Silivri’de bir gün

Gazetecilerin yolu Silivri’den geçiyor; ama öyle geçiyor, ama böyle; geçiyor iþte... Dün benim Silivri günümdü ve günümü birleþtirilen ‘Ergenekon’ davasýnda tanýklýk ederek geçirdim.

Kendi halime býrakýlsaydým aklýmdan geçmezdi tanýklýk; ancak savunmalar sýrasýnda sýk sýk ‘Ergenekon konusunda ilk belgeyi yayýmlayan gazeteci’ olduðum belirtilerek kulaklarým çýnlatýlýnca, sanýklarýn talepleri üzerine mahkeme heyeti tanýk olarak dinlenmeme karar vermiþ...

Önce þu ‘Ergenekon konusunda ilk belgeyi yayýmlayan gazeteci’ etiketine itirazýmý kayda geçireyim: 2001 yýlý 30 Nisan ve 1 Mayýs günlerinde sonradan ‘Ergenekon örgütü ana esaslarý’ muamelesi görecek olan belgeyle ilgili iki yazýyý ben yazdým. Kendigelen bütün belgelere yaptýðým ‘dikkate almama’ tercihimi bozarak hem de... Bir aya yakýn bir süre tozlu rafta beklettiðim belge, o günlerde farklý gazetelerde çýkan iki yazýnýn gizemli konusu yüzünden kendini bana hatýrlatmýþtý.

Sadece o konuyla sýnýrlý kalarak yazdým ilk yazýyý; bir belgeye dayandýðýmdan kuþku duyulduðunu sezdiðim için de ikinci gün metnin baþka unsurlarýna deðindim. Ayný zarftan çýkan ikinci bir belgeye ise deðinmedim bile...

Yýllarca iyi araþtýrýlmýþ ve bayaðý ses de getiren nice yazýya imza attým, hiçbirinden deðil de, tesadüfen elime geçen, fazla önemsemediðim bir belgeyle ilgili yazýlarýmla anýlmak gücüme gidiyor.

Bu duygumu mahkemeyle de paylaþtým. Yargýnýn ‘Ergenekon’ yapýlanmasý üzerine ciddiyetle gitmeye baþladýðý dönemde elime geçselerdi, belgeleri daha vurgulu kullanacaðýmý da söyleyerek...

 

Hayatýmda hiç kimsenin cezaevine düþmesini istemedim; hele birilerini hapse attýracak bir kampanyanýn parçasý haline dönüþmek benim gönlümün kaldýracaðý bir yük deðil. Bundan dolayý bütün yazýlarýmda biraz da bu sebeple kýlý kýrk yarar, ancak yanlýþýn gerçekten yapýldýðýna inanýrsam yapanýn ismini veririm. Çoðu kez o tiplerin bile kimliðini kendime sakladýðým olur.

Mahkeme heyeti önünde tanýklýk yaparken arkamda sýralanan sanýklarýn büyük bölümünü tanýmýyordum; istisnalar meslek hanesinde ‘gazeteci’ yazanlardý... Daha uygun þartlarda salonda onlarla insani temas kurmaktan geri durmazdým; ancak tanýklar sadece fiziki olarak sanýklara mesafeli oturmuyorlar salonda, psikolojik olarak da aralarýna mesafe giriyor.

KCK davasý da Silivri’de baþladýðýndan beri ‘Ergenekon’ davasý ilk haftalarda görüldüðü salona taþýnmýþ; yenisiyle mukayese edildiðinde bayaðý küçük bir salondu benim tanýklýk ettiðim salon... Dinleyiciler ile sanýklar, sanýklarla mahkeme heyeti birbirine mecburen çok yakýn oturuyor. Duruþmanýn nasýl yürütüleceðine dair koyduklarý kurallarý sýký sýkýya uyguluyor mahkeme heyeti. Buna raðmen, zaman içinde kazanýlmýþ ünsiyet sebebiyle, hakimin salona espri yaptýðý da oluyor. Sabrý taþýracak giriþimlere hoþgörüyle yaklaþýldýðýný gördüm salonda kaldýðým gün boyunca...

‘Ergenekon’ geniþleyip devlete ve hükümete karþý iþlenmiþ bütün eylemleri içeren bir dava haline geldi. ‘Sanýk’ konumunda bulunanlar da hem kalabalýklaþtý, hem de çeþitlendi. Ýddianamelerin sayýsý da iki düzineye yaklaþtý.

Umarým, mahkeme, ‘âdil’ olduðuna herkesi inandýracak bir kararý fazla gecikmeden verir.