Þiddet ile vahþet arasýndaki kýl kadar fark!

Haberlere baktýðýnýzda, gazete okurken veya sosyal medyada dolaþýrken sizlerin de sürekli maruz kaldýðýnýz karanlýk bir dehliz: Þiddet...

Her ne kadar eðitim, medya, siyaset, akademi bu konuyu nedense asli bir mesele olarak görmüyorsa da feci þekilde artan bir dalgayla karþý karþýyayýz. Birbirimize tahammülümüz kalmamýþ, evde eþler apartmanda komþular, trafikte sürücüler birbirine giriyor... Sanki daimi bir kývýlcým, daimi bir ateþ var bastýðýmýz yerde... Herkes kýzgýn herkes hýnçlý...

Hele sosyal medya ki kullanýcýlarý genç ve orta yaþ olduðu halde, ne kadar baðnazlýk, ýrkçýlýk, nefret varsa cehalet boyutuyla püskürtülüyor. Bundan 10 yýl evvel olsaydý mesela, nasýlsa herkes sosyal medya kullanmýyor caným, oradaki þiddet toplumun geneline þamil edilemez derdik. Ama artýk toplumsal olarak sosyal medya okuryazarlýðý yapmaktayýz. Durum hiç de iç açýcý deðil...

Sosyal medyadaki þiddet üzerine zihin yoranlar, bunu yeni bir þiddet türü olarak ve geleceði de þekillendiren yönüyle birlikte ele alýyorlar. Sosyal medya aracýlýðýyla, kiþiliðin ikiye bölünmesi sonucunda, biri gerçek hayatta, diðeri ise sanal medyada olmak üzere çift yaþam sürülmekte... Büyük ihtimalle görünmez ve tanýnmaz olmanýn verdiði güvenle, çok da mertçe olmayan bir saldýrganlýða gidiyor kullanýcýlar. Sözgelimi, Mardin- Mazýdaðý çevresindeki büyük yangýnlar hakkýnda, o kadar galiz ifadelerle, hiç de utanýp sýkýlmadan, öylesine pervasýz nefretler kusuldu ki, yöre halkýna yönelik bu ýrkçý kindarlýk, kuþkusuz sosyal medyanýn maskeli, meçhul profil ortamýndan cesaret almaktaydý... Lakin bu iþi toplumsal anlamda duygusal kopuþ sürecine yöneltmek isteyen bazý çevrelerin de boþ durmadýðýný unutmayalým.

Nefret, bir toplum için, ürkülmesi gereken bir ayrýlýk dinamitidir.

Trafikteki çýðýrýndan çýkmýþ saldýrganlýk da artýk korkunç boyutta. Sadece araç sürücülerinin maruz kaldýðý bir durum deðil bu, kitle ulaþým araçlarýna binmek, yolculuk edebilmek de cesaret iþi, dirsek- tekme yemeden metroya girebilmek, metrobüse binmek neredeyse imkansýz...

Ama þöyle bir þey var: Bunlar kimsenin umurunda da deðil...

Ne eðitim üzerine zihin yoranlar, ne dini bilgelik taþýyanlar, ne her gece saatlerce ekranlarda çene yarýþý yapanlar, ne de büyük siyaset iþleriyle uðraþanlarýn gündemine giremiyor sýradan insanlarýn maruz kaldýðý çok yönlü þiddet... Bu umursanmayan þiddetin, doðallaþmýþ gibi genelleþen þiddetin, vahþete ramak kala bir hale geldiði konusunda dikkatinizi çekmek istiyorum...

Geçenlerde, yasal mekanizmadan adalet ve hukuk bulamayacaðýný düþünenlerin koþtuðu bir günlük sabah programýnda, öldürülen insanlarýn acaba kýyma makinasýnda çekilerek mi yok edildiklerini tartýþýrlarken sahnenin ortasýna kocaman bir kýyma makinasý getirildi mesela... Bu korkunç bir þeydir! Þiddetin, cinayetin normalleþtirildiði, herkesin polis, herkesin yargýç, herkesin savcý, herkesin adli týpçý kesildiði bu tip programlarýn, adaleti imha ettiðini farkýnda mýyýz? Bunu durdurmak için veya en azýndan etik kontrolü için yetkililer niçin kýllarýný bile kýpýrdatmýyorlar...

Sahipsiz köpeklerin gruplar halinde insanlara, köylerde koyun sürülerine, kümeslere saldýrdýklarý hepimizin bildiði bir vakýa... Öte yandan kuduz hastalýðý uzun yýllar sonrasýnda yeniden nüksetmiþ durumda... Köpeklerin saldýrýsý sonrasýnda ölen çocuklarýn, yetiþkin insanlarýn haberlerini üzüntüyle izliyoruz. Kuduz hastalýðý feci þekilde seyrediyor, geri dönüþsüz ve dramatik semptomlarla giden ölümcül bir hastalýk... Toplum þaþkýnlýk içinde bu üzüntülerle sarsýlýrken, sanki bu tedirginlikler, korkular hiç yokmuþ gibi yaþayan ve kýþkýrýtýcý söylemlere sahip bir baþka grup var ve oldukça güçlüler...

Bu durumu niçin insani þekilde konuþamýyoruz, bu da baþka bir þiddet sarmalý... Birbirimize niçin bu kadar saðýrýz? Ýfrat ile tefrit arasýndayýz. Kimse bütün köpekler öldürülsün, ortadan kaldýrýlsýn demiyor ki, saldýrgan köpek çeteleri ile ilgili olarak önlem alýnsýn, yakýn ve uzak vadede tedbirler alýnsýn deniyor. Çocuklarýn yaþam hakkýyla, köpeklerin yaþam haklarýný kýyaslayan tartýþmalarýn görgüsüzlüðünde boðuluyoruz.. Bu o kadar yýpratýcý, incitici, yýkýcý bir kapýþma ki, özellikle de köpek saldýrýsýna uðramýþ çocuklarýn aileleri için... Niçin birbirimizin gönlünü bu kadar kolayca yýkabiliyoruz biz?

Her þeyi tüketmek, dibine kadar sömürmek, her þeyi harcamak, her þeyin tadýna varmak, her þeyi denemek için çýldýran bir toplum, elbette þiddeti, adrenalin veya heyecan olarak absorbe ettiðini zannedecektir. Ta ki ayný þiddetin çarklarý kendisine batana dek...

Yeni dünyaya gelen bebeklere dua ediyorum. Zor bir dünyaya geldikleri için, bizden çok iyilik duasýna ihtiyaçlarý var çünkü...