Bu hafta Danýþman adlý filmle karþýmýzda olan Michael Fassbender, sinema tarihinin en önemli oyuncularý mertebesine hýzla yükselmekte.
Michael Fassbender, Steve McQueen’in Hunger/ Açlýk adlý filmindeki Bobby Sands rolüyle kalbimi kazandý. Shame/ Utanç ile hayranlýðýmý doruða çýkardý. Oysa onu ilk kez görmüþ olmam gereken film 300 Spartalý… Bayaðý önemli bir yardýmcý rol üstleniyormuþ… Fakat o steroidle þiþirilmiþ kas yýðýnlarý arasýnda onu fark edememiþim! Þimdi 300 Spartalý’dan fotoðraflarýna bakýyorum da uzun saçlarý ve ihtiraslý bakýþlarýyla dikkati hak ediyormuþ… Ama film kadar ýrkçý olmadýðým için fiziksel güç ve güzellikten ibaret bir gövde gösterisine itibar etmemiþim.
Onu gerçekten gördüðüm ve hemen cazibesine kapýldýðým rolü François Ozon’un Angel’ý oldu. Edwardyen dönemde Ýngiltere’de ünlü ve zengin olup sýnýf atlayan yazar Angel’ýn aþýk olduðu ressam Esme’yi canlandýrýyordu. Film Romola Garai’ye odaklýydý ama onun gözlerinden gördüðümüz Esme’ye marazi kiþiliðine raðmen izleyici de hayran oluyordu! Kadýn izleyicileri fethetmesiyse kendisinden önce birçok büyük aktörün iz býraktýðý bir karakterle oldu: Jane Eyre’in Mr. Rochester’ý ile. Yönetmen Cary Fukunaga’nýn Charlotte Bronte klasiðine modern bir yaklaþým getirdiði filmde Fassbender’i alýþýlmýþtan çok daha az soðukkanlý, daha duygusal ve daha feminen bir Rochester olarak yönlendirdi.
Bu hafta sinemalarýmýzda gösterime giren Ridley Scott imzalý The Counselor/ Danýþman’da yine üstün bir performans gösteren Michael Fassbender’da ilginç bir özellik var: Gerek bedeni gerek yüzüyle iki aþýrý uç arasýnda gidip gelebiliyor. Hem çok sert hem çok duygulu olabiliyor. Bazen dimdik ve kaskatý duruyor ama öyle sopa yutmuþ gibi deðil, çelikten yapýlmýþ gibi. Bazen de o beden bütün zaaflarýný dýþarýya yansýtýyor. Yüzü sanýrým beyazperdeye gelmiþ en geniþ olanaklý aktör yüzlerinden biri… Hangi role isterseniz koyun hepsini kaldýrabilecek bir ifade ve anlam yelpazesi o mimikleri! Televizyon ve sinemada fantastikten hiper gerçekçiye dek her türde filmde oynadý. Androiddenseks baðýmlýsýna dek bugüne dek üstlendiði her rolde iyi olmasý tek baþýna çalýþmakla, azimli olmakla ya da yönetmenin baþarýsýyla açýklanamaz; belli ki çok yetenekli. 2011’de Salon’daki söyleþisinde Andrew O’Hehir’e kendisine nasýl oynadýðýnýn sorulup durduðunu söylemiþ “Ýþin doðrusu aslýnda ne yaptýðýmý bilmiyorum” demiþ.
Lise sýralarýnda oyuncu olmak isteyen, önce tiyatroyla mesleðe giren Fassbender, her daim bir sinemaseverdi. Hatta arkadaþlarýyla ilk kez sahneye koyduðu oyun Tarantino’nun Reservoir Dogs/ Reservoir Köpekleri’nden bir adaptasyon.
Annesi Ýrlandalý, babasý Alman olan Fassbender biraz Gary Cooper’ý biraz Marlon Brando’yu biraz Charlton Heston’ý andýrýyor. Hatta bir çimdik Henry Fonda. Daha da ileri gideceðim: Rudolph Valentino’yu canlandýrsa yeridir! Efsaneyi canlandýrýr!
Steve McQueen gibi bir sanatçýnýn ikisi de birbirinden önemli filmler olan Hunger/ Açlýk ve Shame/ Utanç’ýn, bir oyuncunun fiziksel ve ruhsal sýnýrlarýný zorlamasýný gerektiren baþrollerine onu seçmesi rastlantý deðil. Açlýk’ta Provisional IRA’in esas örgütün emrine raðmen Ýngiliz hapishanelerinde mahkum üniformasý giymeye karþý yaptýðý açlýk grevine tek baþýna devam eden Bobby Sands’i canlandýrmak için o da açlýk rejimi yaptý!
Filmde normal kilosunda görünmesi gereken bölümlerin çekimleri tamamlandýktan sonra Los Angeles’a gitti. Doktor kontrolünde on hafta süren bir diyete baþladý. Arkadaþlarýyla görüþmedi, yoga ve yürüyüþ yaptý, açlýktan uykularý kaçtý, televizyonda yiyecek görmeye tahammül edemedi…
2015 YILINA KADAR TAKVÝMÝ DOLU
Steve McQueen Utanç için onu yine bir baþka uca doðru itti. Ýþyerinde bile porno izlemekten kendini alamayan bir seks baðýmlýsýný bedenini teþhir ederek canlandýrmasýný istedi. Michael Fassbender kendine hakim olamayan karakterinin çektiði acýyý ve duyduðu utancý, ter ve gözyaþý dökerek elle tutulur kýldý. Sýkýntýsýný, umutsuzluðunu, endiþesini, hazzýný kusursuz yansýttý. Bu performansýyla Venedik Film Festivali’nde En Ýyi Erkek Oyuncu Volpi Kupasý kazandý. Onu baþka birçok ödül izledi.
McQueen’in Toronto Film Festivali’nde Ýzleyici Ödülü kazanan filmi 12 Years a Slave’de Fassbender bu kez bir yardýmcý rolde. Türkiye’de 2014 Ocak ayýnda gösterime girecek olan filmde bir köle sahibini canlandýrýyor.
Açlýk ile Utanç arasýnda da Fassbender zamanýmýzýn iki önemli yönetmen ile çalýþtý. Quentin Tarantino onu II.Dünya Savaþý’nda iþgal altýndaki Fransa’da Nazi liderlerini öldürmeye giden bir grup Amerikalý Yahudi askerin macerasýný konu aldýðý Inglourious Basterds/ Soysuzlar Çetesi’nin ensemble kadrosuna kattý. David Cronenberg ise A Dangerous Method/ Tehlikeli Ýliþki’de ona bugün psikanalizin kurucularýndan biri olarak kabul edilen Carl Jung rolünü teslim etti. Bu iki filmle Fassbender’in de bukalemun oyunculardan olabileceðini keþfettik. Gerekli aksesuarla bambaþka birine dönüþebiliyor.
2015 yýlýna kadar takvimi dolu olan Fassbender X Men: First Class/ Birinci Sýnýf’ta Magneto’nun gençliðini, bilimkurgu filmi Prometheus’ta bir androidi canlandýrdýysa da Hollywood’un A sýnýfý filmlerinde baþrol üstlenmedikçe yýldýz sayýlmayanlardan. Önümüzdeki yýl Natalie Portman ile birlikte oynadýðý henüz adý kesinleþmemiþ Terrence Malick filmiyle bu durum deðiþir mi bilinmez. Ama sýradaki projeleri örneðin Marion Cotillard ile birlikte oynayacaðý Shakespeare uyarlamasý Macbeth ya da Amerikalý edebiyatçý Thomas Wolfe’yi canlandýracaðý Genius/ Dahi geniþ kitleler için fazlasýyla entelektüel filmler…
Huffington Post’tan Jordan Zakarin’e Utanç dönemin de verdiði bir söyleþide “Neden risk almýþ olayým ki? Politikacýya benzemem, ben bir öykü anlatýcýyým ve öykülere aracýlýk etmem gerekir, onlarýn bana aracýlýk etmesi gerekmez. Olan biten bundan ibarettir” diyecek kadar kendine güvenli, rahat ve cesur bir oyuncu. Üstelik yaþ olarak henüz yolun yarýsýnda. Onu daha uzunca bir sure hayranlýkla izleyeceðimize kuþku yok.