Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazýlarý

Sýnýrlar hem var hem yok

Ülkelerin coðrafyasýnýn belirleyici olduðu bir dünyadayýz. Sýnýrlar hem var, hem yok. Sýnýrsýz, tek Avrupa 20 yýldan biraz uzun sürdü. Þengen ile hesapta kalkmýþ olan sýnýrlar geri geliyor. Uyum, dayanýþma, birliktelik, gibi tatlý idealler ekonomiler iþlerken, vatandaþlar zenginken dolaþýmdaymýþ. Ekonomiler týkanýnca herkes sopaya uzanýp elindekine bakmaya, sýnýrýný korumaya baþladý. 

Türkiye kargaþa karþýsýnda saðlam durup, kendi kazanýmlarýný geniþletiyor. Daha da geniþletecek. 

Ýngiltere 1945 sonrasýnda Hazinesi boþaldýðý için Akdeniz’in doðusundan ve Asya’daki bazý kilit noktalardan çekilmek zorunda kaldý. Eski imparatorluðu yürütmek, aþýrý masraflý bir iþti. Þubat 1947’de Ýngiliz diplomatlar Amerikalý muhataplarýna ‘Paramýz bitti, Doðu Akdeniz’den çekiliyoruz’ dediler. Türkiye ve Yunanistan bu kararla ‘boþlukta’ kalýyordu. Daha güneyde Ýsrail henüz yoktu. Bölgeyi ABD devraldý. Coðrafyanýn siyaseti: Jeopolitik yürürlüðe girdi.

O sýrada 2. Dünya Savaþýndan çýkmýþ Avrupa enkaz halindeydi. Normal hayata dönüþ çok zordu ve Avrupa’nýn ortasýna - Berlin’e dek uzanan Moskova, Avrupa’yý kontrol eder hale gelmiþti. Ýþte bu aþamada ABD stratejik bir sonuca vardý: ABD, Avrasya’nýn kontrolünü hasýmlara býrakmamalýydý. Avrasya’nýn kaynaklarýný, altyapýsýný, eðitimli insan gücünü kullanan tek devlet ya da koalisyon, sonra bu güçle ABD’ye saldýrabilirdi. Nazi Almanyasý ve savaþan Japonya, Avrasya’nýn ürünüydü. Ýþleri ilerletseler, birleþip ABD’ye karþý etkili bir savaþ yapýp, kazanabilirlerdi. Ve 1947’de ayný coðrafyaya Rusya hakimdi. 1947’den Donald Trump dönemine dek ABD, Avrasya için uðraþtý. Türkiye-Yunanistan ikilisi, NATO, Baltýk hep bir bütünün parçalarýydý. 

Þimdi jeopolitik ayný, ancak daðýlým deðiþti. Mücadele hala Avrasya için. Yakýn zamana dek ‘bütünün parçasý’ olan Türkiye, Polonya Macaristan farklý yönlerdeler. Ýran-Hindistan kuþaðýnda kontrol dýþý güçler var. 

Rusya, Berlin’de býraktýðý koruma kalkanýna nüfuzla yeniden ulaþmak derdinde. Moskova, Berlin’e dek mesafeyi tampon bölge olarak görüyor. Çin, Avrasya hakimiyetinin önemini kavramýþ þekilde etki artýrma çabasýnda. 

Bu jeopolitikte Türkiye, yakýn ve uzak coðrafyalarda tek ya da ortaklaþa politika yürütüyor. Avrasya’da etki alaný geniþletmek isteyen kim varsa, Türkiye’yi hesaba almak zorunda. Yakýn zamana dek bloklar - takýmlar arasýnda süren hakimiyet kavgasý, þimdi tek ülke tercihleriyle þekilleniyor. Türkiye pusulanýn her tarafýyla ilgileniyor. 

Avrupa’daki iç dinamikler ve Donald Trump’ýn çekiþtirmesiyle dünyanýn 19. yüzyýl jeopolitik çatýþmasýna döndüðünü gören tarihçiler var. Geçmiþin tekrar etmeyeceði bilinmekle birlikte, benzerlikler üzerinde durulabilir. 

Aslýnda iþler 1815 Viyana Kongresi’nden baþlýyor. Avrupa’da büyüklerin bir araya gelip, küçükleri de kullandýklarý dönem. 

Viyana Kongresi’nden 1. Dünya Savaþý’na uzanan 100 yýlý, Ýngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlý Ýmparatorluðu çeþitli denge oyunlarý ile götürdüler. Savaþ sonunda Avusturya-Macaristan ve Osmanlý daðýldý. 

Þimdi ayný oyunculardan Ýngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya yine Avrupa üzerinde çekiþmekteler. Osmanlý yerine Türkiye, Avusturya-Macaristan yerine de tek baþýna AB’ye dert yaratan Macaristan var. Bu güçlerin hareket alanlarý çeþitli gerekçelerle sýnýrlý. Ancak bu ülkelerle Türkiye’nin iliþkilerine bakarsak, Avrupa’da kurulabilecek ya da kurulamayacak dengeleri görebiliriz. 

 

Hiç çekilmeyecekmiþ gibi inþa etti

1911’de Avrupa güçleri Osmanlý’yý Balkanlar’dan çýkartmaya çalýþýrken Osmanlý güney vilayetlerinde demiryolu yapýyordu.

Telgraf yanýnda demiryolu Osmanlý için askeri-stratejik etki aracýydý.

Berlin-Baðdat demiryolu, stratejik önemdeydi. Bir kolu, Hicaz’a uzatýlmaktaydý. 1911’de Trablusþam tren istasyonu açýldý. 

Adana’dan çýkan hat Halep’e, oradan Cerablus’a ve Ras el Ayn’a gitmiþti. Ras el Ayn-Musul arasý yapýlamadý... Yapýlmasý hala faydalýdýr. Bugün gündemimizde olan, yeni hatýrladýðýmýz ve hala ‘uzak bir gezgen’ gibi algýlanan Cerablus, Osmanlý demiryolu istasyonudur. 

Hat, Halep’ten güneye Humus’a, oradan Þam’a uzanýyordu. Þam-Medine hattý, Hicaz Demiryolu’dur. 2. Abdülhamit yadigarý olan hat 1900-1908 arasýnda yapýldý. 

Demiryolunun bir kolu Þam’dan Batýya denize dönüp Trablusþam’a uzanýr. Halep vilayeti yanýndaki Trablusþam idari birimdi. Ýþte bu Trablusþam’a tren geldi, istasyon yapýldý. 

1911’de Osmanlý Trablusþam’da kalýcý iþler yapýyordu. Yedi yýl sonra ise geri çekilecekti. Ancak yapýlanlar ve planlar hiç de geri çekilmeye hazýrlanan bir ülkenin yapacaklarý deðildi. Tarihin akýþýnýn aniden deðiþtiði zamanlardý. Osmanlý’nýn güney vilayetlerden çekilmesi, büyük tarihi akýþ içinde geçici bir çekilme gibi görülebilir. Günümüzün ‘sýnýr hem var, hem yok’ dünyasýnda sýnýr çizgisi deðiþmese bile, etki alanlarýnýn geniþlediði, tarihin ekonomiyle karýþtýðý coðrafyalar içindeyiz.

 

Trablusþam uzak deðil

Trablusþam, Beyrut’un kuzeyinde bir liman kenti. Yayladaðýna kuþ uçuþu 150 kilometredir. Ýskenderun ile arasýnda Lazkiye ve Tartus vardýr. 

Demiryolu ve istasyon 1975’e dek kullanýlýyordu. Lübnan’da iç savaþ baþlayýnca her þey durdu. Trablusþam’da þimdi harabe bir taþ yapý, paslanmýþ lokomotifler, daðýlmýþ bir hat var. Önceki hafta Türk ve Lübnanlý yetkililer, Trablusþam demiryolu istasyonunun restorasyonu için anlaþma imzaladýlar. 

Türkiye’nin katkýsýyla istasyonun hem bir ulaþým merkezi, hem de yaþam alaný olmasý, eserin devamý için önemli. Ýstasyon binasýnýn restorasyonunun yanýnda, kullanýlmaz durumdaki demiryolunun 25 km’lik bir tamiratla Þam’a uzanan hatta yeniden baðlanmasý mümkün. 

Ortadoðu’nun bu tehlikeli zamanýnda parçalarý birleþtirmek için 25 km’lik bir demiryolunun gerekmesi, ilginç bir durum. Trablusþam, Ýskenderun’dan hiç de uzak deðildir. 

 

Milyonla ayaklandý, milyarla battý

Yunan kaynaklarý Osmanlý’dan kopuþun hikayesini çok severler. Ayaklanmaya Ýngiltere baþta, Fransa ve Rusya silah saðlamýþ, destek vermiþtir. Yunan ayaklanmasýnýn maliyetinin o zamanki parayla 2 milyon sterlin olduðu yazýlýr. Þimdiki kurla, 60 milyon euro... Bugünlerde Avrupa’da önemli bir futbolcunun transfer bedeline eþit. Yakýn zamanda KKTC’nin yýllýk hellim ihracatý da 60 milyon euro idi. 

Yunanistan ve diðer Balkan ülkeleri þimdi aldatýcý yaldýzlarla bezenen hak, hukuk, özgürlük için deðil, diðer büyük devletler Osmanlýyý parçalamak istedikleri için ‘baðýmsýz’ olmuþlardýr. Þimdi olduðu gibi o zaman da ülkelerin daðýtýlmasý, dýþarýdan gelen para, silah ve siyasi söylem ile kýþkýrtýlýrdý. Osmanlý’dan kopacak bölgelerin Batý kontrolünde olacaklarý ve söz dinleyecekleri varsayýlmýþtý.

Yunanistan çok söz dinledi. Þu an ederinin 3 katý borçta. Tam 340 milyar euro borcu var. Bu, devletin borcu. O yüzden, borçtan bütün Yunan ekonomisi ve nüfusu sorumlu. Kiþi baþýna 30 bin euro düþüyor. Ýyimser tahmine göre 2060’dan önce bu borç ödenmez. Öte yanda kimse 2060’a kadar her þeyin sorunsuz gideceðini düþünmüyor, çünkü borç ödemek için ekonominin iþlemesi gerek. 

Yunanistan’ýn Osmanlý’ya karþý savaþmak için aldýðý 2 milyon sterlin, karþýlýksýz deðildi, borçtu. Sonra baþka borçlar da geldi ve Yunanistan, devlet olduktan 15 yýl sonra 1843’te iflas etti. Ýzleyen tarih boyunca Yunanistan aralýklarla iflas edip, alacaklý ülkelerin gelip fiilen vergi topladýðý, yönettiði ülke oldu.

Yunanistan hala o Yunanistan. Bu aralar, yüksek sesle Türkiye’den þikayet edip, doðudaki barbarlara karþý son kale olma iddiasýný sürdürür. Arada baþýnýn okþanýp aferin denmesini ister. Ancak hala Batý tarafýndan ciddiye alýnmayý baþaramamýþtýr.