Şiddete sevk edenler

Kimler mi? Nasıl mı yapıyorlar? Detayları hakkında yorum bile yapmaya gerek yok! Her şey ortada ve son dönemde maalesef birileri üniversiteleri, gençleri hatta çocukları şiddete sevk ediyor...

Sevgili dostlar, başta gençlerimiz olmak üzere toplumun bütün kesimlerini ŞİDDET’e sevk edenler, tahrik edenler ve kışkırtanlar, hangi kimlik-sebep arkasına saklanırlarsa saklansınlar; İNSAN olamazlar! Şiddetin sebebi, aklileştirilmesi, eleştirisi, muhalefeti olmaz, olamaz! KABUL EDİLEMEZ! Şiddet, ne CESARETTİR ne de KUVVET!

Kısa bir süre önce ODTÜ’de yaşananları ve BASINIMIZIN olanları “aklileştirme” çabalarını lütfen unutmayalım... Neymiş “eleştiri” hakkıymış, “gösteri” hürriyetiymiş, BASIN ÖZGÜRLÜĞÜYMÜŞ! Şiddet, hangi sebeple olursa olsun AKLİLEŞTİRİLEMEZ!

Bu noktada yaşananlara itirazları olabileceğini anladığım-kabul ettiğim bütün kesimlere soruyorum; NE YAPTIĞINIZIN farkında mısınız? Sertlik ve şiddetin yolunu açarak aslında 1980 öncesinin kapısını aralıyorsunuz! Düzen hakim kılınan ülkeye “kaos tohumları” ekiyor ve bunu “rasyonel temellere” oturtma yolunda felsefesini yapıyorsunuz! Bunları bilerek, bu ülkeyi sabote etmek için mi yapıyorsunuz! Veya çok mu safsınız ve araladığınız kapının nereye kadar uzanabilecek bir süreci tetikleyeceğini düşünemiyorsunuz!

Sonuç: Bu işin şakası olmaz! Yaşananlara katılmayabilir, ortaya çıkan gelişmeleri onaylamıyor olabilirsiniz! Katılmak ve EVET demek zorunda değilsiniz! Hükümet ile derdiniz varsa, eleştirmek istiyorsanız, sonuna kadar yapın, kaliteli eleştiri hakkınızı sonuna kadar kullanın! Yapın hatta yapmalısınız ama sakın kimsenin çocuğunu kendinize oyuncak edip, geleceğini karartmayın! Ne yaptığınızı bir kere daha düşünün ve ateşe attığınız her çocuğun-gencin hesabını vereceğinizi de unutmayın! ŞİDDET kendine eş olanı getirir! KONUŞAN HERKES lütfen bugünlerde bir kez hatta birçok kez düşünerek konuşsun!

Faizi düşürmek için

Türkiye’nin hak ettiği faiz 5-6 aralığı mı?

Bence kesinlikle değil. Türkiye’de hedef ve varılması gereken nokta 2 seviyesi ve %10 aşağısı-yukarısı... Peki içeride bu faiz lobisi oldukça ve özellikle ihaleler bankaların insafına kaldıkça bu yolda nasıl ilerleyeceğiz? Neden hala bizle “kıyaslanmayacak” olanların 3 katı faiz ödüyoruz? Nasıl çözeceğiz?

Çözüm çok zor değil; AKTİF PAZARLAMA YAPACAĞIZ?

Sevgili dostlar, daha açık yazayım; Aynen Amerika gibi Türk Devleti Hazine Bonolarını başta bölge ülkelerden başlamak üzere pazarlayacağız... Bir örnek vereyim; bugün Çin’in elinde 1 trilyon dolarlık Amerikan kağıdı var ve “seve seve” elinde tutmaya da devam ediyor...

Sonuç: Dünya genelinde en büyük sorun parayı koyacak GÜVENLİ LİMAN bulmak. Para var ama değeri koruyacak hatta arttıracak enstrüman bulmak çok zor. Türkiye yıldızı parlayan bir ülke ve geçmiş 10 yılda yarattığı katma değer, gelecek 10 yıl için güven veriyor. Böyle bir yapı içinde içeride bankaların insafına bırakılarak 5-6 aralığında tutulan faiz Türkiye’ye büyük haksızlık. Bu faizin aktif pazarlama ve özellikle vatandaşın parasının yaratılacak yeni enstrümanlar ile “plase edilmesiyle” rahatlıkla düşürülmesi gerekli... YAPILABİLİR, YAPILMALI!  

Son söz: Çevremizdeki ülkelerin kamu şirketlerinde milyar dolarlık fonlar var ve ALACAK ENSTRÜMAN bulamıyorlar... Bu noktada da son bir soru sorayım; sizce Türkiye’nin İÇ BORÇ ÇEVİRME ihtiyacı var mı yoksa bu oyunu BANKALAR mı seviyor ve oynuyor?

Önemli not: Türkiye’nin en büyük sorunu 1,5 trilyon TL’ye yaklaşan VATANDAŞ VARLIĞI’nın değerlendirilecek “ENSTRÜMAN olmadığı” için BANKALARIN elinde oyuncak olması... Neden? Hep birlikte düşünelim; NEDEN?

‘24 Buluşmalarında’ bu hafta

Bu hafta Cuma akşamı ilk önce Çerkezköy Belediyesi daveti üzerinde saat 19:00’da Çerkezköy’de “Güçlü Türkiye ve güçlü gelecek” tezini masaya yatırıp, oradan saat 20:30’da AK Parti Silivri İlçe Teşkilatı daveti üzerine Silivri’ye geçeceğiz... Silivri’de başlığımız “Teröre ayrılan bütçe ve Türk ekonomisi”. Katılmak isteyen ve “Benim de söyleyeceğim var “diyen bütün dostlarımızı bekliyoruz...