Sýrra ermek

Vatanýmýza yönelik aðýr ekonomik saldýrý, elhamdülillah püskürtülmekle kalmadý saldýrýyý yapanlarýn eline ayaðýna dolandýrýldý. Efendilerinin ekonomik saldýrýlarýný coþkuyla karþýlayan ülkemizdeki Batýcý unsurlarýn umduklarý olmayýnca bu “ekonomik krizin” Baþkan Recep Tayyip Erdoðan’ýn bir oyunu olduðunu söylediler; týpký 15 Temmuz Anadolu’yu iþgal giriþiminde olduðu gibi. Hatýrlayalým: Ordunun içindeki Fethullahçý Terör Örgütü mensuplarý üzerinden iþgal giriþimi baþlayýp Müslüman Anadolu halký tankla uçakla bombalanýrken pencerelere çýkýp histeriyle alkýþlayanlar, insanýmýz tarafýndan iþgalciler etkisiz hâle getirilince “Tiyatro” dediler! 15 Temmuz iþgal teþebbüsünün ilk saatlerinde neþesi yerinde olanlar, ekonomik saldýrýnýn sürdüðü günlerde de keyifle sosyal medya hesaplarýndan artan döviz kur bilgisini saniye saniye paylaþanlar Türkiye teslim olmayýnca yalan ve yönlendirici söylemde bulunmaya baþladýlar. Halk arasýnda “Operasyon çocuklarý” denilen bu unsurlar efendilerinin baþarýsýzlýklarýný da böylece örtbas ettiklerini sanýyorlar. 

Aslýnda bu sefer çok ümitliydiler. Günümüz insanýnýn en zayýf noktasýna saldýrýyý gerçekleþtirmiþlerdi. Þeytanýn bizleri en çok korkuttuðu ve bu korku üzerinden melânetler yaptýrdýðý fakirlikle karþý karþýya kaldýk. Tehlike henüz geçmiþ de deðil. Ýþin ehli olanlar bu son saldýrýnýn 15 Temmuz’dan daha aðýr bir saldýrý olduðunu söylüyorlar. 

Zâhirî planda devletin ve halkýn alacaðý tedbirler konuþuluyor hatta uygulanmaya da baþlandý. Yapýlmasý gereken de bu. Tedbir almak Sünnetullah’ýn gereðidir. Bir de biz Müslümanlar için her hâdisenin görünmeyeni yani perdenin arkasý vardýr. Aslýnda bütün mevzu da orada döner. 

Evet düþman saldýrýyor. Tankla uçakla bizleri dize getiremeyenler þimdi parasýzlýkla, fakirlikle bizleri teslim almaya çalýþýyor. Zâhiri düþman Türk lirasý karþýsýnda kendi para biriminin deðerini artýrýp bizleri fakirleþtirmeye çalýþýrken bâtýnî (Þeytan, nefs) düþman da kalbimize “Fakir olacaksýn, teslim ol” vesvesesini ilkâ ediyor. Mühim olan da bu vesveseye karþý koyabilmektir. Nihayetinde her þey kalp ve zihinde biter. Kalbimizi ve zihnimizi diri tutacaðýz ki vatanýmýzý, bayraðýmýzý, dinimizi dýþ saldýrýlara karþý savunabilelim. 

Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine fakirlik þikâyetiyle gelenlere istiðfar çekmelerini buyurmuþtur. Bolluðu da darlýðý da veren Allah-u Teâlâ. Biz yeter ki ona yönelelim, sadece ve sadece O’ndan isteyelim. Nitekim Kur’an-ý Kerîm’de, “Çok affedici olan Rabbinize istiðfar edin ki, gökten bol yaðmur indirsin; size, mal ve oðullar ile yardým etsin, sizin için bahçeler, ýrmaklar versin.” (Nuh, 10-12) buyrulmuþ. Bu hitap bize, baþkasýna deðil! Devamýnda da, “Size ne oluyor ki, Allah´a büyüklüðü yakýþtýramýyorsunuz?” buyruluyor. 

Azim ve gani olan Allah bizden aczimizin ve günahlarýmýzýn farkýna varýp istiðfar etmemizi istiyor. Vermek de almak da O’nun takdiri… 

Hani modern iktisadýn kurucusu Adam Smith’in “Görünmez el kanunu” dediði, bizim ise “Desti hafi” dediðimiz mevzu ne ola ki!.. 

Ýþte ancak bu sýrra erince, 15 Temmuz þehidi Halil Kantarcý gibi gönül rahatlýðýyla “Amerika kim lan!” diyebilir; 

Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan gibi de “Ya olacaðýz ya öleceðiz” diye meydan okuyabiliriz!..