Locarno’yu bir serhat festivali olarak görüyorum. Film spektrumunun sýnýrlarýnda, çerçevenin kenarlarýnda neler olup bittiðini keþfetmeye çalýþan, kameranýn görüþ alanýnýn hemen dýþýnda kalan ama bir þekilde sahneyi tanýmlayan bir festival. Avangard olma kavramýnýn anlamý günümüzde biraz yýprandý galiba: Çoktandýr belirli bir noktaya ilk kez eriþen olmak deðil, daha ziyade, yeterince dikkat gösterilmemiþ ya da ihmal edilmiþ filmlere, sinemacýlara ve film endüstrilerine alan ve görünürlük kazandýrmak meselesine dönüþtü”.
Bu sözlerin sahibi, Locarno Film Festivali’nin yeni Sanat Yönetmeni Carlo Chatrian. Ýtalya’nýn önde gelen film yayýnlarýnda eleþtirmenlik ve birçok festivalde program direktörlüðü yapan, Locarno’nun da seçicileri arasýnda yer alan Chatrian, görevi Olivier Pere’den devraldý. Yönetici olarak ilk sýnavý olan 66. Locarno Film Festivali’ni 7 - 17 Aðustos tarihleri arasýnda gerçekleþtirecek.
***
Chatrian, “serhat festivali” düþüncesine uygun olarak Locarno FF’nin Open Doors / Açýk Kapýlar bölümünde Güney Kafkasya’ya Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan sinemalarýna odaklandý. Bu bölümde gösterime seçilen 22 film arasýnda Lusin Dink’in “Saroyan Ülkesi” de Türkiye - Ermenistan - Fransa ortak yapýmý olmasý dolayýsýyla yer alýyor. “Saroyan Ülkesi” Nisan ayýnda Ýstanbul Film Festivali Ulusal Yarýþma bölümüne seçildi ve kategorize edilemeyen, dramatik belgesel diyebileceðimiz tarzýyla beðeni topladý. Nobelli Ermeni - Amerikalý yazar William Saroyan’ýn hayatýný ebeveynlerinin memleketi Bitlis’e yaptýðý yolculuk üzerinden anlatan “Saroyan Ülkesi” Temmuz baþýnda 10. Erivan Altýn Kayýsý Film Festivali’nin Ermeni Panoramasý bölümünde Gümüþ Kayýsý kazandý.
Bu güzel geliþme üzerine konuþtuðum Lusin Dink “Locarno genç sinemacýlar için, özellikle ilk filmlerini yapanlar için önemli bir festival. Dolayýsýyla filmin uluslararasý açýlýþýnýn orada olmasý güzel ve heyecan verici.
Eric Hobsbawm 20. yüzyýlý ‘sürgünlük yüzyýlý’ olarak tanýmlar. Sanýrým 21. yüzyýl 20. yüzyýlla hesaplaþýyor.
Saroyan Ülkesi de sadece bir yazar portresi deðil, yersiz yurtsuzluk ve geri dönüþ gibi temalar üzerine bir film. Biçimsel olarak kurmaca ve belgesel iç içe, ama zaten genel anlamda dünyada gerçekliði yeniden tanýmlama, bir arayýþ içinde olduðumuzu düþünüyorum. Dolayýsýyla da bunun sinemaya yansýmalarý kaçýnýlmaz oluyor” þeklinde aktardý düþüncelerini. Dink’in sözlerinden de anlaþýldýðý gibi “Saroyan Ülkesi” ruhen Chatrian’ýn yaklaþýmýyla örtüþüyor. Üslup olarak kategoriler üstü tarzý ve üretim biçimiyle avangard sinema tanýmýna denk düþüyor. Sýnýrlarýn üzerinde geziniyor!
Locarno’nun yeni sanat yönetmeninin yaklaþýmýný çok takdir ettim doðrusu. Güney Kafkasya’ya odaklanmasý da isabet oldu. Bu ülkeler genel olarak anaakýmýn dýþýnda üretim yapan film sektörlerine sahip ve avangard sinemanýn en önemli isimlerinden Paradjanov baþta olmak üzere birçok yetenek yetiþtirdiler. SSCB döneminde bir büyük endüstrinin parçasý olarak Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan oldukça önemli roller oynardý. Sinema geleneði hala daha sürüyor ama ekonomik yetersizlik nedeniyle pek kendilerini gösteremiyorlar. Ayrýca çok ciddi toplumsal sorunlarla boðuþuyorlar: Bir türlü demokrasiyi kurumsallaþtýramadýlar; savaþlardan kurtulamýyorlar; Gürcistan ve Ermenistan ayrýca yoksullukla pençeleþiyor. Ama sanat hepsinin baþlýca deðerleri, gündelik hayatýn içine nüfuz edecek kadar önemli yer tutuyor.
Bu sinemalarýn yakýn tarihli filmlerini topluca sunmak, sýnýr boylarýný merkezin gündemine taþýmak ve “Saroyan Ülkesi” gibi filmleri keþfetmek ve keþfettirmek 66. Locarno FF’nin sinema dünyasýna katkýsý olacak.