Sýrayla delirelim

Herkesin “dellenme hakký” vardýr, ama çok istisnai olarak kullanmak kaydýyla. Eþin dostun “ya neyse, bu konuda sigortasý atýyor ama baþka her konuda makuldür” diyeceði seyreklikte mesela.

Elbette ruhsuz makineler deðiliz. Tabii ki siyasetin de psikolojisi var ve bu ikisini birbirinden tamamen ayýramazsýnýz. Ama siyaseti hepten de ruh halimize endekslememek gerek!

 “Ya ne oldu falancaya böyle, nasýl bir anda böyle savruldu!” sözünü çok duydum son zamanlarda. Hem de bu süreçte birbiriyle konuþamaz hale gelen demokratlarýn iki kanadýndan da.

Yanlýþ anlaþýlmasýn, her durumda “ama bir de onun açýsýndan bakmayý denedin mi?” türünden tavsiyelerde bulunan kiþisel geliþim kitaplarýnýn diliyle konuþanlardan deðilim, ben de bir tarafým, ama saðlýklý kalmaya çalýþanlardaným.

Bir daha konuþamayacak hale geldiðim kimse olmadý. Ama hemen söyleyeyim, bunu çok sakin bir insan olmama deðil, çoðu kez “dellenene” iliþmemeye borçluyum.

Örneðin saygýn bir akademisyeni twitterda tennager modunda gördüðünüzde ona cevap vermek yerine derhal sývýþmanýzý öneririm. Ben öyle yapýyorum. ODTÜ’lü saldýrganlarý mazur göstermeye çalýþan, “türban yüzünden deðil, cemaatçi olduklarýndan” veya “iftira attý diye yapmýþlar” diye yazan bir gence “bak caným, bu mazerete inansak bile sonuç deðiþmiyor, yapýlan hak ihlalidir” diyebilirsiniz. Ona “bir insaný ‘iftira attý’ diye dava edebilirsiniz, protesto da edebilirsiniz, ama gidip burnunun dibine pankart tutup kýþkýþlamak tacizdir, ayýptýr, suçtur, ilave olarak akademik özgürlük ihlalidir” diye anlatabilirsiniz. Ama bu mazereti, zaten bütün bu söyleyeceklerinizden haberdar olduðunu bildiðiniz biri dile getirirse ne yaparsýnýz?

Ya da yýllarca Kürt Sorununa barýþçý çözüm istediðini beyan eden yazýlar yazmýþ bir insanýn, bütün aksaklýklarýna, çekilmelerine-durmalarýna raðmen devam eden Çözüm Süreci’nden heyecan duymadýðýný, dahasý onu hükümete duyduðu tepkiye kurban ettiðini, böylece içinde bulunduðumuz bu muhteþem tarihsel aný ýskaladýðýný, daha mürekkebi kurumadan kendisini yanlýþlayan yazýlar yazdýðýný gördüðünüzde ne yapabilirsiniz? Rasyonel argümantasyonun iþlemediði bir durumla karþý karþýya olduðunuzu görüp sessizce yanýndan uzaklaþmaktan baþka.

Ya birlikte iyileþme, yüzleþme, arýnma amaçlý etkinlikler yaptýðýnýz(ý sandýðýnýz) bir tanýdýðýnýzýn facebookta Suriyeli mültecilerle ilgili “çok isteyen varsa kendi evine alsýn” þeklindeki yorumuyla karþýlaþtýðýnýzda ne yaparsýnýz? “Sýðýnmacýdan söz ediyorsun yahu, ne yazdýðýnýn farkýnda mýsýn, sen baþtan beri böyle miydin?” deseniz ne olacak? “Öyleydim” mi diyecek? Bu yorumun “politically incorrect” olduðunu anlayýp silse ne olacak?

Derdim sadece rehabilitasyon sorunu olan arkadaþlarýn halini arz deðil. Onlarýn bu halinin makul bir tartýþmayý artýk imkansýz kýlmasý, psikolojik olanýn siyasi olanýn önüne geçmesi asýl sorun.  Bu ruh halinin ülkedeki tartýþmanýn düzeyini belirlemesi kötü. Hükümeti doðru dürüst eleþtirmek için sarf edilecek enerjinin, onlar yüzünden “yok artýk o kadar da deðil”e harcanmasý kötü.

PKK çekilmeyi durdurmuþ, hükümetin süreci iyi yönetemediðini,  atýlacak adýmlarla ilgili tatmin edici bir açýklama yapamadýðýný söylemek, neden yeni karakol yapýlmadýðýný zamanýnda açýklamadýnýz da Lice felaketi yaþandý diye sormak gerek, ama baþbakanla duygusal kopuþ yaþayan ve “artýk onunla aramýzda hiçbir þey kalmadý, çok kýrýldým” ruh haliyle Çözüm Sürecini hedef alan arkadaþlar yüzünden bunlarý yeterince tartýþamýyoruz.

Birlik ve beraberliðe deðil ama ruh saðlýðýmýzý korumaya her zamankinden daha fazla muhtaç olduðumuz günlerden geçiyoruz.

Böyle siyasi afet zamanlarýnda yapýlacak en iyi dua “Tanrým aklýmý koru” olmalý.

“Saðduyumu” da olur...