Korku ve gerilim sinemasýnýn gizemli unsurlarýndan hipnoz, Trans ve Hipnozcu filmleriyle yeniden gözde.
Haftanýn filmi, Oscarlý Danny Boyle’un imzasýný taþýyan Trans... Soygun konulu bir kara film olan Trans, hipnoz sayesinde insanýn bilinçaltýna inip onu kontrol etmenin mümkün olduðu varsayýmýna dayanýyor. 21 Haziran’da gösterime girecek Lasse Hallström imzalý The Hypnotist/ Hipnozcu ise ailesini kimin katlettiðini öðrenmek için komadaki bir çocukla hipnoz aracýlýðýyla iletiþim kurulmasý varsayýmýna!
Gündelik hayatta hipnoz zararlý alýþkanlýklarýn, fobilerin ya da travmalarýn tedavisinde kullanýlan bir yöntem. Bir insanýn anýlarýný bastýrmak, ona birini ya da bir þeyi unutturmak, kaybettiklerini buldurmak, travma sonucu baskýladýðý anýlarý canlandýrmak, hiç yaþamadýðý þeyleri yaþamýþ gibi hatýrlatmak gerçekten mümkün mü, bunu psikiyatristler bilir...
Yazarlar ve sinemacýlar ise bu tür spekülasyonlara bayýlýr. Sinema hipnotize edilerek suça yöneltilen katillerden, çýlgýn bilimadamlarýnýn deneylerinden, hipnoz sýrasýnda itiraf edilen suçlardan ve açýða çýkan sýrlardan bol bol yararlanýr. Korku ve gerilim filmlerine hipnoz gizemli bir unsur olarak baharat katar; türün ustalarýndan Todd Browning’in London After Midnight’ýnda (1927) bunu ustalýkla kullanýr.
BÝLÝNÇALTININ EFSANEVÝ ÝSÝMLERÝ
Sinema tarihinin birçok ünlü filminde hipnoz önemli bir unsurdur. Alman dýþavurumcu sinemasýnýn öncü filmlerinden Das Cabinetdes Dr. Caligari/ Dr. Caligari’nin Odasý’ndan (1920, Robert Wiene) Alfred Hitchcock’un Spellbound/ Öldüren Hatýralar’ýna (1945) ve elbette John Huston’ýn Gizli Hakikatler/ Freud’una (1962; Joanne Woodward’a çoklu kiþilik bozukluðu hipnozda ortaya çýkan Eve rolüyle En Ýyi Kadýn Oyuncu Oscarý kazandýran Three Faces of Eve’den (1957, Nunnally Johnson) kültleþen bilimkurgu filmi Donnie Darko’ya (2001, Richard Kelly) hipnoz önemli bir yer tutar. Larsvon Trier’i kariyerinin baþýnda üne kavuþturan filmlerinden Suç Unsuru (1984) distopik bir Avrupa’da bir seriyal katilin peþindeki polisin bilinçaltýna iniyordu...
Bu tarz konulara pek girilmeyen Türkiye sinemasýnda da 2007 yýlýnda Gökhan Yorgancýgil’in yönettiði ilginç bir yapým olan Sýfýr Dediðimde týpký Trans’taki gibi kayýp bir nesnenin yerinin bulunmasý amacýyla hipnozu kullanýrken çok daha gizemli boyutlara ulaþýr. Benoit Jacquot’nun Le Septieme Ciel’inde (1997) hipnoz evli bir çiftin özel hayatýný bastýrýlmýþ yönlerini ortaya çýkararak ‘düzenleme’ yöntemi olarak kullanýlýr ama gizemli yaný ihmal edilmeden!
Hipnozla ilgili filmlerde genellikle ya çýlgýn bir bilimadamý insanlar üzerinde bellek silen ve suça azmettiren deneyler yapar ya da iþinin ehli bir psikanalist amnezi hastasýný iyileþtirir... When the Clouds Rollby (1919, Victor Fleming) adlý filmde Dr. Metz, bir adamý intihara sürüklemek için üzerinde deneyler yapar! Dr. Caligari’nin Odasý’nda yine çýlgýn bir doktorun hipnotize ettiði uyurgezer kehanetlerde bulunur...
Svengali’de (1930, Archie Mayo) bir ipnotizmacý becerisini aþýk olduðu kadýnýn mükemmel þarký söylemesini ve aþýk olduðu adamý unutup kendisiyle birlikte olmasýný saðlamak için kullanýr! Öldüren Hatýralar filminde pskiyatr rolündeki Ingrid Bergman, bir kaza geçiren Gregory Peck’in unuttuklarýný hipnoz sayesinde ifþa eder...
Kazablanka’nýn yönetmeni Michael Curtiz ise 1930 yapýmý The Matrimonial Bed’de amnezi ve hipnozla yeniden hatýrlama unsurunu mizah malzemesi olarak kullanýr! Bir tren kazasýnda öldü sanýlýrken belleðini kaybetmiþ ve bambaþka biri olarak ortaya çýkan bir adamýn eski ve yeni ailesi arasýnda kalmasýný konu alýr...Woody Allen da The Curse of the Jade Scorpion’da (2001) hipnotize edilen iki karakterin mücevher hýrsýzýna dönüþmesini meþhur mizahýyla yoðurur. Shallow Hal/ Alçak Adam’da Farrelly Biraderler kadýnlarý sadece dýþ görünüþleriyle deðerlendiren sýð bir karakterin hipnozla iç güzelliðini görmeye baþlayýnca aþýrý þiþman bir kadýna aþkýný anlatýr.
Richard Condon’ýn iki kez (Casuslara Karþý, 1962-John Frankenheimer ve Mançuryalý Aday, -2004-Jonathan Demme) sinemaya uyarlanan The Manchurian Candidate romaný ise hipnozu Amerikalýlarýn beynini yýkayýp suikast iþletmek için bir komünist komplosuna alet eder: 1977 yapýmý Telefon da ABD’de hipnoz altýnda harekete geçmeyi bekleyen pek çok KGB ajaný bulunduðu bir Soðuk Savaþ atmosferi yaratýr. Bazý filmlerde hipnoz altýndaki karakterler hayaletlerle karþýlaþýr, zamanda yolculuk eder On a Clear Day You Can See Forever (1970, Vincente Minelli), Somewhere in Time (1980, Jeannot Szwarc) Dead Again/ Yeniden Ölmek (1991, Kenneth Branagh), Stir of Echoes (1999, David Koepp) örneklerindeki gibi. Bu kadar ürkütücü filmden sonra sigarayý býrakmak için hipnozu denemekten korkmazsýnýz umarým!