Dünya tarihi kadar mazisi vardýr yeni ile eskinin savaþýnýn.
Deðiþim isteyenle mevcut durumun devamýný isteyenin mücadelesi kýyamete kadar sürecek.
Peki neden bazýlarý deðiþimi, yeniliði, yenilenmeyi ister de bazýlarý deðiþimden çekinir?
Yeniliði ve deðiþimi istememenin çok farklý sebepleri var.
1- Deðiþim zordur, meþakkatlidir. Konfor alanýný bozar.
Uykusuz geceler demektir, yorulmak demektir. Hiçbir deðiþim kolay deðildir. Bu zorluðu göze alamayan, mevcut durumun bütün zararlarýna raðmen sürmesini ister. Kýsacasý deðiþim ve yenilenme cesaret ister.
2- Deðiþim, silbaþtan baþlamak demektir.
Zamanýnda hasbelkader kendine bir yer bulmuþ, orayý kaptýrmak istemeyen adam deðiþimin getireceði yeni düzende kendine yer bulup bulamayacaðýný bilemez. Dolayýsýyla askerdeki “iyi kötü çalýþýyorsa dokunma” prensibini iþletir.
3- Bilinmeyenin korkusundansa, bilinenin cefasý yeðdir diye düþünürler.
Bir þirket düþünün, bulunduðu sektörde baþarýlý olamýyor, sürekli zarar ediyor, sürekli krediler çekiliyor, bir þekilde karýnlar doyuyor ama borç yükü artýyor. Ne yapmalýdýr bu þirketin sahibi? Bir karar vermelidir. Ya þirketi kapatmalý, ya da baþka sektörde þansýný denemelidir. Ama deðiþimden korkan bir þirket sahibi bunlarýn ikisini de yapmaz. Þirketi kapatýrsa aç kalacaðýndan, baþka sektöre girerse orada da baþaramayacaðýndan korkar. Dolayýsýyla halihazýrdaki baþarýsýzlýðý tercih eder.
4- Böyle gelmiþ böyle gider diye düþünürler.
Hele bir de kendisi de o görevi devralmýþ ve bir gün devredecek birinden bahsediyorsak, o zaman deðiþim daha da zor gelir kulaða. Eskiden beri süregelen sisteme çomak sokmak gibidir. Nasýlsa bahane bellidir gelecekte doðacak olan baþarýsýzlýkta. “Enkaz devralmýþtýk, zaten bize de böyle teslim edilmiþti.”
Oysa gerçek liderler böyle düþünmez.
Böyle gelmiþ böyle gidecek, korkarým vallah! Demezler.
Ben buradaysam bir farkým olmalý. Ýz býrakmalýyým derler.
Deðiþimden korkmazlar, yenilikten korkmazlar. Deðiþimi yönetebileceklerine inanýrlar çünkü.
Deðiþimin doðurabileceði potansiyel risklerden ve sorunlardan da korkmazlar. Bu risk ve sorunlardan dolayý deðiþimi ertelemeyi de akýllarýndan bile geçirmezler.
Çünkü bu bir çocuðu “ya ileride katil olursa” diye çocukken hapse atmaya benzer.
Evet, yenilik, yeni bir sistem, yeni kararlar gerçekten de birer bebek gibidir.
Bebekler dünyaya geldiðinde yardýma, desteðe muhtaçtýr. Onu yetiþtirmek, büyütmek gerekir. Yenilikler de böyledir, doðar doðmaz mükemmel olamaz.
Ama sýrf doðduðunda çile çekeceðiz, uðraþacaðýz, uykusuz kalacaðýz diye de bebek dünyaya getirmekten de kaçýlmaz ki?!
Yani o bebeðin yerine “þu yaþlý amca daha iyi, en azýndan tecrübesi var, hayat görmüþlüðü var” diyebilir miyiz?
Tabi ki eskiyenin daha fazla yaþanmýþlýðý, denenmiþliði var. Ama tabiatýn kanunudur yenilenmek, tazelenmek…
KISACASI
Hele bir de kurtlar sofrasý olmuþ böyle bir dünyada;
Hele herkesin birbirinin açýðýný kolladýðý bir küresel rekabet ortamýnda;
Hiç kimsenin “eskisi iyiydi” deme lüksü yok.
Evet, eskisini korumak, yeniliðe kapýlarý kapamak kolaydýr. Bedelini bilemeyiz çünkü, yeni gelecek bir deðiþimin olasý sonuçlarýný o gelmeden bilemeyeceðimiz için, ne kaçýrdýðýmýzý hiçbir zaman bilemeyiz. Ýki günde de yeniliði engellediðimizi unutur, yolumuza bakarýz.
Enkaz devraldýk der, bize de böyle býrakmýþlardý der, geçeriz.
Ama tarih bir þekilde herkesi yazar.
Kimini deðiþimin öncüsü diye.
Kimini deðiþimin engeli diye.
Sadece tarih yazmaz elbette.
Bir de o deðiþim, bir þekilde mutlaka yolunu bulur, çýkar gelir.
Çünkü istediðimiz kadar engel olmaya çalýþalým;
Ana rahmine düþen her bebek bir gün mutlaka doðar.