Vizyonda birbiri ardýna çýkan filmlerden birine tevafuken adým attýðýnýzda, yeryüzü hayatýmýz üzerine yazýlan deðiþik metinlere rastlamaktayýz. Beyazperdeye pek sýk yansýmayan Avrupa sinemasýndan ama Amerikan sinemasý kývamýnda bir yapým olan Aþk Þimdi (Now is Good yani Þimdi Ýyidir), hayatýn bitmekte olduðu anlara bir projeksiyonda bulunuyor. Ýngiliz sinemasýndan Ol Parker’ýn oldukça modernist bir jenerik çalýþmasýyla açýlan film, ölümcül hasta olduðunu anladýðýmýz genç bir kýzýn, gündelik hayatýn sýnýrlarýný zorlamasý üzerinde ilerliyor. Yakýn bir zamanda öleceðini öðrenmesi üzerine, kalan zamanda yapmak istedikleriyle ilgili yaptýðý listeyi hayata geçirme çabasýdýr, bundan sonraki ömür dilimi. Dolayýsýyla daha çok þimdi üzerine kurulur film ve anýn yaþantýlanmasý üzerinde ilerler.
***
Hastalýk ve yaþama dikotomisi üzerine örülen filmlere baktýðýmýzda, Yaðmur Adam, Sol Ayaðým, Lorenzo’nun Yaðý, Uyanýþlar ve þu sýralar Aþk gibi Alzheimer’la ilgili çalýþmalar, örneðin, Ýran sinemasýndan Behruz Afhami’nin Kanada’da gerçekleþtirdiði Siyah Ses, insan duyarlýlýðý üzerine öne çýkan eserlerden bazýlarý. Bu filmler, insanýn saðlýðýna dönük yetersizlikleri iþlediðinden, bir yönleriyle seyirciyi sinematografik deðerler açýsýndan çaresiz de býrakan yapýmlardýr. Teknik veya muhteva açýsýndan belli zaaflarý olsa da insani sorunlarý iþlediklerinden, hoþgörü sýnýrlarýný zorlarlar. Ben Ölmeden Önce adlý bir kitaptan uyarlanan Aþk Þimdi de diðer benzerleri gibi, insaný dünyada manevi haresinden soyundurulmuþ bir þekilde ele almakta, içinden geldiði gibi þimdiyi ve aný yaþama peþinde bir varlýk olarak sergilemektedir. Öte yandan, bu doðal geliþimin bir sonucu olarak, kimi tasvirlerde oldukça serbest davranmakta, mahrem anlarý rahatlýkla sergileme yoluna gitmektedir. Oysa bunlara biraz dikkat serdedilip, filmde mevcut olan aile yapýsýna biraz daha vurgu yapýlsa ve kýzýn yaþadýðý gönül iliþkisi üzerinde daha tutarlý bir þekilde yoðunlaþýlsa eser hiçbir þey kaybetmeyebilirdi. Hakikaten çocuklarýna baðlý bir baba ve oldukça duyarlý bir gencin varlýðý filmin içerine dair bir güç temsil etmektedirler.
***
Filmin ortaya koyduðu duyarlýlýklar, özellikle bir edebiyat eseri uyarlamasý olmasýndan dolayý imgesel olarak belli deðerler taþýmaktadýr. Öte yandan, geliþmiþ bir toplumun böyle bir sorun etrafýnda deneyimledikleri, diðer toplumlara göre farklý bir yerde durur. Katmansal olarak farklý özelliklere sahip toplumlarda sorunlarýn yaþanmasý da farklý sosyal normlar cinsinden geliþecektir. Aile içi iliþkiler, sosyal iletiþim, hayatýn mahiyetine dair hassasiyetler, varoluþun algýlanmasý toplumlar arasýnda deðiþik nitelikler sergilemektedir. Varlýðýn temellendiriliþinde spritüel bir temasýn bulunmamasý, sorunlarýn dertleniliþini de eksik býrakmaktadýr. Yine de ikili sosyal iliþkilerde yerinde jestlerle durulacak yerlerde durulmasý veya belirli zamanlarda gereken tepkilerin verilmesi senaryonun bir gücü olarak görülebilir. Kanser üzerinden yürüyen film, çaresizliði, insanýn zayýflýðýný, ölümün mutlak olduðunu özellikle ikinci yarýda iyice hissettirir. Hayata tutunmakla boþvermek arasýnda gidip gelen davranýþ biçimi, insaný bayaðý ikircikli bir duygu halinde býrakýr. Manevi bir duygulanýmýn yoksunluðu, film karakterlerinin kýrýlganlýðýný iyiden iyiye su üstüne çýkarýr. Hayatýn gerçekliðinden bir cüz olan sinema böylece toplumsal bir sorumluluk yüklendiðini tersinden de olsa bir kez daha belgeleyecektir.