BU þarkýyý hatýrlar mýsýnýz? ‘Þimdi okullu olduk/ Sýnýflarý doldurduk’ diyen þarkýyý...
Uygulanan yeni 4+4+4 sistemi dolaysýyla bu yýl yalnýz çocuklar deðil, herkes biraz okullu oldu. Bir tartýþmadýr gidiyor. ‘66 aylýk çocuklar için okul erken’ diyenler de var, ‘okula baþlama yaþýný olabildiði kadar erkene almak lazým’ diyenler de...
Tartýþmanýn arka planýna iyi bakmak lazým. Eðitim sistemimizin verimli çalýþmadýðýný söyleriz bir taraftan, ama öbür taraftan eðitim sistemini çok deðiþtiriyorlar diye þikâyet etmeye kalkarýz.
Bizdeki eðitim sistemi neredeyse 80 yýldýr ayný anlayýþ içerisinde yürüyor. Oysa bu süre içerisinde Türkiye ve dünya çok deðiþti. O dönemlerdeki program ve müfredatý, esaslý bir zihniyet deðiþimime tâbi tutmadan uygulamaya devam etmenin rasyonel bir izahý olamaz. Kaldý ki Türkiye’de eðitim sisteminde bugüne kadar yapýlmýþ olan deðiþikliklerin hemen hepsi kutsal devleti ve mevcut yapýyý koruma dýþýnda bir hedef gütmemiþtir.
Korkularýn hâkim olduðu bir anlayýþ, kimi zaman bölünme korkusunu, kimi zaman irtica korkusunu öne çýkarmýþtýr. Son olarak 28 Þubat dönemindeki deðiþiklikleri ele alalým. Zaten verimli çalýþmayan sistem, sekiz yýllýk kesintisiz eðitim adý altýnda içinden çýkýlmaz bir hale sokulmuþtur.
Eðitim sistemimizin ne durumda olduðunu anlamanýn bir yolu uluslararasý sýnavlardaki öðrenci baþarýsýna bakmak olabilir. PISA olarak kýsaltýlan Uluslararasý Öðrenci Deðerlendirme Programý, uluslararasý çapta, üç yýlda bir, 15 yaþýndaki öðrencilerin baþarýsýný sýnýyor. OECD, yani Ekonomik Kalkýnma ve Ýþbirliði Örgütü bünyesindeki çalýþmanýn amacý, dünyada okul çocuklarýnýn baþarýsýný karþýlaþtýrmak ve test etmek, böylece eðitim yöntemlerinde standartlaþtýrmayý ve geliþmeyi arttýrmak. Ýþte bu sýralamada maalesef Türkiye hep son sýralarda yer alýyor. Ýnternet marifetiyle bu sonuçlara kolayca ulaþýlabilir.
O halde eðitim sistemimizi elden geçirmek bir mecburiyettir. Þimdi soru AK Parti’nin bu önemli iþi niçin þimdiye kadar ele almadýðý olabilir. Bu soru haklý bir sorudur, ama cevabý yok deðildir. Daha önce söyledik, Türkiye’de sorunlar bilimsel bir anlayýþla deðil ideolojik kalýplar etrafýnda ele alýnmýþ ve irtica ve bölünme ekseninde tartýþýlmýþtýr. Ak Parti bu konularý ele almak için Türkiye’nin normal bir atmosfere kavuþmasýný beklemek zorunda kalmýþ ama bu süreyi okullarýn fiziksel kapasitesini geliþtirmek ve insan kaynaðý eksiklerini gidermekle deðerlendirmiþtir. Bir önemli katký da çeþitli kampanyalarla desteklenen okullaþma oranýnýn arttýrýlmasýna yönelik gayretlerde görülmüþtür.
Yapýlan iþler küçümsenmemelidir. 4+4+4 düzenlemesi AK Parti’nin müfredat ve programa iliþkin çalýþmasýnýn bir eseridir. Bu sistemi beðenmeyenler ortaya tutarlý gerekçeler koymak zorundadýr. Hiçbir deðerlendirme yapmadan eski sistem devam etsin demenin bir anlamý yoktur. Aslýnda Milli Eðitim Bakaný Prof. Ömer Dinçer, okul öncesi eðitimi zorunlu yapmak istedi. Buna doðu ve Güneydoðu’da yeterli þartlarý oluþturamamak kaygýsý engel oldu. Bilimsel olarak da ortada, eðitime ne kadar erken baþlanýrsa o kadar iyi sonuçlar almak mümkün.
Bu yýl okula baþlama yaþý üç ay erkene alýndý. Geçmiþten farklý olarak hemen ders baþlamadý, önce oyun baþladý. Baþlangýçtaki bu farký küçük görmeyelim. Arkasýndan gelen aþamalar da artýk eskisi gibi olmayacak. Yeni bir anlayýþ var. Çeþitlilik var. Daha özgür bir ortam var. Daha çok seçenek var.
Deðiþim ve deðiþim talebi her alanda kendini gösteriyor. Bayramlarý kutlama þeklinde bile. Bunu anlamayýp baþka emellere âlet edenler Ýzmir’de Dokuz Eylül törenlerini çirkinleþirdi. Kültür Bakaný Ertuðrul Günay’ýn hassasiyetini anlamayanlar deðiþim ve dönüþümü hiç kavrayamayanlar deðil mi? Uluslararasý bir organizasyon olan EXPO 2020 için çýrpýnan Ýzmir’in, ulusalcý bir belediye baþkaný var. Baþkanlýkta baþarýlý deðil. Metro bir örnek. Ýzmir’in belediye baþkanýna maðdur rolü, tahrik ve küfür yakýþmýyor...