Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn “Tartýþýlsýn” diye üç seçenekli sunduðu seçim sistemi üzerine görüþ bildirmeler baþladý. Ülkemizde seçim sistemi üzerinde çalýþan uzmanlar var. Ancak tartýþmaya ilk katkýlar onlarýn hepsinin ayný fikirde olmadýðýný gösteriyor...
Seçim sisteminde sorun teþkil eden yüzde 10’luk baraj: Meclis’e bir partinin listesinden seçilerek girebilmek için o partinin ülke çapýnda yüzde 10 üzerinde oy almasý gerekiyor...
Halen yürürlükte olan anayasa (m. 67), 1995 yýlýnda yapýlan deðiþiklikle, seçim sisteminde gözetilmesi gereken amacýn ‘yönetimde istikrar’ ile ‘temsilde adalet’ arasýndaki denge olduðunu belirtiyor. Barajýn yüksek tutulmasý ‘yönetimde istikrarý’ saðlýyor saðlamasýna, ancak yüksekçe oy alan partiler bile Meclis-dýþý kalabildiði için ‘temsilde adalet’ zedeleniyor...
Zaten konuyu tartýþmamýzýn sebebi de bu. Son reform paketi içerisine seçim sistemi deðiþikliðinin de alýnmasý, Ak Parti’nin de þimdiye kadar yapýlan eleþtirileri önemsediðini düþündürüyor.
Üç seçenek söz konusu: Tek milletvekilli dar-bölge... Üç veya beþ milletvekili bölgesi... Yüzde 10 ülke barajýnýn korunmasý... Herbirinin kendine göre mahzurlarý var bu seçeneklerin; seçeneklerden birini tercih ettiðimizde anayasanýn öngördüðü dengeyi saðlayabileceðimiz çok kuþkulu.
Gönlüm, milletvekili ile vekili olduðu milleti doðrudan temasa getirecek dar-bölge sisteminden yana; hesabý parti deðil bizzat milletvekili veriyor bu durumda... Ancak birdenbire böylesine köklü bir deðiþikliðe gidilmesi ne kadar akla yatkýn, bilemiyorum. Sistem tek turlu uygulandýðý taktirde fazla oy alabilen partiye büyük avantaj saðlar ve adaletsizlik çýðlýklarýný çoðaltýr; iki turlu olduðunda ise ülke düzeyinde zaten sýkýntýlara yol açan siyasi kavgalarý mahalli düzeye indirir...
Bölgeyi üç-beþ milletvekili alacak geniþlikte tutup baraj uygulamaya kalktýðýnýzda, deðiþik dönemlerde denenmek istenen ve her defasýnda anayasada öngörülen dengeye aykýrý bulunup Anayasa Mahkemesi tarafýndan iptal edilen bir sistemi bir daha zorlamýþ olursunuz.
Durum bu; seçin, beðenin, alýn...
Ne yalan söyleyeyim, bugünkü ülke barajlý sistem, diðer seçeneklerle mukayese edildiðinde, hem akla hem de anayasanýn aradýðý dengeye daha yakýn görünüyor...
Ancak yüzde 10 oraný yüzünden dengeyi ‘yönetimde istikrar’ lehine fazlaca kollayarak... BDP gibi, baraj bu kadar yüksek tutulmasa kendi listesiyle Meclis’e milletvekili sokabilecek güçteki bir parti, sýrf bu yüzden, baðýmsýz adaylarla seçmen karþýsýna çýkmak zorunda kalýyor...
Konunun tartýþma gündemine girmesi de zaten bu yüzden...
Galiba doðru olan, farklý seçeneklerde çýkýþ aramak yerine, hayli yüksek görünen oranla oynamak...
CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu“Yüzde üç olsun” teklifiyle tercihinin bu yönde olduðunu belli etti. Ancak barajýn bu denli küçük tutulmasý istikrarsýz yönetimlere geçit verebileceði için, bu da, siyasi sýkýntýlara yol açabilir...
Peki de oran ne olsun?
Tartýþma açýldýðýna göre, eski baraj oranýnda ýsrar etmek artýk zor olacak; oraný çok aþaðýya çekmek ise ülkeyi göz göre göre istikrarsýzlýða sürüklemek anlamýna gelecektir.
Makul bir oran bulmalýyýz...