Abidin, güzel memleketimin en güzel yüzlü, en güzel bakýþlý sanatçýlarýný oturtmuþ objektifin karþýsýna ve deklanþöre basarak kadýna þiddetin çok kötü bir þey olduðunu göstermeye çalýþmýþ.
Valla Abidin’i de prodüksiyonunu da ekibini de sanat yönetmenini de ýþýkçýsýný da daha kaç tane ‘da’sý varsa hepsini kutlamak lazým.
Sadece Abidin’i kutlamak ‘güzel yüzlü maðdur bakýþlý’ toplumsal acýlara karþý duyarlý sanatçýlarýmýza haksýzlýk olur elbette. Onlar da haykýrýr gibi, aðlar gibi, acý çeker gibi, gayet güzel ‘þiddetin yüzü’ olmuþlar.
Ünlü sanatçýlarýmýz da kampanyaya ruh veren ‘O kadýn ben olabilirdim’ empatik sloganýna gayet uygun pozlar vermiþler Allah için.
Nasýl derler, çok sanatsal, acayip estetik uzun lafýn kýsasý iyi iþ çýkarmýþlar!
Þiddet ancak bu kadar estetik bu kadar çekici ve kusursuz görünebilirdi.
Prodüksiyon þirketinin aldýklarý para varsa (en azýndan malzeme masrafý) analarýnýn ak sütü gibi helaldir.
***
Kadýnlarý önceleyen sivil toplum kuruluþ ve dernekleri önümüzdeki yýl içinde ayný fotoðrafçýlarý tercih edebilirler.
Abidin dediðime bakmayýn!
Abidin’in görevi mutluluðun resmini çizmek!
Þiddetin prodüksiyon sahibi ise ünlü fotoðraf sanatçýsý Mehmet Turgut ve yönetmen Emrah Gültekin. Projenin sahibi de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlýðý’nýn himayesinde olan Kült Derneði ve amaçlarý da ‘kadýna þiddetin’ önüne geçmek ve ‘sevginin yerini þiddet’ almasýn!
Gördükleri þiddet sonucunda hayatýný kaybeden kadýnlardan medyatik sekiz kadýný ‘8 Mart 8 Kadýn’ projesiyle yeniden hayat buldurmak istemiþler.
Bu yýlki projede bu! Bu arada geçen yýl sloganlarý ve amaçlarý neydi unuttum bile.
Ýki yýldýr moda oldu yakýnda geleneksel hale dönüþür. Ünlü ve güzel sanatçýlarýmýz ‘þiddetin yüzü’ oluyorlar bilmem hangi fotoðrafçý onlarý fotoðraflýyor ve ‘þiddetin sergisi’ açýlýyor gidip seyredilsin diye.
Hafta sonu etkinliði olarak misal kocasýndan dayak yiyen kadýn giriyor kocasýnýn koluna ‘þiddetin yüzü’ sergisini gezmeye gidiyor. Adam ‘ulan bir dahaki dövdüðümde resmini çekeyim bakalým bizim karýda estetik duracak mý olmazsa duvara asarýz!’ diye düþünüyor mudur acep?
Hülya Avþar’dan Bergüzar Korel’e kadar pek çok ünlü sanatçýmýz ‘kadýna yönelik þiddetin önlenmesi’ için bu yýl da objektif karþýsýna onlar geçmiþler.
Kimlere mi hayat vermiþler kimlerle mi empati kurmuþlar.
Aile meclisi kararýyla hayatýný kaybeden Ceylan Soysal, boþanma davasýnda 25 yýllýk eþi tarafýndan öldürülen Selma Civek, sýðýnmaevinden kendi evine döndükten iki saat sonra kocasý tarafýndan öldürülen Þefika Etik, üç ay boyunca tuvalette kapalý tutularak þiddete maruz kalan Melek Karaaslan ve hepimizin zihnine kazýnan Ayþe Paþalý’yla empati kurmuþlar.
Arka planda çok duygusal anlar yaþanmýþ ‘þiddet’ makyajlarý yapýlýrken ve objektife bakarlarken.
Empati kurmuþlar. Mailime gelen PR mektubunda da, gazetelerde çýkan haberlerde aynen böyle yazýyor.
Canlarým benim.
Kim kiminle empati kuruyor anlayamadým.
Ve nasýl bir empati kurabiliyorlar.
Birbirimizi çok sevecekmiþiz ve þiddetin yerini sevgi alacakmýþ.
Böyle olmasýnmýþ!
Bakýn o güzelim yüzler ‘þiddet görünce’ ne hale geliyormuþ!
***
Aile ve Sosyal Politikalar Bakaný Fatma Þahin’e de sordum ‘bu fotoðraflar þiddeti estetize etmekten, þiddetin pornografisini çýkartmaktan baþka neye yarýyor ne düþünüyorsunuz bu kampanyalar hakkýnda’ diye.
Sahi neye yarýyor?
11 yerinden býçaklanan Ayþe Paþalý, boðazýndan 8 kez býçaklanan Gülþah Sarcan’ýn yüzüne Mehmet Turgut objektif tutabilir miydi? Ayþe Paþalý öyle masum masum bakabilir miydi o içler acýsý haliyle?
Ya tuvalette çömelmiþ vaziyette üç ay boyunca duran ve þiddete maruz kalan Melek Karaaslan’a býrakýn objektif tutmayý yaralarýna sürmeye çalýþtýðýnýz merhem bile canýný yakmaz mýydý? Bedenini uyuþturmadan tedavi yapmak mümkün olmuþ mudur doktorlarý söylesinler?
Benim ne Mehmet Turgut ve ekibine ne de ‘canlandýrdýklarý karakterlere hayat vermeye çalýþan’ sanatçýlara bir sözüm var.
Benim sözüm Kült Derneði’ne ve bu þekilde spekülatif iþler yaparak derneklerinin adýný duyuran Sivil Toplum Kuruluþlarý’na.
Ortada gerçekten ciddi bir toplumsal sorun var.
Sanatçýlarýn ve sivil toplum örgütlerinin de bu konuda duyarlýlýk göstererek farkýndalýk yaratmaya çalýþmalarý güzel.
Ancak bir karar vermek zorundalar.
Gerçekten toplumun fayda saðlayacaðý bir çalýþma mý yapmak istiyorlar yoksa spekülatif iþler mi peþindeler?
Ünlü isimlere konferanslar verdirin, þiddet içeren dizilerde oynamama kararý verdirin. Yönetmenlerle, senaristlerle konuþun ‘þiddeti tetikleyen sebepleri özendirici’ senaryolar yazmasýnlar, sanatçýlar bu konularda hassas davransýnlar.
Hatta eþine þiddet uygulamaktan hapiste yatan kiþilerle ünlü isimleri görüþtürün ve onlar þiddetin kötü olduðunu anlatsýnlar.
Bu toplumda þiddetin biraz da o ünlülerin yaþam tarzýný benimseyenlerin öyle bir hayat yaþamak istedikleri için gerçekleþtiði bilincinde olsunlar. Bu bilinçlendirmeyi yapsýnlar dernekler ve sivil toplum kuruluþlarý.
Teknemizdeki hamur çok su kaldýrýr, söylenecek çok þey var.
Yoksa o sanatçýlar çýkýp ‘o kadýn ben olabilirdim’ der, birileri de kalkar ‘kadýna dayak ne güzel yakýþýyormuþ ulan’ der.
Yaptýðýnýz artistlikle kalýrsýnýz.
Bilmem anlatabiliyor muyum?