Bu baþlýðý kendime yakýþtýramadýðýmý ifade ederek devam edeyim... Kendime yakýþtýramadým ama baþka da bir “hitap tarzý” bulamadým.
Bu “azarlamacý” üslubun sorumlusu Kemal Kýlýçdaroðlu’dur; benim bir kabahatim yok.
Hazýr konu açýlmýþken kendisi hakkýndaki düþüncemi de araya sýkýþtýrývereyim:
Bu ülkenin baþýna gelmiþ en kötü, en fena, en talihsiz, hatta en düzeysiz þey...
Pis bir aðzý var.
Neredeyse, küfürsüz cümle kuramýyor.
Hakkýnda düzenlenmiþ 49 fezlekenin tümü “küfür ve hakaret davasý...”
Konuþmaya baþladýðýnda, “yine ne çam devirecek?” diye tedirginlikle bekliyorsunuz.
Çoðunlukla korktuðunuz baþýnýza geliyor; ya birilerine küfrederken, ya yalan söylerken, ya da bir hanýmefendiye söylenmemesi gereken ve bazý yörelerde “cinayet sebebi” olabilecek çirkin benzetmeler yaparken yakalýyorsunuz. Siz, duyduklarýnýzdan dolayý utanýyorsunuz ama Kemal Bey sýrýtýyor.
Utanmasý ve özür dilemesi gerekirken, sýrýtýyor.
Bu cümleden olarak, hiç saygý duymadým, artýk saygý duymuyorum.
Eskiden, her þeye raðmen, dinlemeye deðer görürdüm. Artýk sesine bile tahammül edemiyorum.
Önceki gün, grup toplantýsýnda sergilenen “rezilliklere” nasýl tepki verdiðini izlediniz...
Bir grup milletvekili (hatta milletvekili çoðunluðu) ve grup toplantýsýný izlemeye gelmiþ partililer, “Tayyip’in p...çleri” (bazen de “Tayyip’in itleri”) diye tempo tutarken, konuþmacý kürsüsünde bulunan Kemal Kýlýçdaroðlu olup bitenleri sýrýtarak izliyordu.
Biz izlerken utandýk ama Kemal Bey utanmadý.
Hem sýrýttý, hem de baþýný sallayarak edilen küfürleri onayladý.
Eskiden, futbol müsabakalarýnda, tribünlerden duyardýk bu nevi küfürleri. “Ý... Hakem”le baþlar, yöresine göre “Bilmem nerenin p...çleri” diye devam ederdi. Akabinde, Futbol Federasyonu soruþturma baþlatýr, küfürlü tezahüratta bulunan taraftarlarýn desteklediði futbol takýmýný cezalandýrýrdý: “Þu kadar para cezasý, þu kadar maç seyircisiz oynama cezasý.”
Dediðim gibi, eskiden duyardýk bunlarý.
Stadyumlara nezahet geldi, çoðunlukla lümpen özellikler gösteren küfürbaz seyirci taifesi uslandý ama CHP’yi ve özellikle Kemal Kýlýdaroðlu’nu “nezahet çizgisine” çekmek mümkün olmadý...
Üstelik, laik ve rasyonalist özellikler gösteren bu arkadaþlar, ülkenin en eðitimli kesimini oluþturuyor... En çaðdaþ, en uygar, en Batýcý, en ilerlemeci, en aydýnlanmacý, en Atatürkçü...
Siyasi partiler, Futbol Federasyonu’na baðlý olsaydý, “disiplin komitesi” devreye girer, Kýlýçdaroðlu’na en az “beþ oturum seyircisiz grup konuþmasý” cezasý verirdi.
Siyaset kurumunun bir disiplin komitesi olmadýðý için, küfürbazlar ettikleri küfürle kalýyor...
Hemen burada bir çaðrýda bulunmak istiyorum:
Kýlýçdaroðlu’nun militanlarý, Recep Tayyip Erdoðan’ý Cumhurbaþkaný seçmiþ çoðunluða (yani ülkenin yüzde 52’sine) küfretti; onlara alenen “p...ç” dedi... Kýlýçdaroðlu da, arsýz bir tebessümle, edilen küfürleri izledi. Hatta kafa sallayarak bu terbiyesizliðe onay verdi.
Bu adam ve partisi hakkýnda dava açmanýn zamanýdýr...
Siyaset kurumunun “disiplin komitesi” yok ama “yargý” diye bir þey var.
Ýster toplu, ister bireysel...
Erdoðan’a oy vermiþ vatandaþlar, rencide olduklarýný düþünüyorlarsa, dava açýp, bu “alçakça tezahüratýn” hesabýný sorsunlar!
Nezahet ve ahlak çizgisine çekinceye kadar bu adamlarýn yakasýndan düþmesinler!
HAMÝÞ:
Kemal Kýlýçdaroðlu hakkýnda düzenlenmiþ fezlekelerin 37’si artýk “dokunulmazlýk” kapsamýnda deðil. Bu ülkede “yargý” diye bir þey varsa, Kýlýçdaroðlu, býrakýn siyaset yapmayý, sokaða bile çýkamamalý!