Sıradan insanın ekonomiyle imtihanı...

Günlük alışveriş ihtiyaçlarıyla sınırlı bir ekonomi bilgim var. Bilgiden ziyade uygulama benimkisi. Bakkal, market, dolmuş, vapur, metro tramvay, doğalgaz, su, telefon, kira, elektrik diye kalem kaleme saydığım zaman ise; evet, hiç de az değil... Ülkemizde bu dar ama aynı zamanda hiç de dar olmayan ekonomi çarkı içinde dönüp dolanan milyonlarca insan var benim gibi... Ama bizim bu dar bilgimizin, politik bir anlamı da var. Neticeten hepimiz, insan onuruna yaraşır, hizmetlere erişir, müreffeh bir toplumun parçası, özgür ve eşit bireyler olmak istiyoruz; "insanca yaşamak' derdi eskiler buna...

Dolar'ın belirli bir düzeyde salınımlar halinde artışına ve zaman zaman da inişine şahit olarak geldiğimiz günlerin sonunda, dolar aniden büyük dalgalar halinde yükselmeye başladı, 18'lere kadar çıktı ateşi... Ben bu daracık tecrübemle bile, bunun anormal olduğunu kestirebiliyordum. Ama ya dolar yükseldiği için neredeyse zil takıp oynayanlar... Onlara ne demeli? Nitekim doların ateşi düştü, aniden yükseldiği gibi aniden geriledi, bu sefer de yüzleri allak bullak oldu...

İşin benim için sahiciliğiyse, yükselen fiyatların tıpkı dolar gibi gerilemesiyle ilgili... Dolar yükseldiği için biz de fiyat koymak zorunda kaldık diyenler, dolar düşüşe geçtiği halde niçin fiyat indirmiyorlar?

Meselenin nasıl yol alacağını Sayın Cumhurbaşkanımız anlatıyor. Ama ben bir edebiyatçı olarak yine bir edebiyatçı olan şair Cem Mehmet Eren Beyefendi'den öğrenmek istedim son durumları. Yazarlar Birliği'nin Kızlarağası Medresesindeki Sezai Karakoç sempozyumundan sonra edebiyatçı dostlarla oturduğumuzda Cem Bey son durumları geleceğe yönelik manada, oldukça umutlu yorumladı... Kendisi, makine mühendisi, sanayi dünyasının içinde ve o hengamede kendi şiir evreninde tutturduğu bir rotası var... Ekonomi-Politik analizinde diyor ki;

"1-Ekonomi trenimiz makas değiştirerek yeni bir hatta girdi. Bu önemli karar, ekonominin dış-iç tüm büyük oyuncularına "one minute' demektedir. Değişimi sadece faiz indiriminden ibaret basit bir para politikası ayarı olarak görenler ne yazık ki yanılıyorlar...

2-Girilen bu yeni hattın özü; Para politikalarıyla oynayarak, günü kurtarma yerine, bir mantalite değişikliği ile varlıklarımızı, dışarı transferden başka bir işe yaramayan sıcak para girişine son verme, üretim gücümüz kullanarak ihracata dayalı kalıcı büyüme sağlamayı içeriyor.

3-Bundan böyle döviz bir yatırım aracı olmaktan çıkacak, döviz tevdiat hesaplarında gerçek kişilere ait olduğu tahmin edilen 14 milyar doların önemli bir kısmının Türk Lirasın tahvil edilmesiyle sadece ihtiyacı olanların kullandığı bir değişim aracı olarak asli işlevine dönecektir.

4-Nitekim kararların açıklanmasının 3.gününde, kurların geldiği seviye, dönüşümün hızlı olduğunu teyit ediyor. Yatırım aracı olarak sunulan yeni enstrümanların gün geçtikçe daha iyi anlaşılması, her hadiseye tersten bakmaya ayarlı kişilerin tezviratının etkisini yitirmesiyle, Türk Lirasına olan güven daha da artacak ve kurlar reel seviyenin altına doğru inmeye başlayacaktır.

5-Kısaca devlet, iç ve dış tüm aktörlere, "kendi kararımı kendim veririm, sizin tayin ettiğiniz düzlemde patinaj çekmek zorunda değilim diyerek, ekonomik anlamda da bağımsızlığımıza adım atmış olduk... '

İnşallah ekonominin bu makro yüzündeki yorumlar, en kısa zamanda bizim minimalist yaşamlarımıza da yansır ve umut olarak boy verir... İnsan onuruna yaraşır bir hayat hepimizin hakkı...