Türkiye sýnýrlarýna dayanmýþ olan Ýslam Devleti’nin koalisyon güçleri tarafýndan bu bölgede çevreleneceði anlaþýlýyor. Irak’ta Kürt bölgesi, petrol bölgeleri ve Baðdat’tan uzak tutulmasý esas alýnan örgütün Suriye’de de özellikle Tartus bögesine ve Lübnan sýnýrýna ulaþmamasý hedefleniyor. Hem Irak ile baðlarýný kesip hem de güneye inmesi engellenmek isteniyorsa, kuzeye yani Türkiye sýnýrýna sýkýþtýrýlmasý makul bir stratejik tercih olarak görülebilir.
Bununla birlikte, Türkiye sýnýrýnýn ÝD’yi sýkýþtýrmak ve etkisiz kýlmak için o kadar da kolay bir coðrafya olmadýðýný belirtmek gerekiyor. ÝD, bölgeyi elinde tutmak için öncelikle Suriye Kürtlerini bertaraf ediyor. Ailelerini Türkiye’ye emanet eden çok sayýda Kürt, kendilerinden alýnaný geri almak için savaþmayý tercih ediyor, dolayýsýyla koalisyonun ÝD’yi sýkýþtýrmayý öngördüðü bölge Kürtlerin itirazý var. Onlar, kendi evleri için kendileri savaþmak istiyor; diðer bir ifadeyle koalisyon güçleri hava bombardýmaný yapsalar bile, kara gücünün kendilerine verilmesini arzu ediyorlar. Gayet tabi bu mücadeleye Irak Kürtlerinin de dahil olacaðý açýk. Açýk olmayan Türkiye Kürtlerinin müdahil olup olmayacaklarý.
Zor seçenekler
Kürtlerin silahlandýrýlarak kendi mücadelelerini vermeleri, kuramsal olarak yanlýþ deðil. Ancak bu sürecin bölgedeki tüm Kürtlerin silahlanmasý anlamýna geleceðinden, yarýn bir gün farklý gruplarýn bu mücadelenin yönünü baþka yerlere çevirip çevirmeyeceklerinin garantisi bulunmuyor; Türkiye’nin çekincesi de bu.
Öte yandan Suriye sadece Kürtlerle ÝD arasýndaki mücadeleye sahne deðil. Bir de Esad güçleri var ve onlar da ÝD ile mücadele çerçevesinde giderek Türkiye sýnýrýna daha fazla yaklaþýyorlar. Esad güçleri ÝD’nin gücünün kýrýlmasýnda etkin rol oynarsa, Suriye Kürtleri ile Esad rejimi arasýnda ne tür bir iliþki kurulacaðý açýk deðil. Suriye Kürtleri, geçmiþte olduðu gibi, rejim ile uzlaþý içine girdiklerinde Türkiye sýnýrýndaki ÝD tehdidi, Þam rejimi tehdidine dönüþebilir.
Bu tür bir olasýlýk Irak Kürtleri ile Suriye Kürtleri arasýndaki görüþ ayrýlýklarýný yeniden gündeme getirse de, Türkiye’deki bazý kesimlerin de hükümetle görüþ ayrýlýklarý yaþamasýna yol açabilir. Bu durumun baþta çözüm süreci olmak üzere bir dizi konuyu tehlikeye sokacaðýna da þüphe bulunmuyor.
Zor kararlar
Söz konusu koþullar altýnda Türkiye’nin ÝD ile mücadelede Irak için ayrý, Suriye için ayrý iki tutumu olmasý doðal. Irak’ta Erbil ve Baðdat yönetiminin elini güçlendirecek her türlü desteði vereceðine, ama ayný oranda yapýlan desteðin PKK’yý güçlendirmeye hizmet etmeme garantisi isteyeceðine kuþku yok. Irak’a verilecek desteðin karadan ya da havadan olmasý da bu aþamada fazla risk oluþturmuyor.
Suriye’de ise Türkiye’nin vereceði desteðin biçimi ve türü son derece kritik sonuçlara gebe. Askeri anlamda yapýlan her müdahalenin bir biçimde Esad’a da yarama ihtimali var. Ancak öte yandan Suriye Kürtlerine sahip çýkmadýðýnda da, baþkalarýnýn Kürtlere sahip çýkma olasýlýðý söz konusu. Dolayýsýyla Türkiye’nin bundan sonra atacaðý stratejik adýmlar, Þam rejimini güçlendirmeden ÝD’nin etkisini kýrmak biçiminde olacak.
ÝD’nin Türkiye’yi de tehdit ettiði gerçeði, bu yapýya karþý her türlü mücadelenin yapýlmasýný meþru kýlýyor. Ancak mesele, ÝD’nin gücünü kýrmakla sýnýrlý deðil. Esas mesele ÝD’den boþalacak alanlarý kimin siyaseten dolduracaðýna iliþkin. Ýþte tam bu noktada Türkiye’nin tüm Kürt halklarýna güven veren giriþimlerde bulunmasý gerekiyor. Bunun yolu da, Kürt halklarý, diðer maðdur kesimler ve Türkiye arasýnda daha yakýn iþbirliðinden geçiyor.