Türkiye’siz “Musul operasyonu”nu konuþmak varken baþkanlýk sistemi de nerden çýktý?
Beyaz Türk kesimi ve Fetullah’ýn sosyalistleri, baþkanlýk meselesinin gündem deðiþtirmek için ortaya atýldýðýnda ýsrarcý...
Böyle bakmak, bir “bakýþ”týr sonuçta.
Böyle bakar ve geçersiniz, üzerinde durmazsýnýz. Baþkanlýk sisteminin niçin bünyemize uygun olmadýðýna inandýrmak için nefesinizi tüketmezsiniz.
Esasýnda, baþkanlýk sisteminin kötülüklerine inandýrmaya çalýþmak da bir “bakýþ”týr. Karþýsýna koyduðunuz þeye bakarýz, en azýndan “kýyas imkâný” buluruz ve tercih yaparýz.
Hem “AK Parti gündem deðiþtirmeye çalýþýyor” diyeceksiniz, hem de o gündemin içine balýklama atlayýp ipe sapa gelmez laflar edeceksiniz...
Üstelik meseleyi doðru yerden tartýþmayacaksýnýz, “yalanlarla” örülü bir tarih sunarak, durumun öyle olmadýðýna inandýrmaya çalýþacaksýnýz.
Bir hanýmefendi, “zekâmýzla alay etmesinler” diye yazmýþ.
Evet, o da AK Parti’nin gündem saptýrmaya çalýþtýðýna inananlardan.
Böyle bakmakta özgürdür... “Madem böyle býkýyorsun, niye kendini ortalara attýn bacým?” dýþýnda, söyleyecek bir söz yok.
Neden “zekâsýyla alay ediliyormuþ gibi” düþünüyor, onu anlamaya çalýþalým.
Bir grup aydýnýn mazmunlaþtýrdýðý bir replik var...
Mazmunlaþmýþtýr. Çünkü tevarüs yoluyla geçmiþtir...
Bünyelerine ve ideolojilerine yakýþtýramadýklarý hemen her siyasi geliþmeyi, ezbere aldýklarý o “replik”le itibarsýzlaþtýrmaya çalýþýrlar.
Mesela, “Amaçlarý, din devleti kurmak” derler.
Bakanlýk sistemi tartýþmalarý, geçmiþte, hep bu replikle bastýrýldý. (Bir “serbest piyasacý” ve “liberal” olan Özal bu suçlamadan fazlasýyla payýný almýþtýr.)
Bacýmýz, özetle þöyle söylüyor: “Baþkanlýk sistemi bir aldatmaca. Erdoðan’ýn amacý bir din devleti kurmak. Zekâmýzla alay etmesinler.”
Bu aptalca indirgemeye karþý, “hayýr, öyle deðil...” diye baþlayan cümlelerle itiraz geliþtirmek...
Evet, bu da aptalcadýr. Bu gibi durumlarda susma hakkýmýzý kullanmalýyýz.
Fakat niyet sorgulamasý yapan bacýmýz, meseleyi, baþkanlýk sistemini getirmeye çalýþanlarýn niyetinde býrakmýyor... Sistemden kaynaklanabilecek arýzalara da dikkat çekiyor. Yani baþkanlýk sisteminin kendisini “problemli” olarak görüyor. Þunu demeye çalýþýyor: Niyetler sahih olsa da, sistemin yayacaðý arýzalar zihinleri çelebilir ve maazallah “otoritarizme” kapý aralanabilir.
Ýki paragraf önce söylediklerimi burada da tekrarlamak istiyorum. Aptallýk bulaþýcý olabilir.
Þu kadarýný söyleyeceðim:
Baþkanlýk sistemine hayýr diyenler, bunu karþýsýna doðal olarak parlamenter sistemi koyuyor.
Hangisinin daha iyi ve doðru olduðu tartýþýlabilir.
Ýkisinin de doðru ve iyi yanlarý bulunabilir.
Ýkisi de arýzalarla malul olabilir.
Bize düþen, meseleyi doðru argümanlarla ve doðru örnekler üzerinde tartýþmaktýr.
Hayýr, bacýmýz öyle bir gelecek tablosu çiziyor ki, bir an geçmiþte Norveç olduðumuzu düþünüyoruz ve elde kalmýþ demokrasi kýrýntýsýný da “böylece” kaybedeceðimiz korkusuna kapýlýyoruz. Ýster istemez panikliyoruz.
Ýstikbaldeki baþkanlýk sistemi “maazallah” otoriterleþme getirecektir de, “demokratik Norveç geçmiþiniz”deki parlamenter sistem ne getirmiþtir?
Demokratik Norveç geçmiþinizin yarýsý sýkýyönetimlerle, olaðanüstü hal uygulamalarýyla, iç savaþla, “sað-sol kavgasý”yla geçti. Beceremediniz parlamenter sistemi, yüzünüze gözünüze bulaþtýrdýnýz. 65 yýla üç “konvansiyonel darbe”, bir “post-modern darbe”, bir de “Fetullahçý darbe” sýðdýrdýnýz. Bir Baþbakan, iki Bakan astýnýz. Parlamentodan yüzlerce “idam kararý” çýkarttýnýz... Film yasaðý, kitap yasaðý, kýyafet yasaðý, ibadet yasaðý, dil yasaðý, þarký-türkü yasaðý parlamenter sisteminizin alamet-i farikasýydý...
Hâlâ “maazallah otoriterleþme” diyebiliyorsunuz ve hiç sýkýlmýyorsunuz.
Biz sýkýldýk aptallýklarýnýzý teþhir etmekten. Siz sýkýlmýyorsunuz!