Anayasa’nýn Olaðanüstü Hal’i düzenleyen 120. Maddesi þöyle: “Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldýrmaya yönelik yaygýn þiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin ortaya çýkmasý veya þiddet olaylarý sebebiyle kamu düzeninin ciddî þekilde bozulmasý hallerinde, Cumhurbaþkaný baþkanlýðýnda toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulunun da görüþünü aldýktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altý ayý geçmemek üzere olaðanüstü hal ilân edebilir.”
15 Temmuz gecesi Türkiye’nin yaþadýðý hadise yukarýdaki tarifin çok çok fevkindeydi. Çünkü Türkiye’nin karþý karþýya kaldýðý tehlike, sýnýr güvenliðimizin ihlali ya da noktasal bir terör saldýrýsý deðil. Klasik bir askeri darbe de deðil.
Türkiye’yi uzun sürecek iç karýþýklýðýn belki de iç savaþýn içine sürükleyecek, darbe görünümlü terör eylemleriyle hayata geçirilmek istenen bir iþgal giriþimiydi.
Türkiye’nin kýyameti olacak o “beklenen gün” için yýllardýr plan yapanlarýn, her kýlýða girerek devletin en kritik yerlerine kadar nüfuz etmiþ olmalarý, mevcut durumu çok daha tehlikeli ve baþ edilmesi güç kýlýyor.
***
Uðradýðýmýz saldýrý, DAEÞ’in Fransa’da, Türkiye’de ve baþka yerlerde yaptýðý terör saldýrýlarý gibi olsa zaten emniyet ve istihbarat eliyle mücadele etmek mümkün.
Bir iþgale uðrasak ordumuz savaþ pozisyonu alýr hemen.
Peki, uðradýðýmýz saldýrý, görevi devleti ve milleti korumak olan silahlý güçlerden gelirse ne yapmamýz gerekir?
Üniformasýný, bize sýktýðý kurþunu, üzerimize sürdüðü tanký, irademizi teslim ettiðimiz Meclis’i ve Cumhurbaþkanlýðýný bombaladýklarý savaþ uçaklarýný biz almýþýz.
Bizim tankýmýz, tüfeðimiz bize doðrultulmuþsa bu tehdit ve tehlikeyi bertaraf etmek için alacaðýmýz tedbir ne olmalý?
Türkiye’yi Suriyelileþtirmek için dört yýldýr yýlmadan usanmadan çalýþan bu yapýnýn sadece orduda deðil, emniyette, yargýda ve tüm kamu kurumlarýnda on binlerce Haþhaþisi varsa ve bunlarýn en düþük düzeylisi bile FETÖ’ye istihbarat topluyorsa devleti ve milleti bu büyük beladan kurtarmak için ne yapmalýyýz?
Bu da OHAL’i gerektirmiyorsa, OHAL ilanýný haklý bulmamýz için baþýmýza daha ne gelmesi gerekiyor.
15 Temmuz gecesi aydýnlýk bir sabaha eriþemeseydi, FETÖ’cü teröristler amaçlarýna ulaþabilseydi, Meclis’i yerle bir etmiþ, Baþbakan ve Cumhurbaþkaný’ný öldürmüþ, ülkenin tüm kilit kurumlarýný ele geçirmiþ, medyayý susturmuþ, binlerce kiþiyi infaz etmiþ olacaklardý. O zaman mý OHAL’e evet diyecektiniz?
O zaman size “OHAL ilan edelim mi?” diye soran dahi olmayacaktý.
***
Darbe karþýsýndaki dik duruþunu muhalefet OHAL oylamasýnda gösteremedi. Devleti bir að gibi sarmýþ olan bu yapýyla etkin mücadele edebilmek için daha iyi bir fikri mi var acaba muhalefetin?
FETÖ’yü sevindirmeyecek bir fikri varsa söylesin.
FETÖ’cü hain terör örgütünü tüm kamu kurumlarýndan bir daha geri dönemeyecekleri biçimde ve hýzlýca temizleyebilmek için daha etkili bir yol göstersin hatta?
***
Baþbakan Binali Yýldýrým “Bu devletin devlete ilan ettiði bir OHAL’dir” diyor.
Cumhurbaþkaný yetkinin askerde deðil siyasette olacaðýný üzerine basa basa ifade ediyor. Genelkurmay Baþkanlýðý’nýn Savunma Bakanlýðý’na baðlanmasý dahi konuþuluyor.
Yoksa asýl rahatsýzlýk bu mu? Muhalefet, “Darbeye hayýr dedik ama bu da Erdoðan’a yaradý” zavallýlýðýna devam mý ediyor yoksa.
Türkiye bu belayý iktidarýyla ve muhalefetiyle birlikte püskürttü. Millet canýný verdi de Türkiye o karanlýk geceyi aydýnlýk sabaha çevirebildi. Þimdi ise bunun gereði yapýlmalý.
Devlet, bu hain terör örgütünün tüm unsurlarýndan temizlenmeli ve bir daha bu tip oluþumlara fýrsat verilmeyecek þekilde demokratik kurumsallaþmasýný tamamlamalýdýr.