Silivri ve Gülen Cemaati arasýna sýkýþan CHP

26. Genelkurmay Baþkaný Ýlker Baþbuð Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) oy birliðiyle aldýðý karar neticesinde 26 aydýr tutuklu bulunduðu Silivri Cezaevi’nden önceki gün tahliye edildi. Ergenekon Davasý’nýn gerekçeli kararý bir türlü çýkmadýðý için bir türlü Yargýtay aþamasýna geçilemedi. Bu da haklarýnda mahkumiyet kararý verilmiþ olanlar nezdinde hak ihlaline sebep olmaktaydý. AYM’nin Baþbuð kararý bu gerekçeyle verildi.

Anayasa Mahkemesi’nin içtihadý ve Baþbuð’un tahliyesi emsal teþkil edecek mi, göreceðiz. Ama zaten Adalet Bakaný Bekir Bozdað’ýn da ifade ettiði gibi ÖYM’lerin kaldýrýlmasýyla birlikte 10’dan 5 yýla inen tutukluluk süresi dolayýsýyla 150 civarýnda Ergenekon, Ýzmir Askeri Casusluk ve KCK Davasý tutuklusu salýverilecek.

Baþbuð’un tutuklanmasý da çok konuþulmuþtu. Sonuçta bir ilk gerçekleþiyor ve emekli bir Genelkurmay Baþkaný terör örgütü üyesi olmak suçundan tutuklanýyordu. Tahliyesi de yeni tartýþmalarý beraberinde getirecek; nitekim cezaevi çýkýþýnda yaptýðý konuþma bir kaç açýdan dikkate deðerdi.

Tutuklandýðý zamaný hatýrlayalým, Ocak 2012’nin gazetelerine bakýnca görüleceði gibi Cemaat medyasýnýn takdiri Baþbuð’un Özel Yetkili Mahkeme’de yargýlanmasý gerektiði þeklindeydi. O dönem hukukçular arasýnda da bu ihtilaf konusu olmuþtu. Özel Yetkili Mahkemede yargýlanmalý diyenler genellikle Cemaate yakýn gazetelerde yer buluyorlardý kendilerine.

Darbeyi görevi sayan TSK

Prof. Ergun Özbudun gibi önemli bir hukukçu kesimi ise atfedilen suçun görev suçu kapsamýnda deðerlendirilmesi gerektiði düþüncesiyle Baþbuð’un Yüce Divan’da yargýlanmasý görüþündeydiler (Ergun Özbudun, 15 Ocak 2012, Star-Açýk Görüþ) Bu görüþ, darbeye teþebbüsü meþru görmüyordu, fakat 35. maddede ifadesini bulan TSK Ýç Hizmet Kanunu orduya siyasete ayar verme yetkisi tanýyordu. Bu durumda darbe teþebbüsünün, müteþebbisleri tarafýndan görev addedilmesi de son derece normaldi.

Nitekim darbeye teþebbüs ettikleri için 7 yýldýr içeride tutulan onlarca kiþi olmasýna raðmen yapýlmýþ bir darbe olan 28 Þubat’ýn tutuklularý hiç incitilmeden bir bir salýverildiler.

Bu hengamede ne cemaat medyasý ne eskinin “merkez medyasý” ne de marjinal gruplarýn yayýn organlarýnda haber oldu bu tahliyeler.

28 Þubat sanýklarýnýn yüksek rütbelileri ise kendilerini “evet yaptým, yine olsa yine yaparým” þeklinde savunmayý tercih etmiþti.

17 Aralýk soruþturmasýnýn yolsuzluk suçuyla tutuklanmýþ bakan çocuklarý ve Ýranlý Rýza Zerrab’ýn salýverilmesi ise “hükümet karþýtý medya bloku”nda neredeyse “aramýzdalar” ortak manþetiyle yer aldý.

Baþbuð da mý kaðýttan kaplan?

Bu süreç bize þunu gösterdi; yargý kararlarýný hukukun üstünlüðü ve hukuk devleti nosyonunun yüceleþtirildiði bir jargonla sorgulanamaz addetmek ancak ve ancak kendi lehimize ve muarýzýmýz aleyhine verilmiþ bir yargý kararý söz konusu olduðunda sarýldýðýmýz bir hava yastýðý.

Bu gerçek, idari ve adli bütün yargý kurumlarýnda adil yargýlama idealinin temini için aciliyetli bir revizyona ihtiyaç olduðunu göstermektedir.

Bugün Cemaatin kuyruðuna takýlmýþ CHP’liler Baþbuð’un yargý ile ilgili sözlerini bakalým nasýl karþýlayacaklar? Bir Süheyl Batum çýkacak mý acaba, “Biz Baþbuð’u asker sanýyorduk meðer kaðýttan kaplanmýþ” diyen...

17 Aralýk’tan bu yana Türkiye’nin içinde olduðu darbe sürecini yolsuzlukla mücadele kisvesiyle anlayan ve anlatan CHP’nin pek de hoþuna gitmeyecek þeyler söyledi Ýlker Baþbuð. “Paralel yapý tehlikesi bizim maðduriyetimizden daha öncelikli bir konu” dedi.

Cemaat’in eline tutuþturduðu kasetlerle seçim kampanyasý yürüten CHP’nin giderek ‘paralel yapý’nýn partisi olmaya baþladýðý görülüyor. ‘Paralel Yapý’ya bu denli angaje olan bir CHP siyaseten intihar ediyor. CHP Silivri ve Cemaat arasýna çýkýþmýþ bir görüntü veriyor.