Þili’de sinemamýza sýcak ilgi

Filmekimi’nde, Þilili yönetmen Pablo Larrain’in “No” adlý filminin Atlas Sinemasý’nda kapalý giþe gösterilmesinin ardýndan Santiago’daki Türk Film Haftasý’nýn nasýl geçeceði benim için baþlýca merak konusuydu. Kültürümüzün, hele sinemamýzýn Þili’de sinemasever kitle tarafýndan bile tanýndýðýný ummuyordum. Bu ‘tanýnmama’ durumu meraký da körükleyebilirdi, kayýtsýz kalmaya da yol açabilirdi. Sinema alanýnda dünyanýn en önemli ödüllerinden bir kýsmýný kazanmýþ olan filmlerimizin þöhreti kendilerinden önce Þili’ye ulaþmýþ meðer! 

La Moneda Sarayý Kültür Merkezi’nde bulunan Cineteca Nacional / Ulusal Sinematek’te devam etmekte olan Türk Sinema Haftasý’nýn açýlýþ filmi “Bal” da yoðun ilgi gördü. Atlas Sinemasý kadar büyük olmasa da Cineteca’nýn salonunun merdivenleri de doldu. Filmin oyuncusu ve Semih Kaplanoðlu’nun “Meleðin Düþüþü”nden itibaren her filminde çalýþtýðý Tülin Özen’in de katýlýmýyla “Bal”ýn Santiago galasý samimi olduðu kadar seçkin bir ortamda gerçekleþtirildi.

Türkiye Büyükelçiliði’nin giriþimi, Kültür ve Turizm Bakanlýðý’nýn desteðiyle bu haftayý organize eden TESÝYAP’ýn hazýrladýðý broþürler, CD’ler, posterler ve bilgi panolarýyla Cineteca’nýn fuayesi adeta Türkiye sinema standýna dönüþtürüldü, açýlýþ öncesinde. Sinemamýz uzaktan da olsa merakla izleniyor ve daha yakýndan tanýmak isteyenlerin sayýsý hiç de azýmsanmayacak kadar var...

***

Bu hafta çerçevesinde tanýþtýðým kiþiler arasýnda Türkiye yapýmlarýnýn Þili’de daðýtýmýný yapmaya hevesli bir arthouse daðýtýmcý, festivallerinde filmlerimize yer vermek isteyen programcýlar, sinema okullarý arasýnda iþbirliði yapýlýp yapýlamayacaðýný merak edenler vardý. Hatta Santiago’daki programýn Buenos Aires’te de düzenlenmesini arzulayan sinemaseverlerle bile karþýlaþtýk.

Türkiye sinemasý hakkýndaki istatistikler de ilgi çekti. Türkiye’de vizyona giren yabancý film sayýsýnýn üçte biri kadar yerli yapýmla nasýl olup da bu kadar yüksek giþe hasýlatý elde ettiðimize hayret etti sinemacýlar. Avrupa’daki gibi Þili’de de bütün yapýmlar ‘baðýmsýz’ olduðu için hükümet yardýmýnýn etkin olmasý ve popüler yapýmlarýn giþe yapabilmesi sektörümüzün en çok takdir edilen yaný olarak kayda geçti. Þilili yönetmen Francisca Silva’nýn “Ivan’ýn Kadýný” adlý filminin Ankara’daki Uçan Süpürge Kadýn Filmleri Festivali’nde, festivalin tek ödülü olan FIPRESCI Ödülü’nü kazanmýþ olmasý sinema çevrelerinin dikkatini çekmiþ. 2009 yýlýnda Pablo Larrain’in “Tony Manero” adlý filmi de Ýstanbul Film Festivali’nin Uluslararasý Yarýþmasý’nda Altýn Lale’ye deðer görülmüþtü.

Dünyanýn iki ayrý ucunda yer almakla birlikte ikliminden gündelik yaþamýna, siyasi tarihinden davranýþ biçimlerine kadar birbirine çok benzeyen iki ülke arasýnda daha yakýn ve daha yoðun bir kültürel iliþki bulunmamasý, Pablo Neruda ile Nazým Hikmet’in dostluðunun bir temel atmamýþ olmasý gerçekten büyük kayýp.  Türkiye Film Haftasý’nýn ikinci gününde gösterilen “Beynelmilel” için yeniden salonu dolduran Santiagolu sinemaseverler çok tanýdýk bir filmle karþýlaþtýlar. Darbeler, cuntalar, generaller, onlarýn absürd yasaklarý, ayrýmcý politikalarý ve yok edici þiddeti iki ülkenin de ortak noktasý nihayetinde. “Beynelmilel” Þili’nin güneyinde bir yerde geçiyor da olabilirdi. Biraz manzarayý, biraz yüzleri, biraz da müziði deðiþtirince kültür farkýnýn ortadan kalkacak ve siyasi kaderlerin birleþecek olmasý Cineteca’ya gelen sinemaseverleri de þaþýrttý, doðrusu.

Sanýrým Santiago’daki Türkiye Sinema Haftasý iki ülke arasýnda olasý bir kültürel alýþveriþin ilk kývýlcýmýný çakmýþtýr. Mesafe bu kadar uzun olmasa bir köprü kurulurdu!