Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazýlarý

Sýra petrole geldiðinde

Osmanlý ülkesinin paylaþým haritalarý, petrol paylaþým haritalarýdýr. 

Osmanlý Ýmparatorluðunun paylaþýmý için Basra-Sina arasýna göz diken Ýngiltere ve Fransa’nýn hedefi önce bölgeyi ‘manda’ idaresi altýna alýp, olabildiðince fazla etnik parçaya ayýrmak, ardýndan da yönetmekti.  Dolaylý Sömürgecilik getirisi yanýnda bu coðrafyanýn asýl getirisi, petroldü. Sömürgecilik 1919’dan baþlayarak yeni boyuta geçmiþ ve denetim altýndaki kukla hükümetler için sýnýrlar çizilmeye baþlamýþtý. Kukla idareciler, Paris ve Londra adýna bu devletçiklerin baþýnda duracaklardý. Perde gerisindeki asýl getiri, petroldü: Musul, Basra ve Necd’in petrolü... Osmanlý’nýn paylaþým haritalarý, petrol paylaþým haritalarýdýr. 

1920 ilkbaharýnda Milli Mücadele TBMM’nin açýlýþý ile yeni aþamaya geçerken, son vatan topraðý Anadolu’nun kurtarýlmasý için çaba sürerken, Osmanlý’nýn güney vilayetleri için sömürgeciler paylaþým kavgasý ediyorlardý. 

Milli Mücadele Anadolu’da sürerken, Güney Vilayetlerde ne oluyordu ? Mesela sömürgeciler Nisan 1920’de San Remo’da toplanýp daha önce iþgal ettikleri Filistin, Musul-Basra ve Suriye’de ‘manda’ adý altýndaki egemenliklerini teyid ettiler. Yine San Remo’da Fransa-Ýngiltere,  Musul-Basra arasý için petrol paylaþým anlaþmasý yaptý. Fransa ‘Suriye’ olarak Doðu Akdeniz kýyý hattýný ele geçirmekten memnundu. Ýtalya da Antalya ve çevresini alacaðýný sanýyordu. Ardýndan Aðustos’ta Sevr anlaþmasý geldi. Neyse ki, bu kaðýt sonra yýrtýlacaktý. 

Öte yanda sömürgeciler kendi aralarýnda paylaþým kavgasýndaydýlar. Suriye tarafýnda Ýngiltere, hem Fransa’nýn alanýný kýsýtlamaya çalýþýyor, hem de icat edilen Kukla Kral Faysal üzerinden bölgede dolaylý hakimiyet kurmaya çalýþýyordu. 

Fransýzlar Suriye kýyýsýnda kalýrken, Ýngiltere Þam, Halep, Humus, Hama’yý Faysal’a vermek niyetindeydi. Ancak Faysal’ýn rüyalarý daha geniþti: Filistin’den Suriye çölüne ve Anadolu’ya, Toroslara uzanan alaný, kendi Arap devleti için hayal etmekteydi. Ancak Nisan 1920 San Remo konferansý, Arap devletinin olmayacaðýný gösterdi: Suriye’de Fransa mandasý teyid edilmiþti. 1914’te Osmanlýya karþý ayaklanmalarý için bölgedeki Araplara verilen boþ vaatlerin kullaným süresi dolmuþtu. 1919’da iþgalle birlikte Osmanlý belki sona ermiþti, ancak bu süreçte ödüllendirilmeyi bekleyenlerin büyük hayal kýrýklýðý vardý. En geniþ haliyle Arap devleti sözü verenlerin bu sözden nasýl caydýklarý, ibretlerle doludur. Aslýnda caymamýþlardý, niyetleri zaten baþkaydý. Sadece bütün gerçeði muhataplarýna söylememiþlerdi. Muhataplarý da kanmaya gayet meraklýydýlar. Sömürgeciler söylem oyununu daha iyi biliyordu. 

San Remo sonrasýnda Faysal, Fransýz mandasýný tanýmadýðýný duyurdu. Ýngiltere’ye fazla güveniyordu. Fransa önce Faysal’ý uyardý, deðiþim görmeyince de Fransýz askeri kýsa bir çatýþmanýn ardýndan Temmuz 1920’da Þam’a girdi. Faysal kaçtý.

Londra, kukla kralý için bir baþka yer bulmak zorunda kalmýþtý: Musul-Basra arasý.. Ya da Irak. Oradaki petrole bir emanetçi gerekiyordu. 

Milyon Sterline bir devlet

Fransýzlarýn Faysal’ý Þam’dan yollamasýnýn ardýndan ‘Ürdün’ Ýngiltere tarafýndan yükseltilmeye baþladý. Oradaki daða atfen coðrafya olarak Trans-Ürdün deniyordu ve Filistin topraklarýnýn parçalanmasý sürecinde faydalý bir hareket noktasýydý. 

Faysal’ýn kardeþi Abdullah, Ürdün tarafýndaydý, ancak gözü Þam’daydý. Kardeþinin yollanmasýnýn ardýndan hala Þam’da hak iddia etmekteydi, hatta Þam üzerine sefer yapmaya hazýrlanýyordu. Maþanýn müttefike saldýrmasý uygun bulunmadý, Londra Abdullah’ýn Ürdün’de kalmasýna karar verdi. Temmuz 1921’de Abdullah’a 180 bin Sterlin verildi. Bugünün parasýyla 8.5 milyon sterlin yapar. Abdullah ve çevresinin kendilerini zengin hissetmeleri için yeterli bir miktardý. Laf dinlemeyi sürdürdüler. 

Eylül 1922 itibarýyle ‘TransÜrdün’, Ýngiltere’nin Filistin üzerindeki mandasýnýn parçasýydý. Filistin’de o sýrada 615 bin Arap, 100 bin Yahudi, 75 bin Hýristiyan bulunduðunu Londra gayet iyi biliyordu ama orada da ayrý sýnýr çizmeye kararlýydý. Osmanlý coðrafyasýnýn mutlaka parçalara ayrýlmasý, Arap nüfusun da bir arada durmamasý amaçtý. 

 

Gizli ödül: Petrol 

Nisan 1919... Birinci Dünya Savaþý hesapta bitmiþ, Anadolu iþgali tam baþlamamýþ, diðer Osmanlý ülkesi iþgal altýnda ve üzerinde paylaþým kavgasý var. Sömürgeciler, yani Ýngiltere ve Fransa, deniz yollarýný, limanlarý ve petrolü muhtelif etnik gruplara emanet ederek onlar üzerinden bölge hakimiyeti sürdürmek niyetindeler. Gizli ödül: Petrol. 

Paris’te 1919 boyunca toplanan Ýngiltere Fransa Ýtalya ve ABD, yaðmanýn genel paylaþýmý ve yeni nizam peþindeler. Bu ortamda Londra ile Paris ‘petrol anlaþmasý’ imzalýyor: Ýmzacýlarýn soyadýyla anýlan Long-Berenger anlaþmasý. Herkes Versay anlaþmasýyla uðraþýrken, Versay dýþýnda asýl anlaþma petrol üzerinde idi. 

Nisan 1919 Long-Berenger anlaþmasý Nisan 1920 San Remo anlaþmasýyla yenilendi. 1919 paylaþým kavgasýnda eksik kalanlar, 1920’de tamamlandý. Yani taraflar Rusya ve Romanya’daki petrol alanlarýný ve Musul petrolünü paylaþtý. Fransa’ya Musul’dan %25 pay verildi. Savaþýn ganimeti petroldü ve Paris-Londra ganimeti telaþla kendi aralarýnda paylaþmýþlardý… Bu paylaþýma bölgenin faydasýný yeni keþfeden ABD kýsa sürede taraf olacaktýr  

1920’de Osmanlýnýn güney vilayetleri paylaþýlýrken, Ýngiltere Baþbakaný Lloyd George Anadolu’nun paylaþým planýný 19 Nisan 1920’de Ýngiltere parlamentosunda ilan etti: ‘’Boðazlarý bizim korumamýz lazým. Bu bizim görevimiz. Ayrýca Filistin ve Musul dahil Mezopotamya’yý koruyacaðýz. Fransa Kilikya denen yeri korumak zorunda. Ýtalyanlar da Antalya bölgesini koruma görevini üstlenecekler’’ 

Osmanlý Ýmparatorluðunun güney vilayetleri yetmemiþ, sýra Anadolu’nun parçalanmasýna gelmiþti. Galipler, savaþýn ganimetlerini topluyordu. Üstelik Ýngiliz Meclisindeki bu konuþmadan dört gün sonra, Londra’dan 2800 kilometre doðuda Ankara’da bir direniþ meclisi açýlacaktý. Sömürgeciler bu meclisin gücünü henüz anlamamýþlardý. 

19 Nisan 1920 konuþmasýnda Ýngiliz Baþbakaný lütuf veriyormuþ gibi iþgali ‘koruma’ olarak adlandýrýyordu. Kullanýlan kelimeler, o zamandan beri kilit önemdedir ve dünyaya nizam verme peþinde olanlar, önce kelimeyi ve o konuya dair cümleleri, söylemi ele geçirmeye bakarlar. Kelimeyle söylemi, söylemle de zihinleri ele geçirirsin. Söylemin istikrarlý ve kalýcý biçimde yayýlmasý, devletin sýnýr ötesi etkisi için þarttýr.  Söylem, siyasi ve diplomatik güç için þarttýr... Bu yapý 100 yýldýr deðiþmemiþtir.  Söylemi bugün Medya yaymaktadýr. Medya son 100 yýldýr çok etkili bir savaþ aracýdýr. 

 

Manda kimin idaresidir?

Manda idaresi, o dönemde iþgalin geçiciliði izlenimi vermek için uydurulmuþ bir göz boyama sistemiydi. Fransýzca Mandat, Ýngilizce Mandate, ‘yetki’ anlamýndadýr. Osmanlý’nýn Ortadoðu, Almanya’nýn da Afrika’daki topraklarý, Batýlýlarca ‘manda’ adý altýnda idare edilecekti. Bu topraklarýn sömürge olduðu düþünülüyor ve hesapta sömürge el deðiþtiriyordu. Almanya’nýn Afrika topraklarý neyse de, Osmanlý’nýn Ortadoðu vilayetleri ‘sömürge’ deðildi ki...

Asýl niyet tabii ki farklýydý, manda, yeni tür sömürgecilik için kýlýftý. Sömürgeci ülkeler artýk bölgeyi koloni kurarak deðil, devleti yöneterek kontrol edecekti. Koloni kurmak, daha masraflýydý. Vahþi bölge, ‘geçici’ kaydýyla medeni ülke tarafýndan idare edilip terbiye edilecek, yerel yönetici kadrolar, beyaz adam zihniyetiyle formatlanacaktý. Manda sözde geçiciydi ve ilgili idare olgunlaþýnca, beyaz adam bayraðýný alýp çekilecek, yerine devþirmeleri ve colaylý kontrol gücünü býrakacaktý. 

Osmanlý vilayetleri Suriye ve Lübnan Fransa’ya, Irak ve Filistin, Ýngiltere’ye verildi. Filistin sonra Ürdün ve Ýsrail olarak bölündü. Suriye ve Lübnan ‘Fransýz sömürgesi’ gölgesinden asla çýkamadý. Bu ülkelerin son 100 yýlda baþlarýna gelenlere bakarsak, ana sorunun ‘manda’ idaresi olduðunu görebiliriz. Manda altýna girenler, daha iyi duruma gelmediler.