Yazýnýn baþlýðýný taþýyan panel, Sakarya Büyükþehir Belediyesi Kültür ve Sosyal Ýþler Daire Baþkanlýðý’nýn bir faaliyeti olarak Çarþamba akþamý gerçekleþtirildi. Program çerçevesinde ayrýca Mesut Uçakan’ýn Reis Bey ve Kelebekler Sonsuza Uçar adlý filmleri gösterildi. Anadolu’da düzenli olarak kültür-sanat faaliyeti düzenleyen belediyelerin baþýnda gelen Sakarya veya alýþageldiðimiz adýyla Adapazarý, yýl boyunca yapmýþ olduðu bu faaliyetleri bir katalog olarak yayýnlýyor ve kalýcý kýlýyor. Adapazarý’nýn bu faaliyetlerinin yanýnda kültür merkezi mekanlarý da çok dikkat çekiyor, örneðin, daha önce Toprak Mahsulleri Ofisi’ne ait tahýl ambarý, aslý korunarak çok estetik bir biçimde Ofis Kültür Merkezi’ne dönüþtürülmüþ ve çok amaçlý olarak iþlev görüyor. Büyükþehir belediyesinin kültüre böylesi deðer verici çok kývanç verici ve göðüs kabartýcý.
***
Panelin konuþmacýlarý arasýnda arasýnda moderatör olarak yapýmcý Bilal Arýoðlu, yönetmen Mehmet Güleryüz, sinema yazarý Gülcan Tezcan ve ben bulunuyordum. Bilal Arýoðlu’nun çok evsaflý bir þekilde açtýðý panelde kendisi, tarihi bir perspektif içinde Türkiye’nin siyasi ve iktisadi olarak belli bir geliþmiþlik gösterdiðini ve istikrar tutturduðunu, ancak kültür ve sanat faaliyetlerinde yerli ve manevi duyarlýklý oluþumlarýn ayný ölçüde bir geliþme gösteremediðini belirtti. Sonra sözü alan Gülcan Tezcan, ülkenin siyasi ortamý içinde Uçakan’ýn belli bir çizgiden taviz vermeden çalýþmalar ortaya koyduðunu, özellikle Yalnýz Deðilsiniz filminde baþörtüsü sorununu içeriden bir bakýþla iþlediðini, daha sonra bir benzerinin yapýlamadýðýný ve o zamanki seyirci kitlesi arasýnda çok etkin olduðunu ifade etti. Sonraki konuþmacý Mehmet Güleryüz, Mesut Bey’in MTTB’den (Milli Türk Talebe Birliði) baþlayarak belli bir fikir etrafýnda sinema kariyerini ördüðünü, bu tavrýndan asla taviz vermediðini, filmlerinde daha önce deðinilmeyen temalara yer verdiðini, hep belli bir duruþ sergilediðini anlattý.
Ben kendi konuþmama, Mesut Uçakan olgusuyla nasýl karþýlaþtýðýmý dile getirerek baþladým. Ýlk karþýlaþmamýn, 1977’de Uçakan’ýn çýkarmaya baþladýðý Mutlak Fikir, Estetiði ve Sinema dergisiyle tanýþmamla olduðunu, kendimin o zamanlar sola daha açýk bir çizgide olmama raðmen, burada gördüðüm manevi çerçeveli de olsa ciddi sinema düþünce duruþunu çok önemsediðimi söze getirdim. Gerçekten de sinema kariyerinin ilk baþýndan itibaren Mesut Uçakan’ýn bir fikir sancýsý içinde olduðu, toplumun son yüzyýlda içinden geçmiþ olduðu toplumsal travmanýn sonucu olan sorunlara sinema yoluyla iþaret ettiði ve Necip Fazýl’ýn toplumsal yozlaþmalara gösterdiði cevval tepkinin sinemadaki karþýlýðý olduðunu görmek gerekir. Daha Akýn Grup olarak Gençlik Köprüsü’yle baþlayan ilk film çalýþmasýyla bir tez sinemasýnýn ilk örneklerinin verilmeye baþlandýðýný, akabinde devam eden Lanet (Ýlenç), Rahmet ve Gazap, Öç, Yalnýz Deðilsiniz gibi filmlerin rahmetli Yücel Çakmaklý’nýn Yeþilçam normlarý içinde gerçekleþtirdiði ve milli deðerleri öne çýkaran sinemasýný siyasi tonu daha yüksek bir düzleme taþýdýðýný söyleyebiliriz. Reis Bey, Çöküþ, Kelebekler Sonsuza Uçar, Ölümsüz Karanfiller gibi Uçakan sinemasýnýn tematik ve estetik deðerleri bakýmýndan üstün nitelikli sayýlabilecek eserleri, topluma dair tespit ve önermelerle, belli bir estetik kaygýyla yapýlmýþ, Uçakan’ýn film kariyerinde ayrý bir yere sahip olarak durmaktadýr. Uzunca bir sessizlik döneminden sonra 2000’li yýllarýn ikinci yarýsýnda çektiði Anne ya da Leyla ve Anka Kuþu filmleri, yine benzer fikir sancýsýnýn ürünleri olarak ortaya çýkmýþ, sinema diline dair bazý sorunlar taþýsalar da, yönetmenin insana, topluma, yaratýlýþa, nefs dünyasýna, manevi tasavvura dair duruþunun numuneleri olarak filmografisindeki yerini almýþlardýr. Mesut Uçakan, yönetmenlik kariyerinde sinema yazarlýðýndan baþlayan serüvenini tutarlý bir þekilde sürdüren, yaratýlýþa dair tasavvurunun peþinde yýlmadan koþturan bir sinema adamý olarak müstesna duruþunu sürdürmektedir.