Sık Görülen 5 Mantık Hatası

Öncelikle bu yazının benim tarafımdan değil, lise öğrencisi olan oğlum Kerem tarafından yazıldığını belirtmek istiyorum. Genç insanlara yönelik bir eğitim programının bir parçasının genç bir öğrenci tarafından yazılmasının iyi olacağını düşündüm. Bundan sonraki sözler Kerem’in. 

Zihnimizi eğitmediğimizde safsata da denilen mantık hatalarına kolayca düşebiliriz.  Bu hatalar kimi zaman yanlış sonuçlara varmamıza neden olurken, kimi zaman da başkalarının manipülasyonuna kolayca inanmamıza yol açabilir. 

 

Kişi karalama hatası

Mantık hatalarından ilki “kişi karalama mantık hatasıdır”. Bu mantık hatasında kişi karşısındaki kimsenin sunduğu argümanı çürütmek için o kimsenin şahsını hedef alır. Böylece sunulan argümanı dikkatlice analiz etme ve geçerli bir eleştiri getirme külfetinden kurtulmuş olur. Halbuki bir argümanın geçerliliği onu ortaya koyan kişinin özelliklerinden bağımsızdır. Örneğin birinin fikirlerine sahici bir eleştiri getirmek yerine sadece “oryantalist” veya “mason” gibi yaftalamalarla geçiştirmek geçerli bir itiraz olmayacaktır. 

 

Korkuluk mantık hatası

Bir diğer mantık hatası ise “korkuluk mantık hatasıdır”. Bu mantık hatasında kişi argümanı olduğu gibi ele almaktansa onu çarpıtarak yeni bir biçime sokar ve öyle eleştirir. Bu gerçek bir savaşçıyla değil de bir korkulukla savaşmaya benzer. Bu durumda argüman zayıfladığı için yıkması aslına kıyasla çok daha kolay olacaktır. Örneğin teknolojinin zararlı yanlarından bahseden birine “Ne yani insanlık geri mi kalsın?” diye bir soru yöneltmek hatalı olur. Çünkü böylece karşımızdakinin sanki insanlığın teknolojik açıdan hiç ilerleme kat etmemesi gerektiğini savunduğunu, aslında onun hiç söylememiş olduğu bir şeyi, ima ederiz. 

 

Siyah beyaz mantık hatası

“Siyah ve beyaz mantık hatası” veya “yanlış ikilem mantık hatası” olarak bilinen safsata ise birden fazla seçenek dururken karşıdakinin, çoğu zaman tamamen zıt olan iki seçeneğe zorlanmasını ifade eder. Bu tavır en çok “tarafını seç, ya bizdensin ya onlardan” şeklinde karşımıza çıkar. Batı-doğu, sağ-sol ve modern-geleneksel tartışmalarında sık sık karşılaştığımız bu ikircikli durum çoğu zaman yanıltıcı oluyor. Her zaman tüm ihtimalleri hesaba katmalı ve spektrumal düşünmeye dikkat etmeliyiz. 

 

Yanlış otoriteye başvurma mantık hatası

“Yanlış otoriteye başvurma mantık hatası” bir bilir kişiyi kaynak göstererek söylediklerini doğrulamaya çalışmaktır. Bilimsel araştırmalarıyla bir bilim adamını kaynak göstermek çoğu zaman geçerliyken mesele kişisel yorumlara geldiği zaman bu yöntem pek sağlıklı sonuçlar vermemektedir. Gerek siyasi gerek felsefi gerek de dini konularda görüşler yoğun miktarda yorum içermektedir ve kimsenin görüşleri mutlak manada ele alınamaz. Tabi ki önemli düşünürlerin ve bilir kişilerin görüşlerinden yararlanılmalı ve bu süreçte onlara referans yapılmalıdır ancak “falanca şöyle söylemiş demek ki doğrudur” şeklinde bir yaklaşımdan uzak durmak gerekir. Bunun yerine söylenenlerin gerekçelerini bizzat açıklamak daha doğru olacaktır. 

 

Çoğunluğa başvurma mantık hatası

“Çoğunluğa başvurma mantık hatası” ise, kişinin çoğunluğun kendisi gibi düşündüğüne atıf yaparak tezini doğrulamaya çalışmasıdır. Örneğin “Hristiyanlık, dünyada en çok takipçisi olan dindir” önermesi Hristiyanlığa inanmak için yeterli sebep değildir. Bir düşünce onu savunanların sayısıyla değil, onu kabul etmek için var olan gerekçelerin kalitesiyle ölçülür. Çoğunluk hakikat için bir kıstas olmayacağı gibi çoğunluğun mutlak surette yanlış olacağı da yanıltıcı bir anlayıştır.