Silahsýzlanma kongresine doðru

Kimse yanlýþ anlamasýn, hoplamasýn  ve baþýmý aðrýtmasýn lütfen, bu fikir bana deðil, Öcalan’a ait. Öcalan hükümete teklifte bulunmuþ. Bir sekretarya istiyor, silahsýzlanma kongresine çaðrý yapmadan önce yeteri kadar tartýþmak için. Bir de gözlemci istiyor, ama bu gözlemcilerin Amerikalýlar olmasý yönünde anlaþýldýðý kadarýyla somut bir talebi yok. Öcalan eðer bu aralar fikir deðiþtirmemiþse, bildiðim kadarýyla  milli çözümden yanadýr ve muhtemelen gözlemcilerin de Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taþýmalarýný ve yerli Lawrens imajý yaratacak kadar, kendisine  ve çözüme karþý olmamalarýný ister. Ýzah edeyim. ‘Gözlemci’ veya ‘3.göz’lerden biri, diyelim ki Türk pasaportu taþýyor, Ýmralý’da sekretarya ve  Öcalan silahsýzlanma kongresini hararetli hararetli tartýþýrken birden devreye girip ‘Geçen hafta Waþington’daydým, sonra Erbile geçtim..Kandil’de Amerikalýlar PKK’yle görüþmelere baþlamýþ, bu geliþmeyi dikkate alalým ‘ diyecek olursa, sekretarya ve Öcalan’ýn kulaðýna kar suyu kaçmaz mý! Yok caným sen de, amma abarttýn demeyin. Ne dediðimi anlamanýz için Cengiz Çandar’ýn yazýlarýný sabrýnýz varsa eðer düzenli olarak okuyun yeter. Adam, Türkiye cumhuriyeti pasaportu taþýyan biriyle görüþemez hale geldi neredeyse!.

Teklifim gözlemci statüsünün tamamen milli kriterlerle belirlenmesidir: Bu sorun bizim milli sorunumuzdur ve bu sorunu ancak biz kendi aramýzda anlaþarak çözebiliriz.

Bunlar  esas mevzunun ayrýntýlarý, gelelim esas mevzuya.

HDP Eþ Baþkaný Selahattin Demitaþ’ýn Öcalan’ýn  son görüþmede, ‘müzakereye baþlarsak biz bunu yýllara aylara yaymayacaðýz’ dediðini aktarýyor.

Öcalan devamla þunlarý belitmiþ:

 ‘Benim devlete önerim bu olmuþtur. Siz programýnýzla, çözüm önerilerinizle gelin. Ben de bana yardýmcý olabilecek, danýþman, sekreter desteði sunabilecek arkadaþlarýmla Ýmralý’da tartýþayým. Benim de kafamda yol haritasý var. Bunu arkadaþlarýmýn desteðiyle ortaklaþtýrayým, onlarýn desteði ile bunu yapayým. Sonra oturalým bir masaya siz yol haritanýzý sunun, ben de sunayým. Buradan gözlemciler tartýþmayý izlesin. Bir gün iki gün; madde madde, fýkra fýkra tartýþalým. Üç gün, beþ gün, bir hafta, on gün ne kadar sürede bitirirse. Bittikten sonra uzlaþýp anlaþýrsak en geç Mart, Nisan ayýna kadar ben PKK’dan bir kongre toplanmasýný isteyip silahsýzlanma çaðrýsý yaparým. Buna hazýrým. Bunu devlet heyetine sundum. Onlar da tartýþacaklar, uygun görüyorlarsa, ‘evet bunlarý müzakere edelim’ derlerse ben onu müzakere etmeye hazýrým. Kandil bunu bilsin’ dedi.

Demirtaþ þu hususlarý da eklemiþ açýklamasýna:

Kandil, KCK yetkilileri de bunu desteklediler. ‘Biz bu formül, bu yöntemle yürütülecek bir müzakereye hazýrýz, sonuçlarý ne olursa biz önderimizin arkasýndayýz’ diye cevap verdiler. Ve bu sürede diyalog koptu. Hükümet diyor ya ‘yol haritasý sunduk’, öyle bir þey yok. Öcalan teklif sundu, hükümet teklife karþý somut cevap vermeden bu diyalog koptu.”

Bu açýklamalar doðruysa eðer-ki ben doðru olduðuna inanýyorum- hükümetin Öcalan’a cevap vermemesinin veya cevabý geciktirmesinin karþýlýðý 6-8 Ekim’de yaþanan  meydan okuma-isyan provasý  olabilir mi?

Diyalog,  sakýn silahsýzlanma kongresi fikrinin Öcalan tarafýndan devreye sokulmasý ve bizzat Öcalan’ýn müzakere sürecine gidecek yolda bu çerçeveyi çizmiþ olmasý yüzünden kopmuþ olmasýn?

Daha açýk ifade edeyim ve sorayým:

6-8 Ekim acaba diyalogu kopardýðý iddia edilen hükümete mi yoksa, PKK’nin gündeminde olmayan bir teklifte bulunup, hükümetle belirli bir yol haritasý üstünde anlaþtýktan sonra, silahsýzlandýrma kongresi çaðrýsý yapacaðýný söyleyen Öcalan’a mý bir cevaptý?

Bu açýklamalardan öyle anlaþýlýyor ki, Öcalan, 2013’te okunak mektubunun arkasýnda duruyor. Silahsýzlanmayý veya silahlý güçlerin Türkiye’yi terk etmesinin yýllara  yayýlmasýný yanlýþ buluyor. Aylara yayýlacak bir zamanlamaya bile karþý.

Sonra Öcalan, Demirtaþ’ýn ifade ettiði gibi eðer bir silahsýzlanma kongresini düþünecek aþamaya geldiyse, buna hükümetin itiraz etmesi için ne gibi bir sebep olabilir?

Böyle düþünen bir Öcalan’a hükümetin kapýlarýný kapatmasý için makul bir sebep olabilir mi?

Türkiye’nin siyasi tarihi ve geleceði açýsýndan PKK’nin silahlý mücadeleye nihai olarak son vermesinden daha önemli bir konu düþünülemez. Buna hükümet ve devlet nasýl karþý çýkabilir?

Silahsýzlanma,  ama neyin karþýlýðýnda diye sorulabilir ve sorulmalýdýr da.

21 Mart Newroz mektubunda silahsýzlanma karþýlýðýnda  herhangi bir talep ya da þart öngörülmüyordu. Þimdi belki olur. Ama neyse ve varsa bu talep,  bilinmelidir artýk. Tekrar baþa dönmemek ve yeni 6-8 Ekimleri yaþamamak için.

Tecrübeler þunu gösteriyor ki, hükümetin silahsýzlanma kararýnýn alýnmasýna ve hayata geçirilmesine  karþýlýk görev ve sorumluluðu bellidir: Demokratik siyasetin yolunu açmak ve bunun yasal güvencelerini yaratmak.