Þii Sünni meselesine devam

Þii Sünni meselesiyle ilgili geçen yazýmda belirttiðim mezkûr deðerlendirmeler ne yazýk ki Ýran yahut Irak’taki Þii idarecilerin Sünnilere, Suudi Arabistan yahut Bahreyn’deki Sünni idarecilerin de Þiilere düþmanlýk etmelerine, birtakým mutaassýp Þii ve mutaassýp Sünni örgütleri yüzünden Þii-Sünni çatýþmalarýnýn çýkmasýna mani teþkil edememektedir; fakat mevcut mezhebî krizlerin aþýlabilmesi için veya bir þekilde aþýldýktan sonra meselenin yeniden hortlamasýna imkân tanýmayacak bir düzenin kurulabilmesi için, mutedil kimseler bu türden deðerlendirmeleri daima -en zor zamanlarda bile- gündeme getirmelidirler.

Zor zamanlardan geçiyoruz. Ýran devletinin Irak ve Suriye’de takip ettiði zalimane siyaset maalesef Þiiliðe mal edilebilmekte, zulmün faturasý bütün Þiilere çýkarýlabilmektedir. Ayný þekilde Suudi Arabistan yahut Bahreyn devletinin Þiilere reva gördüðü zulüm de bütün Sünnilerin suç hanesine yazýlabilmektedir. Bu yanlýþtýr. Çýlgýnlýktýr. Þii-Sünni savaþlarý yahut o kisve altýndaki siyasi hesaplaþmalar iki tarafýn da kanýný emmekten baþka iþe yaramamýþtýr, yani neticede sadece Müslümanlarýn ortak düþmanlarýnýn iþine yaramýþtýr. Diyelim ki ‘karþý tarafýn’ tasfiye edilmesi gerektiðine inanýyorsunuz; tarihî tecrübe bunun mümkün olmadýðýný ortaya koymaktadýr. Yeni bir mezhep savaþýný kýþkýrtmaya çalýþanlar / kýþkýrtanlarýn ekmeðine yað sürenler, tarihte kalmasý gereken beyhude acýlarýn tekerrüründen baþka þeye hizmet etmezler. Aslolan din kardeþliði muhabbetidir, ama bu muhabbeti hissedemeyenler de hiç deðilse maslahat icabý Þii-Sünni kavgasýndan uzak durmalýdýrlar. (Þiileri din kardeþleri olarak görmeyen bir kýsým Sünniler ve Sünnileri din kardeþleri olarak görmeyen bir kýsým Þiiler dahî, emperyalistlerin bu topraklardaki manevra sahasýný daraltmak ve “Böl, parçala, yönet” siyasetini boþa çýkarmak için baðýrlarýna taþ basarak, hiç deðilse ‘komþuluk hukuku’ çerçevesinde diðer mezhebin mensuplarýyla iyi geçinmeyi þiar edinmelidirler.)

Bir devletin veya örgütün yanlýþýný bütün bir mezhep camiasýna mal etmeyeceðiz; ama belli bir mezhebî kimliðe sahip olan o devlet veya örgütün yanlýþýna dikkat çekmenin mezhepçilik gibi algýlanabileceði endiþesiyle hakký söylemekten geri durmak da olmaz. Gerekeni, tekfir mekanizmasýný çalýþtýrmadan, Ýslam kardeþliði dairesinin dýþýna çýkmadan söyleyeceðiz.  

Allah Azze ve Celle mealen þöyle buyuruyor: “Allah’ýn ipine hep birlikte sýmsýký sarýlýn, parçalanýp bölünmeyin. Allah’ýn sizin üzerinize olan nimetini hatýrlayýn. Hani siz birbirinize düþmanlar idiniz de kalplerinizi birbirinize O ýsýndýrmýþtý. O’nun nimetiyle kardeþler olmuþtunuz. Hani bir ateþ çukurunun yanýndaydýnýz da sizi oradan O kurtarmýþtý. Allah ayetlerini size iþte böyle açýklýyor. Umulur ki hidayete erersiniz.” (Al-i Ýmran 103)