Þiirdeki gibi bütün saadetler mümkündür...

Muhteþem bir þiirdir; Ziya Osman Saba’nýn ‘Geçen Zaman’ adlý kitabýnda yer alýr ve sýrf baþlýðýyla bile insana umut bahþeder; ‘Bütün saadetler mümkündür’ der Saba ve devam eder…

Bütün saadetler mümkündür...

Þu kapýnýn açýlmasý,

Ýçeri girivermen,

Bahar, kuþlar, gündüz.

Ve bütün dünya

Bir an içinde gürültüsüz.

***

Bütün saadetler mümkündür...

Bahtsýzlarýn biraz gülümsemesi...

Körlerin gün görmesi,

Mümkündür bütün mucizeler...

Ana, baba, evlât, bütün 

kaybolanlar...

Ebedî bir sabahta buluþmamýz 

bir daha.

Ölüler! Hepimiz için yalvarýn Allaha...

Belki bu þiirin yelinin de deðdiði bir film; ‘Bütün Saadetler Mümkündür’ önceki gün Ýstanbul Film Festivali kapsamýnda seyirciyle buluþtu. Ulusal Yarýþma Bölümü’nde Altýn Lale Ödülü için yarýþan bu film, ayný gün, sosyal medyaya da konu oldu. Yarýþmanýn iddialý filmlerinden biri olmasý münasebetiyle deðil de, ‘Filmde geçen ezan, tekke ve ilahi sahnelerinden rahatsýz olan bazý seyirciler salonu terk etti’ diye gündeme geldi. 

Yapýmcý firma yetkilileri olayý doðruladý, ancak, bunun münferit bir hareket olduðunun altýný çizdiler. 

Bu sosyal medyadan çekeceðimiz var; Pekala bir seyirci, gerçekten filmi sýkýcý bulup oradan ayrýlmýþ olabilir. Bunda ‘kasýt’ aramak buluttan nem kapmak, pireyi deve yapmak anlamýna gelir.

Ancak, toplumsal hafýzamýzýn kötü hatýralarý var; Ne yazýk ki, bu ülkeden sanat üretenlerin din ile, dindar insanlarla hep sorunu oldu, olmaya da devam edecek gibi. Bir film eleþtirilebilir, lakin, perde arkasýna geçip ‘Bu filmlerin ne iþi var bu festivalde’ diyerek ‘ideolojik’ posta koymak neyin nesi?

***

Memlekette bazý çevreler, sanat iþlerini ‘direniþin son kalesi’ olarak görmeye baþladý. AKM ve Emek sinemasý tartýþmalarý da gelip bu duvara tosladý hep. 

15 Temmuz darbe gecesi sala okuyan müezzini darp eden zihniyetin ezan rahatsýzlýðý malum. Hatýrlayalým, Yýlmaz Erdoðan demiþti: “Bir film setinde günde beþ kez ezan duyarsýn, ‘aziz Allah’ dersin, beklersin, çay içersin ama filmde duyulmaz o ezan.”

Ýstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlýðý›nýn giriþinde yazan “Her canlý ölümü tadacaktýr” þeklindeki ayet meali de CHP’li Binnaz Toprak’ý kýzdýrmýþtý bir zamanlar: ’Çok sinir bozucu bir þey, bunu kim yazdýrmýþ buraya!’

‘Profesör olmuþ, ama bu Allah’ýn ayeti midir, yoksa Kadir Topbaþ’ýn bir sözü mü bunu bilmiyor’ diye eleþtirilmiþti de...

Ben, ‘Bütün Saadetler Mümkündür’ filminden çýkan seyircilerin ezan sesinden, zikir sahnesinden rahatsýz olarak filmi terk ettiklerini sanmýyorum. Olsa da bir iki münferit vakýadýr.

***

Fakat sonrasýnda, ezaný ve ezanýn temsil ettiði deðerleri taþlamaya baþlayanlara kuþkuyla bakarým.

 Nihayetinde mesele ezanla baþlasa da, dönüp dolaþýp, filmdeki karakterin ‘kemalat’ arayýþýnda düðümleniyor. Öyleyse, filmdeki üniversiteli gencin ‘arayýþ’ hikayesinde olduðu gibi yolcu yolda gerek. 

Týpký þiirdeki gibi... Her þeye raðmen, iyi niyetle çýkýlan yolda, ‘Bütün saadetler mümkündür.’