenmeli. En önemlisi, bir izleyici filme giderken neyle karşılaşacağını bilmeli ve seçimini bilinçli yapmalı. Gelelim bu filmlerin neler söylediğine...

Kimi şiddeti aşırı kullanıp ahlaki değerleri yücelttiğini söyler, kimiyse dini inançları güçlendirmeyi hedef edinir. Amerika’daki bir çok korku filmine kilise örgütlerinin destek vermesinin sebebi de burada gizlidir. Ama izleyicinin bu zayıf karnı uzun zamandır sömürülüyor. Şiddet filmleri diye bir tür var. Tamamıyla insanların katledilmesi veya işkence görmesi üzerine kurulu. Yapımcılarının amacı ne olursa olsun, hepsinin ortak bir etkisi var: Şiddeti bilinir, kabul edilir hale getiriyorlar. İnsanların şiddete karşı verdikleri tepkiyi zayıflatıyorlar. Üstelik bu toplumsal bir etki. Sinema artık o kadar güçlü bir eğlence ve sanat dalı ki insan yapısını, psikolojisini etkiler hale geldi. Bu hafta izleyeceğimiz Korku Yolu, yine bir şiddet filmi. Ama türdaşlarına oranla daha az kanlı ve psikolojik gerilime dayanıyor. Kısaca konusunu anlatalım.

OYUNCU KADROSU İYİ

Tom ve Lucy, tatil yapmak için İrlanda taşrasında bir otele doğru yola çıkarlar. Fakat yoldaki tüm tabelalarda bir gariplik vardır. Genç çift, karanlığın çökmesiyle birlikte, otele vaktinde varamamaktan korkar. Birden, sürekli aynı yoldan geçip durduklarını fark ederler. Bir labirentin içinde sıkışmış, kendi arabalarında tuzağa düşürülmüşlerdir. Göremedikleri biri, onlarla oyun oynamaktadır. Güvende oldukları tek yerin, arabanın içi olduğuna düşünürler. Tabii ki ne araba güvenlidir ne de ormanın içindeki karanlık daracık yollar...

Korku Yolu, Jeremy Lovering’in ilk uzun metraj sinema filmi. Daha önce birkaç kısa film ve TV dizisine imza atmış. Hemen söylemeliyim ki bir ilk film olarak çok daha başarılılarını seyrettim. Filmin büyük bir bölümü, klostrofobik bir etki yaratan araba içinde geçiyor. Tek alan çalışmalarında daha yeni vizyona giren Locke filmini hatırlarsak Korku Yolu’nun bütün yönetimsel zayıflıkları ortaya çıkar. Aslında oyuncu kadrosu iyi. Başrolde oynayan Alice Englert, 2012 yapımı Ginger And Rosa ve 2013 yapımı Beautiful Creatures’da başarılı bir performans göstermişti. Gelecek 10 yılın önemli kadın oyuncularından biri. Erkek karakter Iain De Caestecker ise geçen ay vizyona giren Pislik filminde yan roldeydi. Ama onu Agents of S.H.I.E.L.D. dizisindeki genç bilim adamı rolüyle daha fazla hatırlarsınız. Oyunculuğunda problem yok ama yönetmeniniz kadar başarılı oluyorsunuz sinemada. Onun için oyuncular ne kadar başarılı olursa olsun yönetmen bir filmin kaderini belirliyor.

Korku Yolu benzerlerini çok seyrettiğimiz ama bu türün başarılılarından biri diyemeyeceğimiz bir yapım. Filmin kısa ve basit hikayesinde, şiddet şiddeti doğurur gibi bir alt metin var. Günümüzde hergün savaş alanlarında veya evinde kundakta öldürülen bebekleri gördüğümüz için biz bu şiddeti artık benimsedik. Düşünüyorum Korku Yolu’nu Gazze’deki bir aileye göstersek etkisi ne olur?

FİLMİN KÜNYESİ

Orijinal adı: In Fear

Yönetmen ve senarist: Jeremy Lovering

Oyuncular: Iain De Caestecker, Alice Englert, Allen Leech

Yapım: İngiltere, 2013, 85 dakika.