Bu maçý mutlaka kazanmak zorunda olduðumuzu sokaktaký 5 yaþýndaki çocuk bile biliyordu. Saracoðlu Stadý’nda da kitlesel bir güç vardý.
Milli Takýmýmýz oyuna ilk çeyrekte iyi baþlamýþ gözüktü. Fakat bir türlü pozisyon üretemiyordu. Ýlk yarý itibariyle baktýðýmýzda, Burak’ýn birkaç defa gole yaklaþtýðýný ancak golle birleþemediðini gördük. Orta sahamýzda Selçuk’un biraz geriye yaslanarak oynamasý, bana anlamsýz geldi. Macaristan zaten daha önce kazanmýþ olduðu puanlarýn avantajýný kullanarak, kontrollü futbolu yeðledi. Gol pozisyonu da yakaladý. Kalecimiz Onur’un çok önemli kurtarýþlarýyla gol atamadýlar.
Ýlk yarýda her iki takým da gol bulma þansý yakalayamazken, ikinci yarýda, Arda’nýn orta topuna Burak’ýn mukemmel kafa þutu, takýmýmýzý 1-0 öne geçirdi. Attýðýmýz bu golden sonra umut ýþýklarý yandý diye bakmaya baþladým. Ama gelin görün ki; Semih’in bireysel hatasý, top kontrolünü iyi yapamayýþý, Macaristan takýmýnýn golüne kalemizde davetiye çýkardý. Böylesi maçlarda, böylesine bireysel hatalardan dolayý gole davetiye çýkarmamýz, Brezilya yoluna taþ koymaktan baþka bir þey deðildi.
Milli Takýmýmýz’ýn kadro yapýsýna baktýðýmýz zaman... Bundan daha iyisi, yakýn zamandaki görüntüde olmaz. Ama gelin görün ki sonuç itibariyle bir savunma hatamýz, bizim tüm umutlarýmýzý yok etti.
Biz bu maça kadar öylesine anlamsýz puanlar kaybederek geldik ki; Macaristan karþýsýnda mutlaka kazanmak zorunda kaldýk. Kazanmýþ olsaydýk bile; yukarýdaki puan farkýný açmýþ olan Romanya ve Macaristan’ýn daha sonraki maçlarda kaybedeceði puanlarý bekleyecektik. Hollanda’yý saymýyorum bile.
Brezilya yolunda bir hayal kýrýklýðý daha yaþadýk. Teknik kadromuzla, futbolcumuzla, tüm toplumumuzla. Kazanabilecek þeyleri yapamadýk. Burak’ýn attýðý bir gole sýðýndýk. Ve Dünya Kupasý’ndan yoksun kaldýk. Sistem, taktik beni ilgilendirmiyordu bu maçta. Ülke insanýna kazanan bir takýmý göstermelerini beklerdik. Ama gerçekleþtiremedik. Ve Brezilya yolunda sýnýfta kaldýk.